Hollanda’nın Çifte Standardı:
Uygur Türkleri, Sözde Ermeni Soykırımı ve Hocalı Katliamı
(Sadık Rıdvan Karluk –ridvankarluk@gmail.com)
Hollanda Parlamentosu Çin'deki
Uygur Türk azınlığa yönelik Çin’in uygulamalarını soykırım olarak nitelendiren
karar teklifini kabul etmiş ve Çin'deki Uygur azınlığa yönelik uygulamaları
"soykırım" olarak tanımlayan ilk AB ülkesi olmuştur. Hollanda
Parlamentosu’nda 25 Şubat Perşembe günü Uygur Türklerine yönelik baskı ve
uygulamaları soykırım olarak kabul etmiştir: "Çin'de Uygur azınlığa karşı
bir soykırım gerçekleşmektedir. Çin hükümetinin doğumları engellemeye yönelik
önlemleri ve cezalandırma kampları gibi uygulamaları Birleşmiş Milletler'in 260
sayılı Kararı kapsamındadır." Böylece BM Genel Kurulu'nun soykırım suçunun
önlenmesine ve cezalandırılmasına ilişkin 260 sayılı Kararı’na atıfta
bulunulmuştur. Türkiye açsından bu olumlu bir gelişmedir.
Fakat aynı Hollanda Temsilciler
Meclisi, "Hükümetin 1915'te Anadolu'da meydana gelen olayları 'Ermeni
Soykırımı' olarak tanımasını isteyen" öneriyi kabul ederek bir çifte
standart uygulamıştır. Hükümete göre soykırım ifadesinin kullanılması, Türkiye
ile Ermenistan arasındaki sorunlara katkı sağlamayacaktır. Hükümet bu konuya
yasal bir nitelik vermenin Hollanda’nın görevi olmadığını vurgulayarak,
"Soykırım olsun ya da olmasın, bir yargıç uluslararası ceza hukukuna göre
karar vermelidir" açıklamasında bulunmuştur. Hollanda Temsilciler Meclisi
istifa eden hükümetin küçük ortağı Hıristiyan Birliği Partisi'nin (CU)
önerisiyle 1915 tehcirini "Ermeni soykırımı" olarak tanımıştır.
Bazı Avrupa Birliği ülkelerinde
“sözde” Ermeni soykırımını gündeme getirenler, 29 yıl önce Hocalı’da
Ermenilerin yaptıkları katliamı görmezden gelmektedirler. Sovyetler Birliği
dağılıp, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazandıktan
sonra Ermenilerin Türklere yönelik saldırıları artmıştır. İnsan Hakları İzleme
Örgütü’ne göre Rus 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğini alan Ermeniler,
yüzlerce Azeri Türkünü katletmişlerdir. Bu katliamı, AVİM’de 23 Şubat 2017
tarihinde konferans veren Rus bilim insanı Olog Kuznetsov, insanlığa yönelik terörist
bir savaş olarak nitelemiştir.
Türkiye Azerbaycan Dernekleri
Federasyonu Genel Başkanı Bilal Dündar, Hocalı katliamına ilişkin şu yorumu
yapmıştır: "Tarihte bu şekilde bir soykırım,bu şekilde bir katliam Hitler
ve Mussolini döneminde dahi olmadı." AA muhabirine yaptığı açıklamada, 26
Şubat 1992'de Azerbaycan topraklarının yüzde 20'nin Rusların desteğiyle
Ermeniler tarafından işgal edildiğini, bunun Türk ve Azerbaycan tarihinde
unutulmaması gereken acılarla dolu bir tarih olduğuna dikkat çekmiştir.
Ermeni güçlerinin Sovyet Rus
ordusunun da desteğini alarak düzenlediği saldırıda 613 Azeri katledilmiştir.
Bugün 1992 yılında yaşanan Hocalı Katliamı'nın 29'ncu yıl dönümüdür.
Ermeni güçlerinin 25 Şubat'ı 26
Şubat'a bağlayan gece, Dağlık Karabağ'ın Hocalı kasabasına girerek sivilleri
hedef almıştır. Resmi rakamlara göre 83'ü çocuk, 106'sı kadın olmak üzere 613
Azeri hayatını kaybetmiştir. Azeri Türklerinin çoğu işkence görerek
öldürülmüştür. Basın mensupları, katledilen Azerilerin kafa derilerinin yüzüldüğünü,
gözlerinin oyulduğunu ve birçoğunun başının kesildiğini görmüşlerdir.
Dağlık Karabağ'ın Hocalı
bölgesi, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 7 bin
kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti Hankendi
şehrini ele geçiren Ermenilerin bir sonraki hedefi Hocalı olmuş, bölgenin
etrafındaki bütün köy ve yolları kapatan Ermeniler, kasabanın diğer illerle
kara yolu bağlantısını keserek katliam yapmışlardır. Hocalı'nın diğer
bölgelerle tek bağlantısı olan hava ulaşımı ise, 28 Ocak 1992'de Şuşa Ağdam
seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından düşürülmesiyle ortadan
kalkmıştır.
Eski ASALA eylemcilerinden
Monte Melkonian, Hocalı’ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık
yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde
anlatmıştır. Melkonian'ın ölümünden sonra Markar Melkonian, kardeşinin
günlüğünü “Benim Kadeşimin Yolu” (My Brother's Road: An American's Fateful
Journey to Armenia, I. B. Tauris, 2005) isimli kitapta toplamış ve Hocalı
katliamı için şunları yazmıştır:
“Hocalı stratejik bir amaç
olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.” Büyük Ermenistan
idealistlerinden Zori Balayan 1995 yılında yayınlanan “Ruhumuzun Canlanması”
(Heaven and Hell, Los Angeles 1997, Yerevan 1995) kitabında (s. 260-262)
Hocalı’da soykırımın yapıldığını şöyle itiraf etmiştir:
“Arkadaşımız Haçatur'la ele
geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye
çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun
annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra 13 yaşındaki
Türk’e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından ve
karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan
kaybından öldü.
İlk mesleğim hekimlik olduğu
için hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden
dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile
intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı. Haçatur daha sonra ölmüş Türk
çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere
attı.
Akşam aynı şeyi üç Türk
çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine
getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin
gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz
kiliseye giderek 1915'te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden
temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı'yı ve vatanımızın bir parçasını
işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.”
Yukarıdaki satırlar,
Ermenilerin bir insanlık suçu işlediğinin itirafıdır. Bu suçu işleyenlerin başı
Karabağ savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapan eski Ermenistan
Cumhurbaşkanı Serj Azati Sarkisyan’dır. Kendisinin işlediği suçlardan
yargılanması gerekir. (United Nations Security Council: Recognize Serzh
Sargsyan, the President of Armenia, as a war criminal)
Azerbaycan Parlamentosu 1994
yılında Hocalı'da yaşanan katliamı soykırım olarak kabul etmiştir. Avrupa Konseyi
Parlamenterler Konseyi’nin 31 üyesi tarafından (12 Türkiye, 8 Azerbaycan, 3
İngiltere, 2 Arnavutluk, 1 Bulgaristan,
1 Lüksemburg, 1 Yugoslavya, 1
Makedonya, 1 Norveç, 1 Polonya) tarafından imzalanan, “Ermeniler tüm Hocalıları
öldürdüler ve tüm şehri harap ettiler” ifadesinin yer aldığı ve 19’ncu yüzyılın
başlarından bu yana Ermeniler tarafından Azerilere karşı işlenen katliamları
soykırım olarak tanımaya adım atılması gerektiğini belirten 324 No.lu bildiri
yayınlanmıştır.
2009 Şubat ayında Kaliforniya
Eyalet Alt Senatosu’nun üyesi Felipe Fuentes, Cumhurbaşkanı İlham Aliev’e
yazdığı mektupta Hocalı olaylarını Azeri katliamı şeklinde nitelendirerek,
kurbanların ailelerine başsağlığını sunmuştur. Meksika Senatosu 2011 yılında ve
İslam Konferansı Kuruluşu Parlamentolar Birliği Hocalı katliamını soykırım
olarak tanımıştır. Pakistan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi 1 Şubat 2012
tarihinde Ermenilerin Azerbaycan Türklerine uyguladığı soykırımı kınayan kararı
kabul etmiştir.
Amaca ulaşmak için Ermenilere
her yol mübahtır. Bunun için alanında saygın tıp dergisi Lancet’i amaçları
uğruna kullanmaktan çakinmezler. Covid 19’u bahane ederek hiçbir ilişkisi
olmamasına rağmen Karabağ’da işgale son veren Azebaycan’ın başarısını
karalamaya çalışmakta ve Türkiye’yi suçlamaktadırlar. 27 Kasım 2020 tarihli
Lancet’te yayınlanan yazı ve bu yazıya Azerbaycan Büyükelçisi sayın Tahir
Taghizade’nin cevabı aşağıdadır.
Covid bahane edilerek Ermeni
propagandasına alet olunan yazının özeti aşağıdadır.
“Dağlık Karabağ (Artsakh olarak
da bilinir), Sovyetler Birliği'nin tarihsel olarak Ermenilerin yaşadığı, kısmen
kendi kendini yöneten eski bir bölgesidir. Bu bölgenin statüsü, Sovyetler
Birliği'nin dağılmasından bu yana Azerbaycan ve Ermenistan arasında
tartışılıyor. 1991'den buyana BM tarafından tanınmasa da fiilen bağımsız bir
devlet olmuştur. 27 Eylül 2020'de Azerbaycan, Dağlık Karabağ'a karşı geniş
çaplı bir savaş başlattı. Çatışma, Azerbaycan ile müttefik olan ve önemli bir
askeri ve siyasi destek sağlayan ve birçok büyük medya kuruluşu tarafından
doğrulanan Türkiye'nin açık katılımı nedeniyle karmaşıklaştı.
Balistik füze, insansız hava
aracı ve diğer ağır toplar kullanıldı, çok sayıda sivil ölüm ve yaralanma oldu.
Uluslararası yasaklı misket bombalarının da dahil olduğu bombardıman ve füze saldırıları
sırasında hastaneler, kiliseler, anaokulları ve okullar vuruldu. Dağlık
Karabağ'ın Azerbaycan silahlı kuvvetleri tarafından 8 Ekim'e kadar yoğun
bombardımanı sonucunda, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olmak üzere tüm Karabağ
nüfusunun yarısının Ermenistan'a göçtüğü ve bu bölgedeki insani felaketi daha
da kötüleştirdiğini Guardian açıkladı. Başkent Stepanakert, ihtiyacı olanlara
tıbbi bakım sağlarken birçok meslektaşımız öldürüldü.”
(https://www.thelancet.com/journals/langlo/article/PIIS2214-109X(20)30510-6/fulltext)
Ermenistan’dan tıpkı Rusya gibi
dost olmaz. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 6 Eylül 2008 tarihinde futbol
maçı izlemek için Erivan’a yaptığı ziyaretin ardından atılan adımlar,
Türkiye-Ermenistan arasında başlayan yakınlaşma süreci karşılıklı olmadığı için
sonuç vermemiştir. Zaten vermesi de beklenmemeliydi. Çünkü;
· Ermenistan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti’nin 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık
Bildirisi’nin 12’nci maddesinde “Ermenistan Cumhuriyeti, 1915 Osmanlı
Türkiye’si ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen soykırımın uluslararası
alanda kabulünün sağlanması yönündeki çabaları destekleyecektir” denilmektedir.
· Ermenistan Parlamentosu, 23
Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararında “Ermenistan Bağımsızlık
Bildirisi’ne sadık kalacağını” açıklamış ve taahhüt etmiştir.
· 1995 yılında kabul edilen
Ermeni Anayasası’nda “Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirisi’ndeki ulusal
hedeflere bağlı kalacağı” bir anayasa hükmü olmuştur. Soykırım yalanının
uluslararası alanda tanınmasının Ermenistan’ın dış politika hedefi olduğu
belirtilmiştir.
· Erivan´da yapılan Gelişen
Ermenistan Partisi’nin 4’ncü Kurultayına katılan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan,
“Bağımsızlık Karabağ halkının seçimidir. Uluslararası hukuk dahi bu konuda
farklı yaklaşım ortaya koyamaz” demiştir.
· Ermenistan’daki okul
duvarlarında asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almıştır.
· Ermenistan Milli Marşı’nda
“Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün”
yazılıdır.
· Karabağ’da katliam yapan
Ermeni kuvvetlere komutanlık yapan eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj
Sarkisyan’dır.
· Sarkisyan, İngiliz yazar
Thomas De Waal’a, “Hocalı’dan önce Azeriler bizim şaka yaptığımızı sanıyordu,
Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu-
stereotipi- (zeka geriliği) kırmayı başardık” diyen kişidir.
İnsan Hakları İzleme Örgütü
(Human Rights Watch) Hocalı’daki vahşeti katliam olarak kabul ederken, Avrupa
Konseyi Parlamenterler Meclisi "Ermeniler tüm Hocalı sakinlerini
katletti" ifadesinin yer aldığı bir bildiriyi kabul etmiştir. Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Minsk Grubu 1996 yılında Erivan'ı kınayarak,
Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini istemiştir. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi'nin 22 Nisan 2010 tarihli kararında, Hocalı'da yaşananlar
savaş suçları veya insanlık aleyhine suçlarla eşdeğer eylemler olarak
görülmüştür ama bu konuda bir karar alınamamıştır.
Hocalı'daki katliam; 1949
Cenevre Sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve
Cezalandırılması Sözleşmesi, Sivil ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi, İşkenceye ve Diğer
Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi,
Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi çok sayıda sözleşmenin ciddi ihlali olmasına
rağmen ve de Türkiye 1915 yılındaki Ermeni tehciri sebebiyle sözde Ermeni
soykırımı ile suçlanırken, Ermenistan ile ilgili adım atılmaması uluslararası
çifte standarttır.
Azeri kaynaklar Birleşmiş
Milletler’in karar alamamasını, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'nin bağlayıcı
herhangi bir karar almasını engellemesine bağlamaktadırlar. Fakat 1993 yılında
BM Genel Kurulu, Ermenistan'ı kınamış, BM Güvenlik Konseyi de 822 sayılı
Karar’la, Ermenistan'dan işgal ettiği Azerbaycan topraklarını terk etmesini
istemiştir. Kağıt üzerindeki bu temenniler Azerbaycan ordusunu zaferi ile
gerçekleşmiştir.
.
Eski ASALA (Ermeni terör örgütü
ASALA’nın askeri kanadının 1981 yılında Güney Kıbrıs’a geçtiğini Kuznetsov
açıklamıştır) eylemcilerinden Monte Melkonian Hocalı’ya yakın bölgede Ermeni
askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı
çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır. Melkonian'ın ölümünden sonra
Markar Melkonian kardeşinin günlüğünü Benim Kadeşimin Yolu (My Brother's Road:
An American's Fateful Journey to Armenia, I. B.Tauris,2005) isimli kitapta
Hocalı katliamı için şunları yazmıştır: “Hocalı stratejik bir amaç olmasından
başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.”
Büyük Ermenistan
idealistlerinden ve İnterpol tarafından tüm dünyada aranan Zori Balayan 1995
yılında yayınlanan Ruhumuzun Canlanması (Heaven and Hell, Los Angeles 1997,
Yerevan 1995) kitabında (s. 260-262) Hocalı’da soykırımın yapıldığını itiraf
etmiştir: “Arkadaşımız Haçatur'la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13
yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırışları
çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına
soktu. Daha sonra 13 yaşındaki Türk’e onların atalarının bizim çocuklara
yaptıklarını yaptım. Başından ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk
çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. İlk mesleğim hekimlik olduğu için
hümanist idim, buna rağmen Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı
kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını
aldığım için sevinçten gururlanırdı. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun
cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere attı.
Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak
görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve
diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini
gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915'te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün
gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz
Hocalı'yı ve vatanımızın bir
parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu Hocalı soykırımının 25’nci yılı anısına Türk Keneşi ve Ahmet Yesevi
Üniversitesi’nin işbirliğiyle düzenlenen Hocalı Soykırımı, İnsanlığa Karşı
Suçlar ve Terörizm başlıklı uluslararası konferansta yaptığı konuşmada şunlar
söylemiştir: “Hocalı katliamı bir gerçektir. 21. yüzyılda 25 sene önce tüm
dünyanın gözleri önünde gerçekleşmiştir. Esasen Hocalı Katliamını yapanların o
günkü komutanının bunu izah etmesi ve savunması da ibretliktir. Diyor ki,
'Ermenilerin, sivillere, kadınlara, çocuklara dokunmayacağına inananlar
Hocalı'da ne yapabileceğimizi görmüşlerdir.' Böyle bir vahşet, bu kadar
insanlık dışı söylemlerle savunabilir. O kişi maalesef bugün o ülkeyi
yönetiyor. Maalesef Ermenilerin insanlık anlayışı budur. Özelikle bugün
Ermenistan’ı yönetenlerin."
Avaaz The World in Action
sitesinde konunun neden önemli olduğu şöyle açıklanmaktadır: “Why this is
important Unfortunately, Serzh Sargsyan, current President of Armenia,still
remains unpunished by international organizations for his policy of attacking
Azerbaijan for several times. Serzh Sargsyan commanded groups that organized
Khojaly Massacre, in which hundreds of people were killed by Armenians. A
massacre which saw the town of Khojaly strewn with rubbles, was committed by
the Armenian armed forces, on 25-26 February 1992. As a result, hundreds of
Azerbaijanis were killed or captured. His nonsensical statement “We wanted to
give a lesson to Azerbaijan is not forgotten ! Khojaly Massacre was recognized
and commemorated by 15 states of USA and 7 countries. In addition to Serzh
Sargsyan`s war crimes, he was directly involved in the occupation of
Nagorno-Karabakh and 7 surrounding districts. His military ,political
aggression has to be deprecated by the international community. In 1993 the UN
Security Council adopted four resolutions (822,853,874,884) demanding immediate
and unconditional withdrawal of the Armenian forces from the occupied territories.
However, these resolutions remain unimplemented, remain on paper.”
Avrupa Konseyi Parlamenterler
Konseyi’nin 31 üyesi tarafından (12 Türkiye, 8 Azerbaycan, 3 İngiltere, 2
Arnavutluk, 1 Bulgaristan, 1 Lüksemburg, 1 Yugoslavya, 1 Makedonya, 1 Norveç, 1
Polonya) imzalanan, “Ermeniler tüm Hocalıları öldürdüler ve tüm şehri harap
ettiler” ifadesinin yer aldığı ve 19’ncu yüzyılın başlarından bu yana Ermeniler
tarafından Azerilere karşı işlenen katliamları soykırım olarak tanımaya adım
atılması gerektiğini belirten 324 No.lu bildiri yayınlanmıştır ama bunun bir
yaptırımı olmamıştır. Hocalı’daki katliamı görmek istemeyip “sözde” Ermeni
soykırımını Türkiye’ye kabul ettirmek isteyenler, Ermeni isyanlarını konu alan
ve Amerikalı yönetmen Philip M. Callaghan tarafından çekilen Ermeni İsyanı
1894-1920 belgeselini izlemelidirler.
(http://www.youtube.com/watch?v=zNCnSDjHGTg)
SBF’den hocam Prof. Dr.
Türkkaya Ataöv, Rus ressam Vasily Vereshchagin’in 1871 tarihli “Savaşın
Yüceliği” adlı tablosunun Ermeniler tarafından kullanıldığını, bu tabloyu
kendisinin Moskova’da ortaya çıkardığını açıklamıştır. Kuru kafa yığınıyla
savaşın sadece ölüm getirdiğini vurgulayan bu tabloyu Ermeniler, soykırım
iddiasını savunan kitap kapaklarında ve afişlerde kullanmaktadırlar.
No comments:
Post a Comment