Armagan Kuloğlu’nun “Küresel güçlerin Ukrayna restleşmesi”başlıklı,23 Nisan
2021 tarihli yazısı
-
23 Nisan 2021 Cuma
Ukrayna küresel güçlerin mücadele alanı haine geldi. ABD, NATO ve AB
üzerinden Rusya'yı çevrelemek ve sıkıştırmak için bölgede etkinlik sağlama
peşinde. Bu aslında ABD'nin, sıklet merkezini Asya-Pasifik alanına
kaydırarak "Çin'i çevreleme, Rusya'yı kuşatarak sıkıştırma" stratejisinin
bir parçası.
Eski Sovyet coğrafyasının önemli bir bölümünde etkisini kaybeden Rusya ise,
batıyı geri kalan alandan olabildiğince uzak tutarak, bölgede etkinliğini devam
ettirme mücadelesi veriyor.
Böyle bir ortamda mücadele, AByle ilişkilerini güçlendiren ve NATO üyeliği,
tüm NATO
üyelerince desteklenen Ukrayna üzerinde yoğunlaşmış durumda. Ayrıca
Batı, Gürcistan için
de aynı yaklaşımda.
Bu durumda Rusya'nın ABD tarafından kuşatılması ve sıkıştırılması,
Karadeniz'in kontrolünü ön plana çıkarıyor.
Rusya'nın Ukrayna hassasiyeti
Rusya'nın Karadeniz Filosu Sivastopol limanındadır. Ukrayna'nın
bağımsızlığında Kırım Ukrayna'da kalınca, Rusya Sivastopol'ü kira karşılığı
kullanmıştır.
Ancak kira sözleşmesinin Ukrayna tarafından feshedilmesi söz konusu olduğunda,
Rusya ön alıp, bölgedeki nüfusun çoğunluğunun Rus kökenli olmasından da
istifadeyle, Kırım'da denetimi ele geçirmiş ve uluslararası toplumun tanımadığı
bir referandumla da kendisine bağlamıştır. Rusya bu konuyu müzakere etmekten
sürekli kaçınmaktadır.
Rusya, Ukrayna'nın NATO üyeliğini ve batıya entegrasyonunu güvenliği açısından
tehlikeli görmektedir. Kırım'dan sonra Donbas bölgesini de kontrol etmek için
alandaki Rusya yanlısı ayrılıkçı grupları desteklemektedir. Bu gruplar bir
kısım yerleşim merkezlerini de ele geçirmişlerdir. Çatışmalar sürmektedir.
Ukrayna'nın karşı hamlede bulunması ihtimali ve batının desteği karşısında
Rusya, Ukrayna sınırına asker yığmıştır.
Rusya'yla ABD/NATO arasındaki söz düellosu ve karşılıklı hamleler devam
etmektedir. Batı fiili destekte bulunmadığı sürece, ne Rusya'nın, ne de
Ukrayna'nın, mevcut durum ötesinde bir müdahalesi beklenmemelidir. Ancak
Batının müdahale ihtimalinin artması durumunda Rusya'nın yine ön alarak, Donbas
bölgesinin tümünü işgal etmesi beklenebilir.
ABD dolaylı tutum izliyor
ABD, Ukrayna'ya destek için Karadeniz'e savaş gemisi göndermekten
vazgeçmiş, Rusya'yı sıkıştırmak için yaptırımların uygulanmasına ve
diplomatların sınır dışı edilmesine ağırlık vermiş, savaş gemisi gönderme işini
de İngiltere'ye havale etmiştir. Rusya da bunlara karşılık vermektedir.
Durum üstünlüğü Rusya'da görünmektedir. Bu nedenle Putin'in, Biden ve
Zelenskiy'nin yüz yüze görüşme tekliflerine cevap vermesi beklenmemektedir.
ABD ve Rusya'nın, ne Karadeniz'de, ne de Ukrayna'da doğrudan karşı karşıya gelmeyeceği
değerlendirilmektedir. Ancak dolaylı mücadelenin devam edeceğinden de şüphe
yoktur.
Türkiye tarafsızlıkta zorlanıyor
Türkiye-Ukrayna arasında 9. Stratejik Konsey Toplantısı yapılmıştır. Ortak
bildiride;
-Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine, Kırım başta, Rus işgalindeki
toprakların kurtarılması için uluslararası kuruluşların çabalarına destek
verilmesine,
-Ukrayna'nın NATO üyeliği ve Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin müttefiklerle
birlikte çalışabilirliğine katkıda bulunulmasına,
-NATO, ikili ve çok taraflı mekanizmalar aracılığıyla Karadeniz Bölgesinde
güvenlik ve istikrarın desteklenmesine ilişkin işbirliğinin artırılmasına yer
verilmiştir.
Türkiye'nin Ukrayna'ya olan desteği Rusya'yı rahatsız etmiş, Kırım
hassasiyeti ve güvenlik kaygıları onu, Ukrayna'dan yana tavır koymaya
zorlamıştır. Ancak Rusya'yla da ilişkilerini sürdürmeye özen göstermeye
çalıştığı da bir gerçektir.
ABD Yunanistan'ı şımartıyor
Türkiye'nin, bekası ve güvenliği için, uluslararası hukuk çerçevesinde hak
ve menfaatlerine sahip çıkması, Montrö Sözleşmesi ve Karadeniz başta olmak
üzere, ABD'nin çıkarlarıyla uyuşmadığından ABD, Yunanistan'ı abartılı bir
şekilde ön plana çıkarmıştır.
Yunanistan dışişleri bakanının, Türkiye ziyaretindeki ortak açıklamada sarf
ettiği fütursuzca ve tehditkâr ifadelerinin kaynağı da bu şımarıklıktan
kaynaklanmıştır. Kendisine dışişleri bakanımız tarafından gerekli cevaplar
verilmiştir. Ancak, müzakerelerde, açıklamalarda ve cevaplarda, işgal altındaki
20 ada ve adacığa değinmememizin sebebi bir türlü anlaşılamamaktadır.
No comments:
Post a Comment