TBMM Başkanı Şentop'a yanıt
TBMM Başkanı Şentop’a yanıt TBMM Başkanı Mustafa Şentop, bir televizyon programında, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çıkılabileceğini” söyledi. Dün de bu sözlerinden geri adım attı. Bu durum çok önemlidir. Kendisine TV’de bu soru sorulduğunda genel geçer, üstünkörü bir yanıt vereceğine 'Lozan ve Montrö tartışılamaz' diye açıkça bir tavır alması gerekirdi. Gazi Meclis’in başkanından böylesi bir tavır beklenirdi ve bütün milleti de memnun ederdi. Sayın Şentop dünkü açıklamasında, “Ben herhangi bir anlaşma, sözleşme ismi zikretmedim” diyor.
Madem herhangi bir anlaşma ismine işaret etmedi, neden bugüne kadar bir açıklama yapmadı? Sayın Şentop, İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı’nın kişisel bir kararı ile çıkıldığı gibi Montrö’den de çıkılabilip, çıkılamayacağı yolundaki bir soruya verdiği olumlu yanıt ile birden zihinlerin karışmasına neden olmuştur. Nitekim bu arada iktidarın sözcüsü konumundaki gazeteler konu ile ilgili haberler verdiler ve Montrö’den çıkılması gerektiği konusunda ipe sapa gelmez yazılar da yazdılar.
Anlaşmalara ruh veren onların arkasındaki gerçek mücadeleler ve halkın desteğidir. Lozan’ı, Montrö’yü imzalamamızı sağlayan Atatürk ve onun arkasındaki Kuvayı Milliye’dir. Bütün ülkeyi yabancı askerler işgal ederken o işgal güçleriyle işbirliği yapan padişaha ve onun işbirlikçilerine karşın Atatürk ve Kuvayı Milliyecilerin örgütlü gücü, bize bağımsız bir vatan kazandırmıştır. Bu nedenle, 10 Temmuz 1936’daki Cumhuriyet’in başyazısı dik duruştur. Kuvayı Milliye ruhudur. Montrö’de istekleri olmazsa, “gerekirse Boğazları kapatırız” kararlılığının göstergesidir.
KİMİ HEDEF ALIYOR?
Gazetemizin kurucusu Yunus Nadi, İstanbul’un işgal günlerinde işgal askerlerinin saldırısına uğramış, Anadolu’ya geçmiş, Ankara’da, “Anadolu’da Yenigün” gazetesini yayımlamış ve Birinci Meclis’te milletvekilliği yapmış, gerçek bir Kuvayı Milliyecidir. Şentop’un Yunus Nadi’ye saldırı yapabilmesi haddini aşar. “Yeni mandacı” diyerek bugünkü Cumhuriyet gazetesini hedef alıyorsa, Şentop sadece gülünç bir duruma düşer. Şentop, Cumhuriyet gazetesinin 10 Temmuz 1936 tarihli manşetine ve başyazısına gönderme yaparak konuyu bugünlere getiriyor. Bir kez daha açıklayalım. Cumhuriyet gazetesi bu konu üzerinde hassasiyetle durdu ve bir haftadır konuyu kamuoyuna taşıdı. Diplomatlardan ve emekli askerlerden görüşler aldı. En sonunda pazar günkü yazısında Vakıf Başkanımız Alev Coşkun, “Kararnamelere Dayalı Siyaset” başlıklı yazısında, uluslararası sözleşmelerin anlam ve önemiyle ilgili hukuksal durumları belirtti. Şentop, “içlerinde gizli mandacılık anlayışıyla özgüvensiz bazı siyasetçiler” sözlerinden kimi kastettiğini açıklamalıdır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemini bir kez daha açıklayalım. Birincisi, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, aynen Lozan Barış Antlaşması gibi Türkiye açısından vazgeçilmez niteliktedir. Bu tartışmanın TBMM Başkanı tarafından başlatılması kabul edilemez.
İkincisi, bu türden milli konular, uluorta konuşulmaz. Türkiye’nin kırmızı çizgilerini kamuoyu önünde tartışmak hem milleti kutuplaştırır zaten fazlasıyla gergin olan iç cepheyi daha da böler hem de başka devletlerin eline koz verir.
Üçüncüsü, Montrö’nün tartışmaya açılması ister istemez, Kanal İstanbul projesini gündeme getirmektedir. Dördüncüsü, yıllardır Montrö’nün değiştirilmesi, hiç olmazsa delinmesi ve esnetilmesi için çabalayan güç, ABD’dir. Karadeniz’e rahatlıkla çıkmak, manevra yapmak, NATO çatısı altında ortak tatbikatlara katılmak, Rusya’yı daha fazla kuşatmak için istemektedir. Rusya ise Montrö konusunda çok hassastır.
Beşincisi, Montrö sayesinde Karadeniz dünyanın en sakin, en huzurlu ve istikrarlı denizlerinden biridir. Bu denge ve istikrarı korumak gerekir. Montrö’yü tartışmaya açmak, Karadeniz’de huzur ve istikrarı bozmak demektir.
Altıncısı, ABD’nin Türkiye’yi kuşatmak, çevrelemek istediği, Türkiye karşıtı tüm terör örgütlerine destek verdiği bir dönemde yine ABD’nin talebiyle gündeme getirilen Montrö tartışması, hükümetin ABD’yle ilişkileri düzeltmek için vermeye hazır olduğu bir ödün olarak görülmektedir. Bundan kesin olarak sakınılmalıdır.
Yedincisi, Karadeniz’de istikrarın bozulması, Türkiye’nin mevcut sorunlarına yeni bir sorun ekleyeceği gibi Rusya’yla ilişkilerin gerilmesine de sebep olur.
Yineliyoruz: Cumhuriyet gazetesi, uluslararası saygınlığa sahip, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerinin tüm değerlerini kıskançlıkla savunur. Cumhuriyet gazetesi İstanbul Sözleşmesi ile birlikte gündeme gelen, “uluslararası sözleşmeleri feshetme” konusunu da bu bağlamda sayfalarına taşımış ve haberleriyle, yorumlarıyla hukuk devletinden yana taraf olmuştur.
Şentop’u Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin yanında ve TBMM’nin tarihsel kimliğinden yana taraf olmaya çağırıyoruz. Açık ve net olmaya davet ediyoruz. Tartışmanın özü Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temelleri ve bugünkü tek adam rejiminin yarattığı sorunlardır.
Cumhuriyet Gazetesi Başyazısı - 30 Mart 2021
No comments:
Post a Comment