RUSYA’DA TÜRK OLMAK…
·
22 Ocak 2021
Rusların 1552 yılında Kazan Hanlığı’nı
işgali ile başlayan süreç bugün de devam etmektedir. Rusya’da Türk olmak
Rusların aşağılamalarına, zulmüne, hakaretine maruz kalmak, ana dili, millî
tarihi öğrenememek, gelenek ve görenekleri yaşatamamak, kendi öz vatanında söz
sahibi olamamak, soruşturulmak, yargılanmak, hapsedilmek demektir. Rusya’da
Türk olmak bir suç unsurudur. Türklere her alanda potansiyel “suçlu” gözüyle
bakılmakta ve ona göre muamele yapılmaktadır.
Yazıyı kaleme almamın nedeni son bir
haftada Türklere yapılan haksızlıkları dile getirmek içindir. “Rusya,
Ruslarındır!” sözünü kanıtlar nitelikte yaşanan olaylar son derece ağır ve
düşündürücüdür. Ruslar kirli işlerinin büyük çoğunluğunu kendi elleri ile değil
de satılmış hainleri elleriyle yaptırmaktadır. Bunun en bariz örneği 15 Ocak
2021 tarihinde Tataristan Savcılığı’nın, Tatar İçtimai Merkezini “aşırılık”
suçlaması ile Tataristan Yüksek Mahkemesi’ne başvurması ve kapatılmasını
istemesidir.
1990’lı yıllarda kurulan Tatar İçtimai
Merkezi o yıllardan bugünlere gelen ve başkaları sus pus otururken Tatar
okullarını, ana dilde eğitimi, ana dil eğitimini dile getirip farkındalık
yaratmak için çeşitli etkinlikler düzenleyen, bu konuda yerel ve uluslararası
mahkemelere başvuran, protesto gösterileri tertip eden, Kazan Tatarları için
önemli günleri hatırlatıp millete seslenen yegâne sivil toplum kuruluşudur.
Tatar İçtimai Merkezi’nin kapatılması Kazan Tatarlarının sesinin ve nefesinin
kesilmesi, yok edilmesi demektir. Tataristan Savcılığı’nın şikâyeti ise
“çocuğunu” kendi elleriyle boğmaktan başka bir şey değildir.
Başvurunun yukarıdan gelen emir üzerine
yapılmış olduğundan bir şüphe yoktur. Önünde Tataristan tamlaması olan savcılık
18 Ocak 2021 tarihinde Tataristan’da “cumhurbaşkanı” ibaresinin kullanılmasının
doğru olmadığı kararına varmıştır. Zaten bu çoktan beklenen bir durumdu, ancak
Rusya Anayasası’nda yapılan değişiklik sonrası Tataristan Anayasası’nda
yapılacak olan değişikliklerde “cumhurbaşkanı” ibaresi muhafaza edileceği
belirtilmişti. Görünen o ki, Tataristan savcılığı Tatarlar ile ilgili her şeyi
bitirmekte ve yasaklamakta kararlı. Burada bilinmesi gereken durum, yarın öbür
gün savcılığın önündeki Tataristan ibaresi de kalmayacaktır.
Kazan Tatar gençlerine yönelik
“suçlamalar” da hız kesmeden devam etmektedir. Kazan Tatar milliyetçisi,
yazar rahmetli Fenzaman Battal’ın (1939–2015) torunu olmaktan başka bir suçu
olmayan Moskova Devlet Üniversitesi Matematik Bölümü yüksek lisans öğrencisi
Azat Miftahov 2 yıldır Rus zindanında yatmaktaydı. 1 Şubat 2019 tarihinde
Moskova’da bomba hazırlamak suçuyla tutuklanan Miftahov’un delil
yetersizliğinden dolayı bu suçu düşürülmüş, ancak bu sefer 2017 yılında “Birlik
Rusya Partisi” ofisine yapılan saldırıya katılmakla suçlanmıştır. Uluslararası
insan hakları merkezi “Memorial” Azat Miftahov’u siyasi suçlu olarak
tanımıştır. Miftahov’a dünyanın dört bir yanından destek gelmiştir. “Amerika
Matematik Cemiyeti” adil yargılama talebinde bulunmuş, Fransa’daki matematik
âlimleri adaletsizce suçlamalara karşı çıkmıştır.
Krasnoyarski bölgesinin Kanski
şehrindeki lise 9 sınıf öğrencileri Azat Miftahov’u savundukları için “terörist
eylem” yaptıkları gerekçesiyle tutuklanmıştır. Siyasi tutuklu matematikçi Azat
Miftahov hapishane şartlarında dahi çalışmalarını sürdürmüştür. Aralık ayı
başında afXiv.org sayfasında onun “Modulus of continuity for a martingale
sequence” başlıklı makalesi yayımlanmıştır.
23 Aralık 2020 tarihinde yapılan
duruşmaya medya mensupları ve Azat Miftahov’u desteklemek için gelenler salona
alınmamıştır. Destekçiler mahkeme önünde “Azat Miftahov’a – Özgürlük”,
“Rusya’nın Geleceği Hapishanede Yatıyor” yazılı pankartlar açmışlar. Pankart
açanlar polis tarafından gözaltına alınmıştır. Azat Miftahov’un son duruşması
18 Ocak 2021 tarihinde yapılmıştır. Miftahov’u desteklemek için gelenler ve
gazeteciler mahkeme salonuna alınmamıştır. Destekçilerin video çekip
konuşmalarına tahammül edemeyen Rus polisleri bazı katılımcıları gözaltına
almıştır. Azat Miftahov 6 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve böylece en verimli
döneminde Rus zindanında çürümeye mahkûm edilmiştir. Alınan karar sonrası
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) Azat Miftahov’a verilen cezayı
“endişe verici” olarak nitelendirmiştir.
Diğer Tatar genci Ramil Şemsetdinov 25
Ekim 2019 tarihinde Baykal ötesindeki Gornıy şehrindeki askeri bölükte nöbet
değişimi sırasında 8 kişiyi vurmuştur. Askerde aşağılama, hakaret, taciz ve
tecavüze maruz kalan Şemsetdinov komutanlarına şikâyette bulunsa da sözleri
dikkate alınmamıştır. Psikolojik olarak etkilenen Ramil son çare olarak silaha
başvurmuştur. Ramil duruşmada “vaziyet beni bu duruma getirdi”, demiştir.
Davayı inceleyen bilirkişi Şemsetdinov’a “neden başkalarını öldürmek yerine
kendin intihar etmedin?” sorusunu yöneltmiştir. 21 Ocak 2021 tarihindeki
duruşmada Ramil Şemsetdinov davasında karar çıkmıştır. Karara göre, Şemsetdinov
24 yıl 6 ay ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılmıştır. Burada düşünülmesi
gereken nokta şu ki, Ramil Şemsetdinov’u bu duruma getirenler ve onun
şikâyetini dikkate almayan komutanlardan neden hesap sorulmadı? Tüm suçu
gencecik bir askerin üzerine yıkıp onu hapse atmak bu kadar kolay mı? Zaten
askerde Rus olmayan milletlere zulüm uygulandığı gerçeği vardır. Ancak bu
gerçeği kimsenin dile getirmemesi, yapanların suçlarının örtbas edilmesi başlı
başına bir cinayettir.
Rusya’da Türklerin dirisine de ölüsüne
de yer yoktur. 20 Ocak 2021 tarihinde Sankt-Petersburg şehir savcılığı, 2008
yılında Petersburg Devlet Üniversitesi’nin bahçesine dikilen ünlü tarihçi
Ordinaryüs Prof. Dr. Zeki Velidi’nin büstünün Rusya ceza kanundaki aşırılıkla
mücadele yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle kaldırılmasını istemiştir.
Savcılığın bu talebine insanın aklı hayali ermiyor. Bunun tek bir yanıtı
vardır, Ruslar Türk asıllı tarihçiye tahammül edememişlerdir. Başkurt Türk’ü
olan Zeki Velidi Togan dünya çapında tanınan bir tarihçi, bilim insanıdır.
Bundan Rusların Türklerin dirisinden de, ölüsünden de korktuğu sonucuna varmak
mümkündür.
Son bir haftada Rusya’da Türklere yapılan bildiğimiz
haksızlıklar bunlardır. Ya bilmediklerimiz? Rusların Rus olmayan milletleri yok
etme siyaseti bugün de hız kesmeden devam etmektedir. Rusya’da Türklere zulüm
uygulanmaktadır. Yapılan bu haksızlıkları, zulmü dünyaya duyurmak boynumuzun borcudur.
Zulüm karşısında sessiz kalmak suça ortak olmak demektir. Bu suça ortak olmak
istemiyorum. Rus zulmü son bulsun!!!
No comments:
Post a Comment