Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu: Tam eşitlik için 134 yıl lazım
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre, cinsiyet eşitliği yavaş yavaş ilerliyor. İlerleme hızı öyle yavaş ki, tam eşitlik için, mevcut ilerleme hızıyla gidilirse 134 yıla ihtiyaç var.
WEF 2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporunu yayımladı. Rapora göre, eşitliğe giden yolda, en uzun süreyi ekonomik ve siyasi boyutlardaki eşitsizlik alıyor ve ülkelerin bireysel ilerlemelerinin hızlarının farklı olması, genel kolektif ilerlemeyi de tehdit ediyor.
Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi, her yıl cinsiyet eşitliğinin mevcut durumunu ve gelişimini dört ana boyutta değerlendiriyor: Ekonomik Katılım ve Fırsat, Eğitsel Kazanım, Sağlık ve Hayatta Kalma ve Siyasal Güçlendirme.
Bu yıl, Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi’nin 18. baskısı, 146 ekonomide cinsiyet eşitliğini değerlendirerek dünya ekonomilerinin üçte ikisinde cinsiyet eşitliği gelişmelerini analiz etmiş ve şu genel sonuçlara ulaşmış:
Küresel sonuçlar ve cinsiyet eşitliğine ulaşma süresi
• 2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi, hiçbir ülkenin tam cinsiyet eşitliğine ulaşmadığını gösteriyor.
• İzlanda (yüzde 93,5) yine 1. sırada yer alıyor ve on beş yıldır endeksin liderliğini sürdürüyor. Aynı zamanda cinsiyet farkının yüzde 90’ından fazlasını kapatan tek ekonomi olmaya devam ediyor.
• Avrupa ekonomileri, küresel ilk 10’un yedi sırasını işgal etmekte. İzlanda’nın yanı sıra, bu ülkeler arasında Finlandiya (2.sıra), Norveç (3.sıra), İsveç (5.sıra), Almanya (7.sıra), İrlanda (9.sıra) ve İspanya (10.sıra) bulunmakta. Kalan üç sırada, Doğu Asya ve Pasifik’ten Yeni Zelanda (4.sıra), Latin Amerika ve Karayipler’den Nikaragua (6.sıra) ve Sahra Altı Afrika’dan Namibya (8.sıra) yer alıyor. Litvanya (11.sıra) ve Belçika (12.sıra), bu yıl ilk 10’dan düşmüş; İspanya ve İrlanda tırmanarak en iyi performans gösteren 10 ülke arasına girmiş.
• 2006’dan beri, en önemli değişim, Siyasal Güçlendirme’de gerçekleşmiş. Ekonomik Katılım ve Fırsatlar ile Eğitsel Kazanım’da da yükselme olmuş, Sağlık ve Hayatta Kalmada ise 2006’dan bu yana hafif bir düşüş yaşanmış.
• Her bir alt endeksin değişen hızı, eşitliğe ulaşma sürelerini etkileyerek, bu yılki sonuçlar Eğitsel Kazanım’da eşitliğe ulaşma süresini 20 yıla, Siyasal Güçlendirme’de 169 yıla uzatmış; Ekonomik Katılım ve Fırsatlar’da eşitliğe ulaşma süresini 152 yıla çekmiş; Sağlık ve Hayatta Kalmada cinsiyet uçurumunun kapanma süresi ise belirsiz.
Avrupa ve Türkiye’nin yeri
Avrupa, 2024 bölgesel cinsiyet uçurumu sıralamalarında, Kuzey Amerika, Latin Amerika ve Karayipler, Doğu Asya ve Pasifik, Orta Asya, Sahra Altı Afrika, Güney Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika olarak ayrıştırılan bölgeler sıralamasında birinci sırada yer alarak cinsiyet uçurumunun yüzde 75’ini kapatmış.
Avrupa’daki en iyi beş ekonomi – İzlanda, Finlandiya, Norveç, İsveç ve Almanya – küresel sıralamada ilk 10’da yer almış. Ancak, bölgedeki 40 ekonomiden 21’i cinsiyet uçurumlarının %75’inden fazlasını kapatmış olsa da, en üst ve en alt sıradaki ülkeler arasındaki mesafe geniş iç bölgesel farklılıkları gösteriyor. Grubun en yüksek sıralamasında yer alan İzlanda ile en alt sıradaki Türkiye’nin (yüzde 64.5) arasındaki fark çok büyük.
Ekonomik göstergeler genel olarak olumlu performans sergilemekteyken raporda istisna olarak gösterilen ülke ne yazık ki Türkiye olarak tanımlanmış. “Bölgede yalnızca bir ekonomi, Türkiye, yüzde 49.2’lik oranı ile işgücüne katılım oranında %50’nin altında cinsiyet eşitliği göstermektedir, oysa 27 ekonomi bu göstergede yüzde 80’in üzerinde eşitliğe sahiptir.” denilerek ülkemizin İşgücü göstergelerinin düşüklüğü vurgulanmış.
Türkiye’nin cünsiyet eşitliği durumu
Ülkemiz, Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksinde 146 ülke arasında 127. sırada yer alıyor. Suudi Arabistan 126.sırada ve bir yılda 5 sıra atlayarak, bizi bir basamak geçmiş durumda. Avrupa bölgesinde yer alan bir ülke olarak ancak İran, Pakistan, Fas, Nijerya, Lübnan, Kuveyt gibi ülkelerden iyi durumdayız.
Genel endeksi belirleyen alt kırılımlara bakarsak:
– Ekonomik Katılım ve Fırsat eşitliğinde 133.sırada, İşgücüne Katılım oranında 132. sıradayız. Kadınların İş gücüne katılım oranı yüzde 35.11 iken, Erkeklerde bu oran yüzde 71.43.
– Benzer işe ücret eşitliğinde sıramız 96, tahmini kazanılan gelirde 121.sıradayız.
– Yasa koyucular, üst düzey yetkililer ve yöneticiler sıralamasında 124. sırada yer alırken, Kadınların üst düzey yöneticilik oranı yüzde 18.48, Erkeklerin oranı yüzde 81.52 belirlenmiş.
– Profesyonel ve teknik çalışanlar sıralamasında 101.sıradayız: Kadınların oranı: yüzde 42.44 iken Erkeklerin oranı yüzde 57.56.
Okuryazarlık oranında 99. sıradayız
– En iyi durumda olduğumuz alan Eğitimsel Kazanımlar başlığı, sıramız 90. Okuryazarlık oranında 99.sıradayız. İlköğretime kayıtta 1. Sırada iken, ortaöğretime kayıtta 102.sıraya düşüyoruz. Yükseköğretime kayıtta yine 1. Sıradayız. Eğitim sistemimizdeki tüm olumsuz müdahale gayretlerine karşın genç kızlarımızın okuma hırsının söndürülememiş olması hala umut olduğunu gösteriyor sanırım.
– Ancak hala STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanında kadınların oranı yetersiz ve yüzde 34.69, erkeklerin oranı yüzde 65.31.
– Tarım, Ormancılık, Balıkçılık ve Veterinerlik alanında eğitim alan kadınların oranı yüzde 43.62 iken erkekler bu alanda da çoğunlukta, oranı yüzde 56.38.
– Mühendislik, İmalat ve İnşaat alanlarında eğitim alan kadınların oranı yüzde 27.13 iken erkeklerin hakimiyeti yüzde 72.87 oranı ile ortaya çıkıyor.
– Sağlık ve Hayatta Kalma kategorisinde 146 ülke arasında 98.sırada yer alıyoruz.
– Siyasi Güçlendirme başlığında 114.sırada, Parlamentoda Kadın Temsilinde 98’inci sıradayız.
– Bakanlık pozisyonundaki kadınlar sıralaması en kötü olduğumuz kategoriler arasında, sıramız: 134. Kadınların bu pozisyonlarda yer alma oranı yüzde 5.88 iken Erkeklerin oranı yüzde 94.12 olarak belirlenmiş.
Rapora göre Eşitliği Kısıtlayan Faktörler
Raporda eşitliği kısıtlayan faktörlere yönelik saptamalar yapılmış. Kötü bir karneye sahip olduğumuz için neler yapmamız gerektiğine dair çıkarımlarda bulunmamıza yardımcı olur umuduyla paylaşmak isterim.
Ekonomik düzenin cinsiyet eşitliği sonuçlarını şekillendirdiği; kadınlar ve kız çocukları için, ekonomik durumun kötü oluşunun, devam eden durgunlukların ve uzun süreli krizlerin kadınlar ve kız çocukları için tehdit teşkil ettiği görülüyor. Cinsiyet eşitliğini ilerletmeye yönelik ekonomik politikaların benimsenmesi ve bu amaca kaynak sağlanması gerekiyor.
Aslında çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık çabalarının uzun süreli olduğu yerlerde, getirilerin de arttığı belirlenmiş. Eşitliği sağlayan ülkelerde verimlilik artıyor, global değişime uyum sağlama hızı artıyor bu da ekonomik anlamda gelişime destek oluyor.
Kadınların işgücüne katılımının artması eşitlikte ilerlemelerinin anahtarlarından biri. Ekonomisi kötü olan ülkelerde işsizlik artarken, işsizlik kadınları daha fazla etkiliyor.
Kadınların işgücündeki temsilinin neredeyse her sektörde ve ekonomide erkeklerin altında kaldığı görülmüş. Üst düzey pozisyonlar, kadınlar açısından daha zor erişilebilir olmaya devam ediyor. Ülkemizde de Kadınların İş gücüne katılım oranı %35.11 ile dünya ortalamasının da altında kalıyor.
Parlamenter temsilde, işgücünde cinsiyet eşitliği
Geçmiş yıllarda umut verici bir trend olarak övülen kadınların liderlik seviyesinde işe alımı, 2021 seviyelerinin altına inmiş. Kötüleşen makro-ekonomik koşulların, kadınların üst düzey liderlik rollerine işe alınmasında bir azalmayla bağlantılı olduğu gösterilmiş.
Parlamenter temsilde cinsiyet eşitliği, 2006’da yüzde 18.8’den neredeyse iki katına çıkarak 2024’te yüzde 33’e ulaşmış. Ancak ülkemizde hala kadınların parlamentoda temsil oranı dünya ortalamasının altında ve yüzde 19.9. Dünyadaki olumlu gelişmelere karşın bizim hala çok ciddi çaba göstermemiz gerekiyor.
İşgücünde cinsiyet eşitliği için kotalar ve politikalar gibi resmi önlemlerle olduğu kadar profesyonel ağlar gibi gayri resmi faktörlerle de ilerlenebileceği tespit edilmiş. LinkedIn verileri, çevrimiçi profesyonel ağlarda cinsiyet uçurumlarının, erkeklerin genellikle kadınlardan daha büyük ve daha güçlü ağlara sahip olmasına yol açtığını gösteriyor.
Kadınların işgücüne katılımı için, genelde kadınların üzerinde olan bakım sorumluluklarından kurtulması gerekiyor bunun için de eşitlikçi bakım sistemlerine acil ihtiyaç var.
Ebeveyn izni için resmi düzenlemeler yapılarak erkeklerin ve kadınların bakım sorumluluğunu eşit olarak paylaşması konusundaki yasal boşlukların kapatılması öneriliyor. Dünya genelinde son 50 yılda, ortalama doğum izni günleri 63’ten 107’ye, babalık izni günleri ise bir günden daha azdan ortalama dokuz güne yükselmiş. İzin tahsislerinde artan eşitliğin, kadınların işgücüne katılımı ile olumlu ilişkili olduğunu tespit edilmiş.
Umut var mı?
Kadınların hem bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) hem de STEM dışı işgücünde temsili 2016’dan bu yana artmış, ancak kadınlar STEM rollerinde hala yetersiz temsil edilmekte ki ülkemizde de durum böyle. Bu alandaki eşitsizlik düzelmedikçe kadınlar düşük ücretli işlerde çalışmaya devam edecekler. Genç kızlarımızın eğitimlerinin yönü işte bu nedenle çok önemli.
İyi haber, kadınlar hala endüstride erkeklerden daha küçük bir varlığa sahipken, Teknoloji, Bilgi ve Medya gibi sektörlerde kadınların yapay zeka kullanım yeteneklerinde önemli artışlar görülmüş.
Bu yılki endeks sonuçları, ilerleme ölçeği ve hızı gözönüne alınınca, Birleşmiş Milletler sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden biri olan 2030’a kadar cinsiyet eşitliğine ulaşmanın imkansız olduğunu gösteriyor.
Cinsiyet eşitliği politikaları izlemek, kazanılan ilerlemelerin geri alınmasını önleme, büyüme, refah, yenilik ve sürdürülebilirliğe giden yolların herkes için eşitlenmesini sağlamak için çok önemli. Rapor, cinsiyet eşitliğine ulaşmak için, hükümetlerin ve iş dünyasının kaynaklarını ve zihniyetlerini, cinsiyet eşitliğinin adil ve sürdürülebilir büyüme için bir koşul olarak benimsendiği yeni bir ekonomik düşünce paradigmasına kaydırması gerektiğinin altını çiziyor. Hükümetler ve iş dünyası arasında iş birliği ve gösterilecek samimi çabalar ile yüzde 50- yüzde 50’yi gerçek yapabiliriz sonucuna ulaşıyor.
Ülkemizde bu anlamda kimler samimi çaba içerisinde sizlerin takdirine bırakıyorum.
No comments:
Post a Comment