Thursday, March 25, 2021

Lübnan'da durum -Hediye Levent

 

Hediye Levent’in, “Lübnan'da tedavüle giren lanetli kelimeler” başlıklı, 25 Mart 2021 tarihli yazısı

 

Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta toplanan Lübnanlılar, krizden sorumlu tuttukları siyasi gruplar ile Merkez Bankası yetkililerini protesto etti. | Fotoğraf: Mahmut Geldi/AA

      Paylaş

 

·         

 

·         

 

Lübnan’da yavaş yavaş iç savaş kelimeleri kullanılır oldu. Geçtiğimiz gün Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah, Ülke içindeki ve dışındaki bazı odaklar Lübnan’ı iç savaşa çekmeye çalışıyor” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Lübnan İçişleri Bakanlığı da sivillerin silah ruhsat başvurularının askıya alındığını duyurdu. Buna göre yeni ruhsat verilmeyecek, eski ruhsatlar yenilenmeyecek.

Lübnan’ın birçok bölgesinde ordu 2019 yılından beri fiilen sokakta. Birçok gösteriye polis değil ordu müdahale ediyor uzunca bir süredir. 2 yıl öncesine kadar polis veya özel güvenlik tarafından korunan özel ve kamu kurumları artık ordunun dikenli tellerle çevirdiği noktalara dönüşmüş durumda.

Peki bu tedbirler Lübnanlıları teskin ediyor mu? Kesinlikle hayır!

Lübnan silah temininin en kolay olduğu ülkelerden biri. Zaten birçok insanın evinde iç savaş yıllarından kalma silahlar vardı. Suriye’deki ayaklanma döneminde Lübnan’da silah temin etmek daha da kolaylaştı.

Ordunun fiilen sokağa inmesi de insanların ümitsizliği arttıkça daha da kabaran öfkesini yatıştırmıyor.

LÜBNAN’DA İÇ SAVAŞ OLUR MU?

Lübnanlıların da bu ihtimali yavaş yavaş konuşmaya başladığı göz önüne alındığında iç savaş riskinin hâlâ küçük de olsa olsa göz ardı edilemeyeceğini söylemek mümkün.

Reklam

Peki kim kiminle savaşır?

Lübnan’a dair iç savaş senaryolarında genellikle silahlı kanadı olan Hizbullah’ın bir cephe olacağı var sayımı üzerinden yorum yapılıyor. Ancak günümüzün Lübnan’ında bu pek mümkün değil. Hizbullah, Lübnan iç siyasetinin iki ana merkezinden biri. Bu durum Hizbullah’ı bölgesel aktörlerden biri haline getiriyor. Hizbullah’ın ülke içindeki savaşa taraf olması halk desteğini yitirmesine ve politik kanadını kaybeden örgütün kendini bitirmesine yol açar.

Lübnan ordusunun partneri olan Hizbullah bu pozisyonunu korumak için elinden geleni yapacak gibi görünüyor. Tabii Lübnan ordusunda radikal kırılmalar olmazsa ve çok dinli-mezhepli yapısını korumaya devam ederse… Ki, bu yönde henüz her hangi bir sinyal de yok. Yani yenilerde tedavüle giren iç savaş senaryolarında Lübnan ordusunun parçalanması ihtimalinden bahsedilmiyor.

Hizbullah’ı olası iç savaş senaryolarında cephelerden biri olarak var sayan senaryolar 1975-1990 yılları arasındaki iç savaş dinamiklerini esas alıyor çoğunlukla. Ancak günümüz Lübnan’ında ne Hristiyanların birbirleri ile savaşmaya niyeti var ne de Müslümanların Hristiyanlarla…

Ancak Suriye’deki savaş döneminde Lübnan’da iyice köklenen ve siyasi/ekonomik istikrarsızlıklarla her geçen yıl daha da büyüyen riskler var; radikal örgütler…

Suriye’de radikal örgütlerin saflarında savaşan binlerce militanın hem geçiş güzergahı hem de günümüzde yaşadığı ülke olan Lübnan’da ordunun müdahale etmekten çekindiği gettolar oluşturmaya başladılar.

Zaman zaman iç çatışmaların da baş gösterdiği bu bölgeler finansman ve silah bulmakta zorlanmadığı gibi Arap Ayaklanması döneminde bölge çapında yayılan söylemlerini de sağlamlaştırdılar.

Arap Ayaklanması hepimize ekonomik ve siyasi krizlerin ne kadar kısa sürede iç savaşlara dönüşebileceğini de gösterdi.

Reklam

Diğer taraftan Lübnan’da 2019 yılının eylül ayında 150 bin Lübnan lirası olan 100 dolar günümüzde 1.5 milyon lira…

Zaten işsizlik sorunu olan Lübnan’da bir akademisyenin maaşı bugünlerde 70-80 dolara tekabül ediyor ki, Lübnan gösterilerden önce de bölgenin en pahalı ülkelerinden biriydi. 80 dolara ev değil, Beyrut kırsalında bir oda kiralama bile mümkün değil.

Dolardaki bu hızlı yükselişe bağlı olarak Beyrut dahil birçok yerde dükkanlar kepenklerini kapattı. Tedarikçiler, komisyoncular, ithalatçılar işlerini durdurdu. Çünkü fiyatlar artık günlük değişiyor.

Temel tüketim maddeleri dahil neredeyse her ihtiyacını ithalat yoluyla karşılayan Lübnan’da uzun süredir benzin ve yakıt temini sorunu yaşanıyor. Normalde Beyrut merkezde bile günde en az 2 saat elektrik kesintisi uygulaması olan Lübnan’da jeneratörler hayatın vazgeçilmezlerinden. Konutlardan fırınlara, hastanelerden ziraate kadar her alanda temel ihtiyaç olan yakıt ithalatı için devletin elinde yeterli para olmadığını yazıyor Lübnan basını.

Uzun süredir dolar hesaplarındaki paraya neredeyse el koyan Lübnan bankalarında ve Merkez Bankasında dolar rezervinin hızla eridiği belirtiliyor.

Kısacası Lübnan devletinin akaryakıt, buğday, ilaç gibi hayati önemdeki ihtiyaçları alabilmek için gösterebileceği teminat yok.

Eriyen sadece döviz rezervi değil. Yakın zamana kadar ülke dışında yaşayan Lübnanlıların gönderdikleri paraların ekonominin ana gelirlerinden birini oluşturduğu ülkede durum tersine dönmeye başladı. Hem gençler hem de büyük miktarlarda sermaye Lübnan dışına kaçmaya başladı.

Alım gücü düştükçe ümitsizlik ve öfke daha da tırmanıyor ki, son birkaç aydır gerçekleşen gösterilerin şiddeti, göstericilerin üslubu ve profili de bunu gösteriyor.

Reklam

Diğer taraftan hükümet hâlâ kurulamadı. Son olarak Cumhurbaşkanı Mişel Aun ile hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri arasında bir ‘liste krizi’ daha patladı. Neredeyse 100 gün önce hükümeti kurma görevi verilen Hariri teknokratlardan oluşan bir listeyi Aun’a haftalar önce teslim ettiğini ancak Aun’un bu listeyi reddedip 18 kabineli yeni hükümetin 3’te 1’inin Hristiyanlardan oluşacak şekilde yeniden düzenlenmesini istediğini söylüyor.

Aun ise, Hariri’ye medya üzerinden “Ya hükümeti kur ya da çekil” çağrısı yaptı.

Hizbullah Lideri Nasrallah’a göre, yeni hükümet sadece teknokratlardan oluşmamalı ve siyasiler de hükümette yer almalı ki kimse sorumluluktan kaçamasın.

Hükümet öyle mi olsun böyle mi krizleri devam ederken piyasaları kontrol etmek ve biraz da halkı sakinleştirmek için kanun üstüne kanun çıkarılıyor.

En son ‘Çalınan paraların geri alınması’nı öngördüğü söylenen bir kanun daha Lübnan Parlamentosundaki ilgili komisyondan geçti. Çalınan paraları kimin tespit edeceği, kimin kimden o paraları geri alacağı meçhul! Zaten yolsuzlukla mücadele amaçlı onlarca kanun ve uluslararası sözleşmeye atılmış imza var ancak henüz uygulayan olmadı.

Bu arada Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği “Lübnan’a yardımların nakit ve dolar olarak yapılması” konusunu tartışıyor ancak onların da endişeleri var; Lübnan dünyada yolsuzluğun en yaygın, gelir dağılımı adaletinin en bozuk olduğu ülkelerden biri. BM ve AB’nin bile yapacakları yardımların nereye gideceğinden endişeli oldukları anlaşılıyor.

Arap Birliği de Lübnan’a “Bir an önce hükümeti kurun. Gerekirse yardıma hazırız” çağrısı yaptı.

Lübnan için Lübnanlı siyasetçiler dışında herkes endişeli görünüyor.

 


No comments:

Post a Comment