GÜRSEL DEMİROK ( Emekli diplomat)
KKTC'DEKİ SEÇİM NE ANLAMA GELİYOR?
Yayınlanma: 23 Ekim 2025 Perşembe 09:37
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 19 Ekim'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTB) Genel Başkanı Tufan Erhürman kazandı. Beklenen bir sonuçtu. Seçim sonucu kamuoyunun dikkatini KKTC'ye çevirmesine yol açtı.
Seçimler öncesinde AKP-MHP ittifakı, "iki devletli çözüm" tezini savunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a açık destek vermişti. Bu konuda farklı bir görüş savunan Erhürman'ın zaferini Ankara'nın nasıl karşılayacağı merak konusuydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimlerin ardından yaptığı, sağduyu yüklü, güven verici açıklama ile Türkiye'nin yaklaşımını merak edenlere yanıt verilmiş oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erhürman'ı tebrik ederek, seçim sonuçlarının hayırlı olmasını temenni etti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin sahip olduğu demokratik olgunluğu bir kez daha gösterdiğini ve Kıbrıs Türkü'nün iradesini sandığa yansıttığını vurguladı. Türkiye'nin KKTC'nin egemenlik haklarını ve çıkarlarını her türlü platformda savunmaya devam edeceğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Erhürman'ı kutlayarak, şunları söyledi: ”Kıbrıs Türk halkı yalnızca Erhürman'ı seçmekle kalmamış, aynı zamanda KKTC demokrasisine ve milli iradeye, kendi çıkarları için dışarıdan müdahale eden, tuttuğu tarafın propagandasını yapmak adına adaya adeta çıkarma yapan zihniyete de cevabını vermiştir" .
Şu sıralar Ankara'nın desteğine rağmen Tatar'ın seçimi kaybetmesinin nedenleri tartışılıyor.
Özellikle genç seçmenlerin ve AB yanlısı kesimlerin sandığa yüksek katılım göstermeleri, Tatar'ın iki devletli çözüm söyleminin artık uluslararası meşruluk ve geçerlilik üretmemesi, Türkiye'nin Tatar'a açık desteğinin ters tepmesi, Kıbrıslı Türk seçmenlerin "özerklik" konusunda duyarlılık göstermeleri, Türkiye'de yaşanan ekonomik sıkıntılara koşut olarak KKTC'de ekonomik sıkıntılar yaşanması, federal çözüm ve AB ile bütünleşme beklentilerinin seçmen davranışlarını etkilediği bu çerçevede belirtiliyor.
Seçim sonuçlarının Kıbrıs Türk'ün hükümetin icraatlarından memnun olmadığını gösterdiğine işaret edenler, özellikle,
-Yüksek enflasyon, kamudaki verimsizlik ve genç işsizlik oranının seçmen tercihlerini etkilediğini,
-KKTC'deki yolsuzluk, kara para aklama, mafya, kumar, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı ile anılır hale gelmesinin Kıbrıs Türk'ünün onurunu ciddi şekilde zedelediğini,
-Kıbrıs Türk'ün yaşam koşullarına müdahaleler yaşanmasının ve içişlerine karışılmasının rahatsızlığa yol açtığını,
Bu ortamda Kıbrıs Türk'ünün yıllardır yaşadığı zorlukların, sıkıntıların ardından değişimden yana bir tavır alarak, iradesi ve onuruna sahip çıktığını vurguluyorlar.
Bu etkenlerin yanı sıra Erhürman'ın seçim sürecinde "federasyon" ihtimalinden pek bahsetmeyerek, kullandığı dil ve toplumun her bir ferdini kucaklayacağını söylemesi oy oranın yükselmesinde etkili olduğu anlaşılıyor.
Öte yandan, Ersin Tatar'ın "iki devletli çözüm" fikrinden sonra "iki kesimli, iki toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı federasyon" fikrini savunan Erhürman'ın önümüzdeki dönemde Ankara ile nasıl bir ilişki kuracağı da merak konusu.
İlişkilerin önümüzdeki süreçte de geçmişte olduğu gibi diyalog ve istişare ile yürütülmesi bekleniyor. Dış politikada Türkiye ile eşgüdümlü hareket edeceği izlenimi veren Erhürman ın Ankara'ya "Evet iki kardeş ülkeyiz ama içişlerime bu kadar karışılmasını istemiyorum" mesajını verdiğine dikkat çekiliyor. Kıbrıs sorunu ile ilgili kendine göre bir oyun planı olan Erhürman'ın "ver kurtulcu" olmadığı vurgulanıyor.
Uzmanlar, Erhürman'ın Kıbrıs sorunu için çözüm vizyonunun Türkiye'nin de destekleyebileceği bir zemin sunduğuna dikkat çekiyorlar. Başbakanlık döneminden Türkiye'de tanınan Erhürman'ın, Ankara ile sağlıklı bir iletişim ve diplomasi ile ilerleyeceğini ifade ediyorlar. Erdoğan ve Erharman'ın açıklamalarını iyi bir başlangıç olarak niteliyorlar…
Erhürman'ın zaferinin iktidarın işine geldiği görüşü de bu çerçevede dile getiriliyor. İktidarın bir süredir Avrupa Birliğine yanaşmaya çalıştığına işaret edenler, Tatar'ın "iki devletli çözüm" tezine AB'nin sıcak bakmadığını, Erhürman'ın Kıbrıs sorunu bağlamındaki yaklaşımının iktidarın elini güçlendirebileceğini, Kıbrıs'ta donmuş barış sürecinin yeni bir ivme kazanabileceğini belirtiyorlar.
Diğer taraftan seçim sonuçlarını MHP lideri Bahçeli gibi Türkiye için bir beka sorunu olarak görerek, kaygıyla karşılayanlar yok değil. Bu görüşte olanlar Bahçeli gibi "KKTC'nin Türkiye'ye katılması" şeklinde bir yaklaşım içinde olmasalar da kaygılarını "elveda Kıbrıs'ta iki devletli çözüm ümidi, elveda Doğu Akdeniz'deki Türkiye'nin stratejik üstünlüğü, hoş geldin 3 toplumlu yeni Kıbrıs'ta Türk varlığının Hristodulos-Netanyahu organizasyonu ile yok edilmesi çabaları" şeklinde ifade ediyorlar.
Bu görüşte olanlar Atatürk'ün "Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir" vasiyetini anımsatıyorlar.
KKTC'nin 40. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle 20 Kasım 2023'te bu köşede yayınlanan yazımda belirttiğim gibi, KKTC tüm sorunlarına rağmen bugün dimdik ayakta. Bölgede barış ve demokrasi adası konumunda. 19 Ekim seçimleri bu konumu güçlendirdi. KKTC, stratejik ve coğrafi bakımdan eşsiz bir konum ve önemde. Türkiye'nin güvenliği, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, hava sahası kontrolü, açık denizlere ulaşım ve stratejik savunma derinliği açısından büyük öneme haiz. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yasal ve siyasi haklarını savunması için KKTC'nin varlığı hayati değerde. KKTC'nin güvenliği için Türkiye, Türkiye'nin güvenliği için KKTC önemli. Anavatan ve Garantör ülke olarak Türkiye, geçmişte olduğu gibi gelecekte de her daim Kıbrıs Türkü'nün yanında yer alacak. 19 Ekim seçim sonuçlarını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Ankara’nın Kıbrıs Türk halkının duyarlılık gösterdiği alanlarda daha özenli davranmasının önemini de bu bağlamda belirtmek gerekir…
No comments:
Post a Comment