Sosyal demokrasinin harakirisi
27 Ekim 2016 Perşembe
Adına “PASOK’laşma” diyorlar...
Komşu Yunanistan’ın PASOK örneğindeki gibi ülkenin zamanında ana aktörlerinden olan bir merkez sol partinin siyasi panoramadan ufalanarak etkisizleşmesine PASOK’laşma adı veriliyor.
Avrupa sosyal demokrasisinin vaktiyle medarı iftiharı olan İspanyol sosyalistlerini (PSOE) de bekleyen son.. çok yazık ki bu. PSOE’nin de giderek PASOK’laşması ne yazık ki kaçınılmaz görülüyor.
PSOE’yu bu kaçınılmaz sona iten dönemeç, partinin muhafazakâr Başbakan Rajoy liderliğinde kurulacak yeni azınlık hükümetine engel koymamak adına aldığı karar oldu. Pratikte bu, bu hafta sonu yapılacak güvenoylamasında PSOE’nin çekimser kalması demek oluyor.
PSOE’nin, hükümet güvenoylamasında çekimser kalıp kalmaması, İspanyol siyasetini gerçekte son bir yıldır şartlamakta olan en belirleyici konuydu. Son bir yılda İspanya’da, sonuçları bizim 7 Haziran seçimlerini anımsatan üst üste iki seçim yapıldı. Bu iki seçimde de çoğunluğu sağlayamayan muhafazakârlara karşı sosyalistler, kozlarını oynayamadılar ve koşulları değiştiremediler.
Yeni söz söyleyemiyorlar
Ne öbür partilerle yan yana gelerek Rajoy’a karşı alternatif bir hükümet kurabildiler, ne son güne dek Rajoy’un azınlık hükümetine geçit verdiler.
Siyaset bu nedenle İspanya’da son bir yılda kilitlendi. Sosyalistler bu kilitlenmenin baş nedeni görüldü. Ve giderek ya Rajoy vetosunu kaldırmaları ya da 3. kez yinelenecek seçimde bir yeni boy ölçüşmeyi göze almaları gerekti. Var olmak ve yok olmak tercihine dönüşen bu açmaz karşısında sonunda parti bölündü.
Rajoy’un yolsuzluk skandalları ardından, hiçbir şey olmamış gibi muhafazakârlara iktidarı sunmaya razı olmayacağını beyan eden lider Pedro Sanchez, partide darbeyi andıran bir operasyonla alaşağı edildi. Yerine Javier Fernandez adında “sıfır karizma” yeni bir geçici yönetici tayin edildi.
Sosyalistlerin “veto” riskinin bertaraf edilmesiyle Rajoy’un bu hafta sonu yapılacak güvenoylamasında azınlık hükümeti kurmasına engel kalktı. İspanya’da uzun süredir devam eden siyasi belirsizlik sona erdi. Ülkenin 3. kez sandığa gitmesinin önü kesildi.
Ama ne pahasına? Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsek bıyık bu hamleler, sosyalistler için altından kalkılmaz bir harakiri anlamına geldi.
Sosyalist Parti yolsuzluklarla özdeşleşen Rajoy’a vetoyu şimdi, seçmenine verdiği sözler hilafına kaldırıyor ve ağır kredibilite kaybına uğruyor. Ama beri yandan bu çekişmelerle ikiye bölünen partinin bir 3. seçimi de kaldırması mümkün görünmüyor.
Hazirandaki son seçimde tarihinin en düşük skorunu elde eden ve geçen ayki Galisya ile Bask yerel seçimlerinde hezimet yaşayan sosyalistler, solda kendilerine rakip “Podemos”un yükselişi karşısında hiçbir yeni şey söyleyemiyorlar ve hiçbir yeni çıkış yapamıyorlar.
Avrupa sosyal demokrasilerinin krizi
SYRIZA ile savrulan PASOK’un akıbetine uğramak tehdidi böyle gündeme geliyor ve bu korku PSOE’yi büsbütün pasifleşmeye itiyor.
İspanyol sosyalistlerinin yaşadığı bu çok katmanlı (kimlik, lider ve kredibilite) bunalım(ı), Avrupa sosyal demokrasisindeki dev krizin aslında son halkası.
Fransa’da sosyalistler, Hollande’ın cumhurbaşkanlığında görülmemiş düş kırıklığı kaydetti. Brexit, İngiltere’de Corbyn’in İşçi Partisi’nde derin gedik açtı.
Merkel’le koalisyonda olan Alman sosyal demokratları kişiliklerini kaybetmiş görüntüdeler.
İtalya’da iki yıl önce “yenilenme vaatleri” ile hükümete gelen Renzi de önümüzdeki aralık referandumunda büyük olasıkla ağır yara alacak.
Avrupa sosyal demokrasilerinin 2016’da ivme kazanan ve yağ halkaları gibi büyüyen bu krizinin, tüm bu liderler ve ayrı ayrı ülkelere mahsus özelliklerden öte yapısal ortak nedenleri var.
Onları da ayrı bir yazıda inceleriz.
Komşu Yunanistan’ın PASOK örneğindeki gibi ülkenin zamanında ana aktörlerinden olan bir merkez sol partinin siyasi panoramadan ufalanarak etkisizleşmesine PASOK’laşma adı veriliyor.
Avrupa sosyal demokrasisinin vaktiyle medarı iftiharı olan İspanyol sosyalistlerini (PSOE) de bekleyen son.. çok yazık ki bu. PSOE’nin de giderek PASOK’laşması ne yazık ki kaçınılmaz görülüyor.
PSOE’yu bu kaçınılmaz sona iten dönemeç, partinin muhafazakâr Başbakan Rajoy liderliğinde kurulacak yeni azınlık hükümetine engel koymamak adına aldığı karar oldu. Pratikte bu, bu hafta sonu yapılacak güvenoylamasında PSOE’nin çekimser kalması demek oluyor.
PSOE’nin, hükümet güvenoylamasında çekimser kalıp kalmaması, İspanyol siyasetini gerçekte son bir yıldır şartlamakta olan en belirleyici konuydu. Son bir yılda İspanya’da, sonuçları bizim 7 Haziran seçimlerini anımsatan üst üste iki seçim yapıldı. Bu iki seçimde de çoğunluğu sağlayamayan muhafazakârlara karşı sosyalistler, kozlarını oynayamadılar ve koşulları değiştiremediler.
Yeni söz söyleyemiyorlar
Ne öbür partilerle yan yana gelerek Rajoy’a karşı alternatif bir hükümet kurabildiler, ne son güne dek Rajoy’un azınlık hükümetine geçit verdiler.
Siyaset bu nedenle İspanya’da son bir yılda kilitlendi. Sosyalistler bu kilitlenmenin baş nedeni görüldü. Ve giderek ya Rajoy vetosunu kaldırmaları ya da 3. kez yinelenecek seçimde bir yeni boy ölçüşmeyi göze almaları gerekti. Var olmak ve yok olmak tercihine dönüşen bu açmaz karşısında sonunda parti bölündü.
Rajoy’un yolsuzluk skandalları ardından, hiçbir şey olmamış gibi muhafazakârlara iktidarı sunmaya razı olmayacağını beyan eden lider Pedro Sanchez, partide darbeyi andıran bir operasyonla alaşağı edildi. Yerine Javier Fernandez adında “sıfır karizma” yeni bir geçici yönetici tayin edildi.
Sosyalistlerin “veto” riskinin bertaraf edilmesiyle Rajoy’un bu hafta sonu yapılacak güvenoylamasında azınlık hükümeti kurmasına engel kalktı. İspanya’da uzun süredir devam eden siyasi belirsizlik sona erdi. Ülkenin 3. kez sandığa gitmesinin önü kesildi.
Ama ne pahasına? Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsek bıyık bu hamleler, sosyalistler için altından kalkılmaz bir harakiri anlamına geldi.
Sosyalist Parti yolsuzluklarla özdeşleşen Rajoy’a vetoyu şimdi, seçmenine verdiği sözler hilafına kaldırıyor ve ağır kredibilite kaybına uğruyor. Ama beri yandan bu çekişmelerle ikiye bölünen partinin bir 3. seçimi de kaldırması mümkün görünmüyor.
Hazirandaki son seçimde tarihinin en düşük skorunu elde eden ve geçen ayki Galisya ile Bask yerel seçimlerinde hezimet yaşayan sosyalistler, solda kendilerine rakip “Podemos”un yükselişi karşısında hiçbir yeni şey söyleyemiyorlar ve hiçbir yeni çıkış yapamıyorlar.
Avrupa sosyal demokrasilerinin krizi
SYRIZA ile savrulan PASOK’un akıbetine uğramak tehdidi böyle gündeme geliyor ve bu korku PSOE’yi büsbütün pasifleşmeye itiyor.
İspanyol sosyalistlerinin yaşadığı bu çok katmanlı (kimlik, lider ve kredibilite) bunalım(ı), Avrupa sosyal demokrasisindeki dev krizin aslında son halkası.
Fransa’da sosyalistler, Hollande’ın cumhurbaşkanlığında görülmemiş düş kırıklığı kaydetti. Brexit, İngiltere’de Corbyn’in İşçi Partisi’nde derin gedik açtı.
Merkel’le koalisyonda olan Alman sosyal demokratları kişiliklerini kaybetmiş görüntüdeler.
İtalya’da iki yıl önce “yenilenme vaatleri” ile hükümete gelen Renzi de önümüzdeki aralık referandumunda büyük olasıkla ağır yara alacak.
Avrupa sosyal demokrasilerinin 2016’da ivme kazanan ve yağ halkaları gibi büyüyen bu krizinin, tüm bu liderler ve ayrı ayrı ülkelere mahsus özelliklerden öte yapısal ortak nedenleri var.
Onları da ayrı bir yazıda inceleriz.
No comments:
Post a Comment