Saidi Nursi, Fethullah Gülen ve Laik sempatizanları adlı kitap
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Kurucusu ve Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı’nın ilk baskısı Temmuz 1998 tarihinde Mülkiyeliler Birliği Vakfı tarafından yapılan ‘Said Nursi, Fethullah Gülen ve “Laik” Sempatizanları’ adlı kitabını okumadan, günümüzde yaşananları ve ardındakileri doğru olarak kavrayamayız.
Bu kitap, 2001 yılında Cumhuriyet Gazetesi tarafından armağan kitap olarak basılmış ve Türkiye İş Bankası sponsor olmuştu. Kitap yayınlanınca, Fethullah Gülen ekibi, Türkiye İş Bankası’ndaki paralarını çekeceklerini bildirdi. Bunun üzerine Türkiye İş Bankası, Cumhuriyet Gazetesi’nin Cuma günleri verdiği armağan kitaplara sponsor olmaktan vazgeçti. Böylece Cumhuriyet Gazetesi armağan kitap basımına son verdi.
Alpaslan Işıklı, bu kitabında, Said Nursi ve Fethullah Gülen'i, ‘Cumhuriyet'in iki önemli anti-tezi' olarak değerlendirerek, ilk bölümde Said Nursi ve Nurculuğu ayrıntılı biçimde incelemiştir. Said Nursi'nin Peygamber ve Kuran'a ‘şirk koştuğunu' savunan Alpaslan Işıklı şunu dile getirmiştir: “bu nedenledir ki, Nurculuğu İslam dininden ayrılmış veya sapmış bir akım olarak görenler açık ve kesin bir haklılık kazanmış olmaktadırlar.” Fethullahçılar'ın Nurculuğun günümüzdeki önde gelen temsilcileri olduğunu belirten Alpaslan Işıklı'nın kitabında Fethullah Gülen’le ilgili çarpıcı açıklamalar vardır. Bu açıklamalardan bazıları şöyledir:
Fethullah Gülen, sık sık bir sineği bile ezemeyecek karakterde olduğunu açıklar. Ne var ki, bu duyguları, solcular söz konusu olduğunda kaybolur. Sola karşı şiddet kullanmakla ün yapmış bir arkadaşından bahsederken, bir din adamına asla yakışmayan bir dil kullanmakta sakınca görmez. Gülen, ‘‘Halil Kol adındaki ülkücü arkadaş 5-10 komünistin arasına girip hepsinin hakkından gelecek kadar bileği ve yüreği olan biriymiş’’ derken, Sedat Bucak'ın Çatlı'yı övmesini anımsatır.
Gülen, Doğan Avcıoğlu ve İlhan Selçuk gibi ender yetişen değerlerin işkence gördükleri Ziverbey köşkündeki uygulamaları da onaylamaktadır. ‘‘Nitekim, Ziverbey soruşturmasında hepsinin maskesi düşmüş ve menfur düşünceleri bir bir ortaya çıkmıştır’’ demektedir.
Gülen'in Kemalizm karşısındaki duyguları, Kemalizmin günümüzdeki uzantıları olarak gördüğü için olacak, günümüzün paşalarını da kapsamına alan bir tavra dönüşmüştür. Gülen'e göre günümüzün paşaları, padişahtan da ve Abdülhamit'in paşalarından da daha fazla lüks içindedirler.
Said Nursi'nin Atatürk'e kimilerince ahir zamanda ortaya çıkacağına inanılan fitne ve fesadın başı olan kişi anlamına gelen ‘deccal' sıfatını yakıştırdığını görmüş bulunuyoruz. Ayrıca, Gülen'in okullarında yetiştikten sonra itirafta bulunan iki öğrencinin açıklamalarından öğreniyoruz ki, Fethullah cemaatinde Cumhuriyet'in adı “KEFERE DÜZENİ”, Atatürk'ün adı ise “DECCAL”dir.
MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ VAKFI TARAFINDAN YAYINLANAN 103 SAYFALIK BU KİTAP, “PDF FORMATI” OLARAK EKTEDİR.
SUAY
No comments:
Post a Comment