Kafkasya’nın Şımarık Çocuğu Ermenistan ve Karabağ’ın Geleceği
Azerbaycan ve Ermenistan Karşılaştırması
Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan son çatışmalar ve Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin, Ermenistan karşısında kazandığı başarılar ve işgal altında bulunan 3 yerleşim birimini Ermenilerin elinden kurtarması sürecindeki gerginlik, Karabağ’ın işgalini yeniden dünya gündemine taşımıştır.
Bölgede 1994 yılında ilan edilen ateşkesten bu yana hiç susmayan silah seslerinin bu defa Azerbaycan’ın, işgal altındaki topraklarına yürüyüşü şeklinde tezahür etmesi gerek Ermenistan’a, gerekse Ermenistan’ın destekçileri Rusya ve İran’a Azerbaycan’ın 1990’lı yılların başındaki Azerbaycan olmadığını uygulamalı olarak göstermiştir.
Azerbaycan ve Ermenistan’ı karşılaştırdığımızda, Ermenistan’ın normal şartlar altında Azerbaycan karşısında hiçbir şansı olmadığı çok açık şekilde görülmektedir.
AZERBAYCAN ERMENİSTAN
GSMH 77.9 MİLYAR DOLAR 11.1 MİLYAR DOLAR
KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR 8.303 DOLAR 3.373 DOLAR
BÜYÜME % 54.5 %3.2
ENFLASYON %2.8 %1.8
SAVUNMA HARCAMASI 3.5 MİLYAR DOLAR –
SAVUNMA BÜTCESİ 2.11 MİLYAR DOLAR 470 MİLYON DOLAR
NUFÜS 9.686.210 3.060.927
İktisadi olarak Ermenistan’dan çok güçlü olan Azerbaycan, bu gücünü silahlı kuvvetlerine de yansıtmış ve Ermenistan’dan yaklaşık olarak 3 kat daha güçlü bir ordu kurabilmeyi başarmıştır.
Askeri Denge 2015 (The Military Balance 2015) dokümanına göre, Azerbaycan ve Ermenistan Ordularının mukayesesinden şu sonuçlara ulaşılabilir: Azerbaycan Ordusunun asker sayısı 67,000, Ermenistan Ordusunun asker sayısı ise 42,000’dir ve Ermenistan Ordusu, Azerbaycan Ordusundan %35 daha azdır. Seferde Azerbaycan’ın 300,000 askeri ihtiyat görevinde kullanma kabiliyeti varken, Ermenistan 200,000 kişiyi silahaltına alabilecektir.
Azerbaycan’ın 320 Tankı, 470 Zırhlı Muharebe Aracı (ZMA), 127 Zırhlı Personel taşıyıcısına (ZPT) karşılık Ermenistan’ın 109 Tankı, 98 Zırhlı Aracı, 130 ZPT mevcuttur. Tank ve Zırhlı Araçların mukayesesinde Azerbaycan’ın üç misli daha fazla araca sahip olduğu görülmektedir.
Azerbaycan’ın muharip uçak sayısı 44, Ermenistan’ın ise 15’dir. Bu uçaklar Rusya yapısı MİG-25, SU-24 ve SU-25 modelleridir. Azerbaycan’ın yeni aldığı 4 adet İnsansız Hava Aracı (İHA) mevcuttur. Ermenistan yeni ve modern bir silaha sahip değildir. Her iki tarafında SSCB döneminden kalma Roket ve Füzelere sahiptir. Bunun yanında Azerbaycan 12 adet yeni modern roket almıştır [1].
Peki, nasıl oluyor da Ermenistan gibi çok az bir nüfusa sahip olmasına rağmen, toplumca açlık sınırında yaşayan bir Ülke, karşısında ki güçlü Azerbaycan’a karşı ayakta kalabiliyor? Bu güç dengesini bozan unsurların başında Rusya ve Rusya’dan sonra İran gelmektedir.
Zira Ermeniler Osmanlı’nın yıkılışına giden yolda, Batı’da Yunanistan, İngiltere için neyse; Doğu’da Rusya için o role soyunmuşlardır. Azerbaycan topraklarında, Sovyetler yıkılırken başlayan Ermeni zulmü tarihte ilk değildir ve Türkler aynı zulmü yaklaşık 1 asır önce Ermenilerden yine görmüşlerdir.
Diasporanın da etkisiyle zaman zaman Amerika ile de yakınlaşabilen Ermenistan’ın Batı ile dansı hiçbir zaman sonuca ulaşamamış, Rusya bölgede Ermenistan’a duyduğu ihtiyaçtan kaynaklanan Ermeni sevgisini (!) Ermenilere her zaman hissettirmiştir.
Türkiye’nin düşürdüğü Rus uçağının hemen ardından, Rusya’nın Ermenistan’a kurduğu hava savunma sistemi bu ihtiyacın bir göstergesidir. Bunun yanı sıra hali hazırda Ermenistan’da bulunan çok sayıda Rus askeri ve Rus askeri araçları Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı güvendiği kozların başında gelmektedir.
1 Nisan 2016 Gerginliği
Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan son gerginlik 15 Azerbaycan askerinin şehit olması, 100’den fazla Ermeni askerinin ise öldürülmesi ile sonuçlanmış, Azerbaycan Ordusu Fuzuli, Ağdam ve Cebrayil bölgelerinde büyük başarılar elde etmiştir. Azerbaycan tarafından yapılan açıklamalarda bu üç bölgenin tekrar Azerbaycan’ın eline geçtiği açıklanmış, Ermenistan ise 2 Nisan günü böyle bir durumun olmadığını açıkladığı halde 3 Nisan günü “Azerbaycan’ın eline geçen bölgeler yeniden kazanıldı” şeklinde bir açıklamada bulunmuştur.
Azerbaycan’ın sıcak nefesini enselerinde hissetmek Ermenileri ciddi manada panikletirken, Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’yi suçlayan açıklamalarına karşı Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un bir açıklama yaparak bölgedeki çatışmaların Türkiye ile alakası olmadığını söylemesiyle Rusya, Ermenistan’a “Böyle zor bir zamanda yeni bir cephede mücadele etmemizi gerektirecek açıklamalarda bulunma” şeklinde bir mesaj vermiştir.
Rusya’nın Ermenistan’a geçte olsa sahip çıkacağı aşikar olmakla birlikte, Lavrov’un bu açıklaması Ermenilerin Azerbaycan ile süre gelen mücadelesinde psikolojik bir ezikliğe yol açmıştır.
Azerbaycan Bundan Sonra Ne Yapmalı?
Varlığını dış yardımlarla devam ettiren bir Ermenistan’a karşı, Azerbaycan’ın dış güçlerle oturulacak pazarlık masasında büyük avantajlar taşıdığı ortadır.
Rusya’nın büyük bir dar boğazda olması ve kalkan ambargolardan sonra İran’ın Batı sermayesini yavaş yavaş kendisine çekmeye başlamasının ise Ermenistan’ın İran’a yaklaşmasını olası kılabilecektir. İran, Ermenilere karşı üst üste başarılar elde bir Azerbaycan’ın, topraklarında yaşayan 35 milyon Azerbaycan Türkü’nü kendisine karşı harekete geçirebileceği düşüncesiyle Ermenistan’a her türlü desteği vermekte, bölgesinde Türkiye’den sonra ikinci bir güçlü Türk Devleti arzulamamaktadır. Dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı olan Ebulfez Elçibey’in, Cumhurbaşkanı sıfatıyla yani resmi olarak Azerbaycan Türkleri’nin kadim yurdu olan Tebriz’i İran’dan istemesi ve Karabağ’ın çözümünün Tebriz’den geçtiğini haklı olarak sık sık vurgulaması, İran devlet aklından hiç çıkmamış, İran’ın bir yandan Ermenistan’ı, diğer yandan da Azerbaycan içerisindeki aşırı dinci akımları desteklemesine yol açmıştır.
Son yaşanılanlar göstermiştir ki, ne AGİT ne de BM’nin Ermenistan’ı işgalci olarak tanıyan raporları, Azerbaycan’ın bölgeye askeri bir müdahalede bulunması kadar çözüm yolunda etkili değildir ancak Uluslararası arenada Ermenistan’ın Karabağ’da işgalci olarak kabul edilmesi de Azerbaycan’ın bundan sonraki askeri müdahalelerde dış dünyaya sunacağı argümanların başında gelmesi dolayısıyla şüphesiz önemlidir.
Bunun yanı sıra Azerbaycan, Ermenistan’la yaşanılan son gerginlikte çok başarılı bir psikolojik harp yönetimi sergilemiş ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in askeri üniformayla yaptığı açıklamalar halka güven verirken, Ermenistan’a karşı kararlılık da en üst seviyeden gösterilmiştir.
Azerbaycan’ın Karabağ topraklarını geri alabilmesi için gerek cephede gerek diplomaside bu kararlılığa paralel bir yol izlemesi gerekmekte, Karabağ’ın ve çevre bölgelerin düşmandan temizlenebilmesi için çözümü zamana ve en az 3 cepheye yaymalıdır.
Azerbaycan tarafından belirli zaman aralıklarında atılması gereken adımlar şöyle sıralanabilir:
1-Öncelikle Qubadlı ve Zengilan’ı işgalden kurtarmak
2-Daha sonra Laçin ve Kelbecer’i Ermenilerden temizlemek
3-Son olarak Dağlık Karabağ Bölgesi’ni Azerbaycan hâkimiyeti altına almak
Qubadlı ve Zengilan’ın alınması Ermenilerin İran’la olan bağlantısını, Laçin ve Kelbecer’in alınması ise Dağlık Karabağ ile ilişkiyi bitirecektir. Bundan sonra yapılması gereken ise Dağlık Karabağ bölgesinin Ermenilerden temizlenmesi olmalıdır.
Sonuç olarak: Azerbaycan bu konuda ki kararlı tutumunu bütün dünyaya göstermiş ve hızlı bir harekâtla Ermeni ordusuna büyük kayıplar verdirerek bu savaşın şuan için son kazananı olmuştur. Bundan sonra Azerbaycan’ın sadece diplomasiden medet ummayı beklemesi yanlış olacaktır. Azerbaycan’ın yapması gereken diplomasiyi ordunun hareket kabiliyetini güçlendirecek şekilde kullanmak ve uluslararası arenada, özellikle uluslararası sivil toplum nezdinde Karabağ için girişimlerini arttırarak devam ettirmek olmalıdır.
Azerbaycan tarafından yapılan açıklamalarda da savaş seçeneği güçlü olarak hissedilirken Kafkasya’da savaş ihtimalinin giderek artmakta olduğu görüşü uluslararası kamuoyunda da uzun zamandan beri yer bulmuş, The Guardian gazetesinde yer alan bir analizde Kafkasya bölgesi, 2010 yılında savaş ihtimalinin yüksek olduğu bölgeler sıralamasında ilk sıralarda yer almıştır[2]. Uluslararası Kriz Grubu Avrupa Programı müdürü Sabine Freizer’in 2 Haziran 2012’de News.az’a verdiği röportajında, bölgede savaş tehdidinin giderek artmakta olduğu uyarısında bulunmuştur[3]. Yine, Peter Rutland, Azerbaycan ve Ermenistan arasında Haziran 2010’da gerçekleşen Kazan görüşmelerinin sonuçsuz kalması üzerine The Moscow Tımes Gazetesi’nde yayınlanan analizinde, 1973’deki Yum Kippur Savaşı sonunda başlayan Camp David barış görüşmelerini örnek göstererek, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanabilecek kısa bir savaşın gerçek müzakereler için yolu açabileceğini yazmıştır[4].
Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde uluslararası basında yer almış haberlerden de anlaşılacağı gibi Azerbaycan-Ermenistan gerginliği Ermenistan’ın işgalde ısrarcı tutumu sebebiyle askeri yollarla çözülebilecek bir hal almıştır ve geçte olsa bu gerçekleşmektedir ve gerçekleşmeye de devam edecektir.
Şevket T. Apuhan
Ekonomi Araştırmaları Uzmanı
1.The Military Balance 2015 Azerbaycan-Ermenistan Karşılaştırması (editorcenk.wordpress.com)
2. Simon Tisdall, “The World’s Most Likely Trouble Spots in 2010”, The Guardian, 4 Ocak 2010, (http://www.guardian.co.uk/world/2010/jan/04/worlds-most-likelytrouble-spots).
3. Karl Rahder, Dağlık Karabağ: İyimser olmak ini bir neden var mı? Dünya Gündemi, 12 Haziran-19 Haziran 2011, s.7.
4. Peter Rutland, Savaş bulutları Kafkasya’da yeniden toplanıyor, Dünya Gündemi, 7 Ağustos-14 Ağustos 2011, s.5.
No comments:
Post a Comment