Friday, June 7, 2024

Hediye Levent'in, "Israil ile Lübnan savaşır mı" başlıklı, 06 Haziran 2024 tarihli yazısını okuyabilirsiniz.


Hediye Levent'in, "Israil ile Lübnan savaşır mı" başlıklı, 06 Haziran 2024 tarihli yazısını okuyabilirsiniz. 


7 Ekim’de HAMAS’ın İsrail yerleşim birimlerine saldırısından beri İsrail-Lübnan sınırında çatışmalar devam ediyor. İsrail ile Hizbullah arasında devam eden çatışmaların durdurulması için devreye ABD’li bir ara bulucu ve hatta geçtiğimiz aylarda Lübnan’ı ziyaret eden Fransa dışişleri bakanı da girmeye çalıştı ancak çatışmalar durmadı.


Hizbullah İsrail ile girdiği çatışma sürecini, "İsrail’in kuzey sınırına İsrail ordusunu çekerek Gazze’ye yüklenmesine engel olmak, İsrail ordusunun kuzey ve güney cepheleri olarak ikiye bölünmesini sağlayarak dikkatini dağıtmak” stratejisi üzerinden yürütüyor.


Elbette İsrail tarafı da bu stratejinin farkında ve bundan oldukça rahatsız. Zaman zaman İsrailli yetkililer de ordunun kuzey sınırındaki Hizbullah ile güney sınırındaki HAMAS yüzünden ikiye bölündüğünden şikayet ediyor.


Hizbullah “Gazze’de bir ateşkes sağlanmadan İsrail’in kuzeyine, Lübnan’ın güneyine düşen sınır bölgesinde devam eden çatışmaların durmayacağını” söylüyor. Ancak diğer taraftan hem İsrail hem de Hizbullah çatışmaların kontrollü şekilde ve sınırlı bir bölgede devam etmesi için azami gayret gösterdi. Gerçi zaman zaman İsrail tarafından özellikle aşırı sağcılar Hizbullah’a yönelik daha sert saldırılar yapılması gerektiği yönünde açıklamalar yaptı ve hâlâ yapıyor. Hizbullah ise kolay kolay Lübnan’ı topyekûn bir savaşa sürükleyecek hamlelerden kaçınmaya çalışıyor. Çünkü Hizbullah Lübnan iç siyasetinin iki ana merkezinden biri ve her ne kadar silahlı kanadı olsa da hava gücü olan düzenli bir ordusu yok. Lübnan ordusu ise diken üstünde çünkü hem Lübnan İsrail ile bir savaşı kaldıramayacak kadar derin bir ekonomik ve siyasi kriz içinde hem de Lübnan ordusu oldukça zayıf durumda.


Kısacası İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki çatışmalar aylarca bu şartlar çerçevesinde kaldı ve İsrail-Lübnan sınırını çok aşmadan sürdü. Ancak birkaç gün önce Hizbullah atağa geçerek İsrail’e çok sayıda füze ve kamikaze drone ile saldırdı. Sınırın İsrail tarafında askeri noktalar dahil yerleşim birimleri neredeyse 2 gün alev alev yandı. Kuru hava ve rüzgar nedeniyle yayılan yangına drone ve füze saldırısı ihtimali sebebiyle uçaklarla veya helikopterlerle müdahale edemeyen İsrail yangını güç bela kontrol altına aldı.


Önce İsrail tarafından “İsrail’in haziran ortasında Lübnan’a geniş çaplı askeri bir saldırı yapabileceği” iddiaları gündeme düşmeye başladı. Ardından Lübnan Başbakanı Necip Mikati’nin çeşitli ülkelerce “İsrail saldırabilir” diye uyarıldığı iddia edildi. Gerçi Mikati’nin ofisi bu iddiayı yalanladı ancak İsrail tarafı Lübnan’a saldırı olasılığını konuşmaya başladı. IDF ve İsrail ordusundan bazı üst düzey isimler saldırı için hazır olduklarını belirttiler. İsrail savaş kabinesinden bazı isimler “Lübnan’a saldırmanın çok ciddi sonuçları olabilir” diyerek aklı selime davet ederken bazı isimler, özellikle de aşırı sağcı siyasetçiler Netanyahu’yu “Hizbullah’a karşı yumuşak davranmakla” suçlamaya devam etti.


Peki aylarca sınırlı bir bölgede kontrollü bir çatışma yürüten Hizbullah neden İsrail’e saldırdı?


Bunun cevabı Gazze’deki ateşkes sürecinde gizli. Bilindiği gibi 7 Ekim’den beri onlarca ateşkes önerisi gündeme geldi, yüzlerce üst düzey görüşme yapıldı ve hâlâ dolaşımda olan çok sayıda senaryo ve elbette soru da var.


Nihayetinde İsrail’e daha doğrusu Netanyahu’ya söz geçiremeyen ABD Başkanı Biden duruma el attı ve bir yol haritası duyurdu. Aslında yol haritasında yeni bir şey yok ancak bizzat Biden tarafından duyurulması ve bu duyurunun ardından Avrupa ülkelerinin liderlerinin Netanyahu’yu arayarak “Yol haritasını kabul et” baskısı yapmaya başlaması önemli. Ancak Netanyahu duracak, İsrail durulacak gibi değil. Biden’ın yol haritasını istediği gibi anlayan Netanyahu ve savaş kabinesi “Gazze’de kalıcı bir ateşkesi kabul etmiyoruz. HAMAS tamamen elimine edilmeden savaşı bitirmeyeceğiz ve Gazze’den tamamen çekilmek söz konusu değil” diyor.


HAMAS ise, başından beri ısrar ettiği şartları tekrar ediyor; İsrail Gazze’den tamamen çekilecek, drone uçurmak dahil askeri operasyonlar duracak ve Gazze içinde yerinden edilenler şartsız geri dönecek.


Taraflar Biden’ın yol haritasında kendi şartlarının kabul edildiğini savunuyor. Bir yol haritasının bu kadar birbirine zıt şekilde yorumlanması da aslında sürecin ne kadar karmaşık olduğunun göstergesi. Kısacası Biden el atmış olsa da Gazze’de bir ateşkesin sağlanması girişimi bıçak sırtında artık ve eğer bu girişim de çökerse Gazze’den başlayan gerilimin çatışma olarak bölgeye yayılması oldukça muhtemel.


Hizbullah’ın tam da bu noktada yani İsrail’in Biden’ın planını boşa düşürme girişimleri sürerken İsrail’e saldırmasının temel amacı İsrail üzerindeki baskıyı artırmak ve iki cephede birden savaşmaya zorlayarak ateşkes girişimini kabul etmeye zorlamak. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Biden bile Netanyahu’yu kendi koltuğunda kalabilmek için savaşı uzatmakla suçladı. Koalisyon hükümetinin başında olan Netanyahu’nun hükümetinden birbirine zıt çatlak sesler yükselirken, ABD ve AB cenahından baskılar giderek artarken Gazze savaşı da uzadıkça uzuyor. Yani Netanyahu birçok açıdan giderek sıkışıyor. Bu gerilimi Lübnan başta olmak üzere bölgeye yaymak gibi bir stratejiye yüklenme ihtimali olan Netanyahu’nun ve savaş kabinesinin Lübnan’a yönelmesi ihtimali hiç de zayıf değil.


Eğer uluslararası toplum baskıyı iyice artırmazsa, son yol haritası da çökerse ve Gazze savaşı daha da uzarsa bu ateşin ve istikrarsızlığın Lübnan’a ve belki de Suriye’ye sıçraması riski de giderek yükseliyor.









No comments:

Post a Comment