FRANZ VON PAPEN Hitler’in
Türkiye Büyükelçisi
17
Nisan 2021
PAYLAŞ
Tam adı Franz Joseph Hermann Michael Maria von Papen,
29 Ekim 1879 günü Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde bulunan Werl
şehrinde doğar. Askerî eğitim görmüş bir politikacı olarak Hitler’in emrinde
şansölye, şansölye yardımcısı ve elçilik görevlerinde bulunur. “Üçüncü Reich”
kurulmadan önce ve devamında görev yapar.
Von Papen hakkında günümüze kadar pek çok yazı
yayımlanır. Papen’in, 1952 yılında yayımlanan “Der Wahrheit eine
Gasse/Gerçeklere Götüren Yol” ve 1968’de yayımlanan “Wom Scheitern der Demokratie/Demokrasinin Başarısızlığı”
isimli iki de kitabı bulunmaktadır.
Von Papen, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Filistin
Cephesi’nde General Erich von Falkenhayn’ın karargâhında, 4. Osmanlı Ordusu
kurmay başkanı olarak görev yaptığı sırada Mustafa Kemal Atatürk ile de
tanışır.
1919 Mart ayında askerlikten ayrılan von Papen siyaset
ve toplum içindeki ilişkilerini geliştirerek 1932 yılında kısa bir süre için
Weimar Cumhuriyeti’nin yönetim kadrosunda yer alarak şansölye atanır. Şansölyeliğinin
170. gününde Adolf Hitler’i “ulusal kalkınma” amacıyla kurulan koalisyon
hükümetine katılmaya ikna çabaları sonrası 30 Ocak 1933 günü kurulan yeni
hükümette Hitler tarafından şansölye yardımcılığına atanır.
Büyükelçi von Papen
15 Mart 1938 günü Alman ordularının Viyana’ya girişine
tanık olur. 20 Nisan 1938 günü, Berlin’de Hitler kendisine “Olağanüstü
yetkilere sahip Türkiye Büyükelçisi” konumuna getirildiğine dair belgeyi verir.
Görevi kabul eden von Papen 27 Nisan 1938 günü Ankara’ya ulaşır.
27 Nisan 1938 ile 5 Ağustos 1944 tarihleri arasında
Üçüncü Reich’ın Ankara Büyükelçiliğini yapan von Papen üzerine yazılan kitapta
bizi alakalandıran çok sayıda bilgi bulunmaktadır.
“... Atatürk, bir askerin olması
gerektiği gibi, dürüst, bilinçli ve sade insanlardan hoşlanırdı. Oysa Papen’in
parlak görünümü, gösteriş düşkünlüğü, sahte mültefit tavırları, Atatürk’ün tam
zıddıydı...” Bu nedenle de Atatürk, yaşamının son döneminde, Alman
Dışişleri Bakanlığının Franz von Papen’i büyükelçi olarak Türkiye’ye
gönderileceğini öğrendiğinde pek memnun olmadı (s. 60).
Atatürk’ün ölümünün hemen akabinde devlet yönetimini
devralan İsmet İnönü, Franz von Papen’in büyükelçiliğe atanmasını kabul eder.
Reiner Möckelmann, Franz von Papen
Hitler’in Türkiye Büyükelçisi, Çev. Selma Türkis Noyan, İstanbul, 2019.
Atatürk ve Hitler
Alman İmparatorluğu’nun Führer’i ve Devlet Başkanı
Adolf Hitler’in kişiliği ve politikası hakkında Mustafa Kemal Atatürk’ün
yargısı şaşılacak kadar sert ve keskindir. “... Atatürk, Hitler’in “Mein Kampf/Kavgam” isimli kitabını okuduktan
sonra, arkadaşlarına, ‘... Hitler’in hırçın anlatım biçimi ve çılgın
düşünceleri midemi bulandırdı...’ demiştir. Atatürk’ün
yakın dostlarıyla sohbet ederken, Hitler’den ‘kurşun asker’ diye
söz ettiği de rivayet ediliyor” (s. 74).
Hitler’in Almanya’da yönetime geçmesinden birkaç yıl
sonra, Atatürk vatandaşlarını Hitler ve Mussolini’nin yarattıkları tehlikeye
karşı uyarmıştır: “... Bu megaloman adamlardan sakınmak gerek.
Bunlar kişisel hırslarını tatmin edebilmek için, hiçbir engel tanımadan
çevrelerine saldıracaklardır. Kendi ülkelerini, hatta bütün dünyayı
mahvedeceklerini bilseler bile, akıllarına koyduklarını yapmak
isteyeceklerdir...” (s. 74).
Atatürk’ün bu konuda geçmişe ait deneyimleri
bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasına neden olan Birinci Dünya
Savaşı sırasında Enver Paşa’nın hırsını görmüş, bir şekilde yetki sahibi olan
yeteneksiz insanların ülkelerinin başına açacağı sıkıntıları bizzat yaşamıştır.
Buna karşın Hitler, Atatürk’ün ölümünden sonra,
Berlin’de bir Türk ziyaretçisine Atatürk’ün yaptıklarını ancak ari ırktan olan
bir insanın başarabile- ceğini belirtmiş ve şunları söylemiştir: “... Mustafa Kemal, bütün kaynaklarını tüketmiş olan bir ülkenin,
özgürlüğüne kavuşmak için her şeyi yeniden yaratabileceğini kanıtlamıştır. Onun
birinci öğrencisi Mussolini’dir, ikincisi de benim...” (s. 76).
Ders almak gerekir
Bu kitapta ders alınması gereken pek çok açıklama
bulunmakta. Örneğin bir dönem Türkiye’de ders veren Ernst Reuter, yazdığı bir
mektupta; Hitler ile Stalin arasında 23 Ağustos 1939 tarihinde imzalanan
saldırmazlık antlaşması sonrası: “... Sayın Führer’imizin üstün
bilgeliği sayesinde Nazi rezaletine ek olarak şimdi de komünist pisliğine
bulaştık… Ama belki bu olayın iyi bir yanı vardır. Bu birbirine benzer belalar
karışışında, şimdiye kadar yaşanan olaylarda hiçbir kötülük görmeyen saf ruhlu
insanların gözü açılır da gerçeklerin farkına varırlar...” (s. 263).
Güzel Türkçesiyle bu kitabı dilimize kazandıran Selma
Türkis Noyan’a da teşekkür etmek isterim, akıcı bir tercüme yapmış. Yalnız
kendisiyle mutabık olmadığım bir nokta var. Kitapta, “Türkiye Hükümeti” sözcüğünü kullanıyor. Buna
karşılık Alman Hükümeti demekte. Bizim dilimizde bu kuruma Türk Hükümeti denir.
Almanya Hükümeti denilmeyen bir tercümede Türkiye Hükümeti tabiri yanlış olmuş,
farklı algıları akla getiriyor. Dikkatinizi çekmek isterim, bu ülkenin adı
Türkiye’dir. Onun yönetimini üstlenen hükümete de Türk Hükümeti denir
No comments:
Post a Comment