Sunday, May 19, 2024

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik'in, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayamı mesajı - 19 Mayıs 2024

 

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik'in, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayamı mesajını sunuyorum. 


🇹🇷🌹ATATÜRK’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun! ATAMIZI rahmet, artan sevgi ve saygıyla anıyor, çok çok arıyoruz.🇹🇷🌹

ATATÜRK Büyük Nutuk’a şu sözlerle başlıyor:
“1919 senesi Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım.”
Bunun anlamı büyüktür.
Çünkü ATATÜRK’ün (Mustafa Kemâl Paşa) Samsun’a çıkışı Türk Milleti’nin yeniden ve büyük bir özgüvenle doğacağının habercisidir.
Türk Milleti’ne verilen müjdedir.
ATATÜRK Samsun’a ayak bastığında Vatanımız işgal altındaydı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Başkenti İstanbul Birinci Dünya Savaşı’nın büyük galip devletleri tarafından 13 Kasım 1918, sonra da 16 Mart 1920'de olmak üzere iki aşamalı olarak işgal edilmişti. Fransa Adana ve çevresini; İngiltere Urfa, Maraş ve (Gazi) Antep’i; İtalya Antalya ve Konya’yı işgal etmişti. Merzifon ve Samsun’da da İngiltere’nin askerleri bulunuyordu.
Avrupa’nın maşa olarak kullandığı Yunanistan fırsattan istifade Anadolu’nun içlerine kadar genişleyeceği hülyasıyla 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e askerî birlikler çıkarmıştı.
ATATÜRK 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basarken kurtuluş ve istiklâl savaşımızı başlatma azim ve iradesine sahip bulunuyordu.
Anadolu’da Milletimizi Millî Mücadele için belirlediği kesin hedeflerin arkasında toplamak için derhal düzenlemelere girişti.
22 Haziran 1919 günü yayınlanan Amasya Tamimi’nde “vatanın bütünlüğünün, milletin istiklâlinin tehlikede olduğu” tespiti yapıldı.
23 Temmuz 1919 günü toplantılarına başlayan Erzurum Kongresi’nde “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” değerlendirilmesi yapıldı.
4 Eylül 1919 günü açılan Sivas Kongresi’nde Anadolu’nun temsilcileri “ya istiklâl ya ölüm” parolasını benimsedi.
Böylece “millî bağımsızlık ve egemenlik” hedefi doğrultusunda Millî Mücadele başlatıldı.
Sahip olduğu emsalsiz önderlik vasıflarına, askerî dehasına ve şahsî karizmasına rağmen ATATÜRK 23 Nisan 1920’de açılan TBMM'nin kuruluşuna önderlik etmek suretiyle Millî Mücadelemize kendi kişisel iradesini değil, Millet’in üstün iradesini hâkim kılma ferasetini, hikmetini gösterdi. Gerçek bir demokrat olduğunu kanıtladı. O’nun Millî Mücadelemizde kullandığı en inandırıcı vasıta, en etkili silâh Millet’in azim ve kararlılığını tecessüm ettiren, Millî İradenin tecelligâhı olan TBMM oldu.
ATATÜRK Milleti’ne verdiği sözlerin hepsini tuttu; belirlediği hedeflere ulaştı.
ATATÜRK’ün başlattığı ve Önderlik ettiği İstiklâl Savaşımız kesin ZAFERLE sonuçlandı. Vatanımız düşman işgalinden kurtuldu. Türk Milleti hür ve egemen oldu. Bağımsız ve egemen Türkiye Cumhuriyeti Devleti çağdaş, modern bir Devlet olarak kuruldu ve milletlerarası camia tarafından tanındı.
ATATÜRK "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışıyla hareket etti.
ATATÜRK, Devletimizin kuruluşunun 10. Yıldönümünde, Cumhuriyet Bayramımızda, 29 Ekim 1923 günü irat ettikleri Nutuk'ta şu sözleri de dile getirdi:
“…Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz…;”
… “Büyük Türk milleti, onbeş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin, hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım…”
ATATÜRK “az zamanda” başardığı büyük işlerden aldığı haklı cesaret ve özgüven duygusuyla Milleti’nin önünde ve tarih huzurunda bu sözleri yüz akıyla söyleyebilme mazhariyetine erişmiş bir müstesna lider ve Önderdir. Geçen bir asır içinde dünyada tarihe mal olan olaylar, Atatürk’ün sözlerini bütünüyle doğrulamıştır.
ATATÜRK gösterdiği hedeflerde yanılgıya düşmemiştir. Samsun’a ayak bastığı günden itibaren söylediklerini, belirlediği hedefleri adım adım gerçekleştirmiştir.
ATATÜRK’ün ebediyete intikal etmesinden 10 ay sonra dünyaya geldim. Hayatım boyunca O’nun Cumhuriyetimizi, Devletimizi emanet ettiği Türk gençliğine mensup olmanın ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” vecizesinin şuuru, idraki, sorumluluk duygusu ve kıvancı içinde oldum.
Daha ilk okul çağıma gelmeden, her sabah Ankara Radyosu’nun 07:30’da yayına başlarken çaldığı İstiklâl Marşımızı asker selâmı da vererek ayakta dimdik yüksek sesle söylediğimi hatırlıyorum. İlk okulda içtiğimiz andı her sabah heyecan içinde okudum. Al Bayrağımızdan gurur ve güven duydum. İstiklâl Marşımızın verdiği tarifsiz heyecanı ve coşkuyu hep içimde hissettim. Çocukluğumdan beri Millî Bayramlarımızın şerefli heyecanını yaşadım, yaşamaya devam ediyorum. Yedek Subay olarak 2 yıl itina ile taşıdığım asker üniformasından şeref duydum. Meslek hayatımda ATATÜRK’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temsil etmenin müstesna hazzı ve şerefini yaşadığım için kendimi şanslı addediyorum.
🇹🇷🌹19 Mayıs 1919’un şerefli 105’inci Yıldönümünde Büyük Önderimiz ATATÜRK’ü bu duygu ve düşüncelerle anıyorum. 🇹🇷🌹
Büyük ATATÜRK sana minnettarım. Senin ideallerine bağlıyım.
ÖS 6:25 · 19 May 2024

No comments:

Post a Comment