Türk Kamuoyuna Arz (Çin Araştırmaları Enstitüsü)
Son günlerde Türk Basınında yer alan haberlere
göre, Yavuz Sultan Selim Köprüsü - Kuzey Çevre Otoyolu, Osmangazi Köprüsü ve
Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu, Avrasya Tüneli’nden oluşan bir takım tesisin
toplu olarak %51 hissesinin Çinli firmalardan oluşan bir fona satılması
konusunda imza aşamasına gelinmiştir. (Bak: 12 Nisan Tarihli Türk Basını: https://www.dunya.com/sirketler/cinliler-3-kopruye-ortak-oluyor-haberi-459184).
Çin’den dünyaya yayılan “Wuhan Virüsü”nden dolayı
can derdine düştüğümüz bir ortamda, Çin fırsatçılığının tipik örneği olan bu
haberin toplumda yeterince tepkiye neden olmadığı görülmektedir.
Türk Milletinin ve İnsanlığın Ortak Geleceğine
karşı duyduğumuz sorumluluğumuz gereği konunun vahameti hakkındaki
görüşlerimizi Türk Kamuoyuyla paylaşma gereği duymaktayız.
Öncelikle vurgulamak istiyoruz ki: Söz konusu
tesis takımı her şeyden önce Avrupa ile Asya’yı hem köprü ile hem tünel ile bir
birine bağlamaktadır. Böyle Jeostratejik bir kompleksin satışında Çin
Firmasının özellikle %51 hisseyi almak istemesi ne kadar art niyetli bir
girişim ise, %51 hisseyi satmayı kabul etmenin de bir o kadar sorumsuzluk
olduğunu düşünüyoruz.
Çin dünyanın göbeğindeki bu jeostratejik tesiste %51 hisseyi
elde edince neler olacak?
Aşağıda bu konulara kısaca değinelim:
1. Çin felsefesinde
şöyle bir deyim vardır: “Bir karış kazanınca bir kulaç ilerlemek 得寸进尺".
Bu demektir ki “Karşı taraf bir karış pes ederse,
sen bir kulaç ilerle”. Çinliler karşı tarafın gösterdiği nezaketi
“zayıflık” olarak, iyilik ve dürüstlüğü de “aptallık” olarak görürler ve durumu
hemen fırsata çevirirler.
Uygurlar, komşu olarak gördüğü Çin’e karşı iyi
niyetli ve dürüst olmanın bedelini çok ağır ödediler. “Bir karış”a tenezzül
etmediler, vatanlarını kaptırdılar ve bugün dünyanın en acı çeken toplumu
olarak sürünmektedirler.
2. Çin Geleneksel strateji, hile ve aldatma kültürü olan bir
toplumdur.
Çin’in rakiplerine hatta müttefiklerine uyguladığı
“36 Hile”den bazı örneklere bakalım:
Onuncu hile: “Yüzünde gülücük dağıtırken, koynunda
hançer saklamak /笑 裡 藏 刀”…
Yirmi üçüncü hile: “Uzaktakine cilve yap,
yakındakine saldır /遠 交 近 攻”…
Yirmi yedinci hile: “Aptal (masum) taklidi yap,
uyanık davran/假痴不癫”…
Otuzuncu hile “Misafir olarak git, ev sahibi
olarak kal /反客为主”…
Bugün Çin devleti bir eliyle Doğu Türkistan’da
Uygur soykırımı yaparken Türkiye ile arasındaki ilişkilerini kanlı eliyle “Çak”
yapacak kadar samimi düzeyde tutabilmesi Çin hilesinin efsunlu gücünün
göstergesidir.
3. Çin yayılmacılık gayesine sahip devlettir.
Bu gayesi gereği ise konum itibari ile Orta Asya
coğrafyasını ele geçirmenin tasarımını yapmaktadır. Çin’in nihai hedefinde
Türkiye vardır.
Doğu Türkistan’ın işgali Çin’in yayılmacılığının ilk
adımıydı, 1996 da kurulan “Şanghay 5’ lisi” ise Çin yayılmacılığının ikinci
adımı olup 2001 de Özbekistan’ın da katılımıyla resmileşen “Şanghay İşbirliği
Örgütü“ Türk Dünyasına geçirilen boyunduruk olmuştur.
2010 yılında Çin küresel ekonomik güç konumuna
gelince “Orta Asya Tanrının bugünkü Çinlilere lütfettiği zengin pastadır”
diyerek gerçek niyetlerini ilan etmişlerdir.
2010 yılından beri ise Çin’in hedefindeki “işi
bitirilmesi gereken ülke Türkiye” olmuştur.
Türkiye’yi ele geçirmek için kullandığı bazı yöntemler:
Konfüçyüs Enstitüsü Kurmak, Çin Mahallesi (
Chinatown) yapılaşması, Türkiye’de Medya yapılaşması, Sivil Kuruluşlar kurmak,
“250 Bin dolar yatırımla T.C vatandaşlığı yasasını istismar ederek
Türkiye’yi “Yasal İstila” akını, Önlenemez boyutlara varan Lobicilik
Faaliyetleri. Ayrıca Enerji, İletişim gibi alanlardaki Çin yatırımı son hızla
devam etmektedir. Bütün bu gelişmelerin perde arkasında korkunç bir gerçek daha
var: Nüfus yerleştirmek.
Çin bütün yatırımlarında işçileri Çin’den
getirmektedir. Yabancı yatırım kanununda sadece mühendisleri getirme şartı
olmasına rağmen tesislerdeki işçilerin %90 nı ailesiyle Çin’den gelmektedir.
Adana Ceyhun ilçesine bağlı 12 bin nüfuslu bir beldede 2000 den fazla Çinli
işçi var. Üstelik burası “Bakü-Ceyhan- Tiflis Boru Hattının bulunduğu yerdir.
Kayseri, Zonguldak, Bursa başta olmak üzere Çinli yatırımcıların tesislerinde
Türk işçiler yok denecek kadar azdır.
Çinli şirketlerde çalışan elamanların bazı askeri
stratejik noktaları gözetleyen gizli kameralar yerleştirmeye çalıştığı hakkında
da duyumlar bulunmaktadır. Çin’in ZTE firmasının İngiltere’ye temin ettiği
modemlerin Çin İstihbarat Merkezine bağlanmış olmasının ifşa olması sonucu
modemlerin çöpe atılarak firmanın kovulması, Huawei’in Amerika ve Kanada’da yasaklanması
aslında benzer ulusal güvenlik gerekçelerden dolayı olmuştur.
Bütün iletişim ağlarının ve araçlarının Çin
firmalarının elinde olduğu, sinyal takip teknolojisi sayesinde isteği kimseleri
her an her yerde takip edebileceği düşünülürse, Çin’in bu tesislerde %51 hisse
sahibi olmasıyla Çin'in gözüne batan önemli şahısların can güvenliği tehlikeye
düşeceği gibi Türkiye ciddi bir ulusal güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalacak
demektir. Nitekim Çin’in Ankara Büyük Elçisi bile şimdiden Sayın Meral Akşener hanımefendiyi
ve Sayın Mansur Yavaş beyefendiyi tehdit etmeye başlamadı mı?
4. Bu satış Çin’in “Küresel güç olma sevdası olan
"Çin Rüyası"nın gerçekleşmesi için en büyük katkı olur.
"Çin Rüyası" içerik itibariyle
değerlendirildiğinde, Çinlilerin dünya hakimiyeti idealinin dışavurumudur. “Bir
Kuşak, Bir Yol” girişiminin nihai hedefi “İnsanlık İçin Ortak Kader Topluluğu”
oluşturmaktır. Yani tüm yasa, nizam, kural ve ilkelerin Çin tarafından
belirlendiği Çin merkezli topluluk! Çin bu proje ile Türkistan’ı, Orta
Doğu’yu, Balkanları önce ticari ağlarla birbirine bağlamanın, sonra inşa
ettiği ekonomik ve politik sistemle Avrasya’ya hakim olup ve dünyaya
hükmetmenin peşindedir.
Çin devletinin gözde strateji uzmanı, Pekin’de
bulunan Halk üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Dekanı Bay Cin
Sanrong (金灿荣Jin Canrong) 20 Şubat 2021 tarihindeki bir
konuşmasında bu konuya son noktayı şöyle koymuştur: “2030'dan sonra imalat
göstergeleri açısından dünyada sadece iki ülke olacak: Çin ve yabancı
ülkeler!”, “Çin'in yükselişiyle birlikte Batı'nın dünyaya hakim olduğu dönem
sona erdi” , “Çin, dünyanın en güçlü ülkesidir!”.
Çin devleti projenin Doğu Türkistan ve Türk
Dünyası ayağını halletmişken, bu stratejik tesislerin %51 hissesine sahip
olursa hedeflerine bir adım daha yaklaşmış olacaktır.
Sonuç: İleri teknoloji ve ekonomik güç iyilerin ,
dürüstlerin elinde olursa insanlığın refahı için hizmet edebilir. Ama insanlığa
“farklılık tehdittir” mantığıyla bakan ve bu nedenle “nihai hedefimiz
insanlığın ortak kader topluluğunu oluşturmaktır” diye herkesi kendi çatısı
altına toplamayı yani dünyayı Çinlileştirmeyi düstur edinmiş olan Çin’den aynı
şey beklenemez. Çin’e söz konusu fırsatı sunmak, insanlığa karşı yapılan en
büyük kötülük olacaktır. Dolayısıyla Türk milletinin ve insanlığın kaderini tehlikeye
sokacak bu tür girişimlere imkan ve fırsat verilmemelidir.
Türk Kamuoyuna arz olunur.
Saygılarımla,
Çin Araştırmaları Enstitüsü
Dr. Ferhat Kurban Tanrıdağlı
(Müdür)
No comments:
Post a Comment