Sevgili okurlarım, bizim bir zamanlar sonuna kadar güvendiğimiz bir ordumuz vardı...
Hepimiz o orduya sonsuz güven duyardık.
İktidara gelen AKP isimli parti de aynen öyle düşünür ve bir takım konuların üzerine gitmekten ürkerdi... Çünkü, orada A’dan Z’ye taş gibi sağlam bir Türk ordusu ve o ordunun komuta kademeleri vardı.
Gerçi belli konularda hayal kırıklığına uğradığımız olmuştu.
O süreci Hilmi Özkök gibi bazılarının Genelkurmay Başkanı olması başlatmıştı.
O kadar ki, Recep Bey kendisine “Hocam” diye hitap ediyordu ve bunu bilerek yapıyordu.
Sonra aynı doğrultuda başkaları geldi, Türkiye’de Balyoz, Ergenekon gibi çeşitli zorlama olaylar yaşandı, ordumuzda tasfiyeler başladı, Genelkurmay Başkanları tutuklandı.
★★★
Arada bir sürü boşluklar bırakıp size son örneği vermek istiyorum...
Ahlat’ta AKP’nin yaptırdığı son sözüm ona Malazgirt mitingi vardı.
Malazgirt Savaşı bahanesiyle tamamen siyasi, iç siyasete yönelik bir mitingdi.
Gül bahçesinin değişmez çiçeği olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da elbette orada boy gösterdi.
Kürsüye çıkıp nutuk attı, dualar etti!..
Ve o mitingde çok ilginç bir sahneye tanık olduk...
Hava Kuvvetleri Komutanı ile Deniz Kuvvetleri Komutanı da kürsüde yerlerini almışlardı!..
Yanlarında İslamcı şeriatçı HÜDA PAR’ın genel başkanı olan bir şahıs!..
Ve sahnede birlikte çektirilen, ‘dostluğu’ simgeleyen fotoğraflar.
Ne işi vardı o iki komutanın orada, ne işi vardı?
Bu soruya her ikisinden de yanıt gelmedi.
★★★
Evet, açıkça söylemek gerekirse, belli konularda ordumuza güvenimizi önemli ölçüde yitirdik...
Silah, mühimmat, uçak, tank, gemi açısından değil, manevi açıdan...
AKP iktidarı yargı dahil bütün kurumları nasıl ele geçirdiyse, aynı oyunu TSK üzerinden de oynamaya kalkışıyor...
Ve bir parantez açıp söyleyeyim, Diyanet’in başındaki şahıs her yerde ve her zaman olduğu gibi yine başrolde!
Atatürk’ü bile saymıyor, adını anmıyor.
Onun başlıca görevi komutanlar dahil devletin en üst kademesine topluca dua ettirmek!
★★★
Harp Okulları diploma töreni iki gün önce Recep Bey’in de katılımı ile yapıldı...
Ve kılıçlarını çeken genç subaylar topluca haykırdı:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz...”
Bizim iktidar medyası bu haykırışa büyük tepki gösterdi...
“Vay, bu nasıl rezalettir. Teğmenlere bu sloganı atmaları için kim izin verdi?..”
Hiç kimse vermedi...
Ayrıca hiç kimse de izin istemedi...
İstense verilmezdi, üstelik izin isteyen teğmenlerin sicili daha ilk günden bozulurdu.
★★★
Şunu hepimiz iyi bilelim, o törende slogan atılmadı...
Sadece Türk ordusunda göreve henüz atanan genç Harbiyelilerin içten gelen ve kendiliğinden oluşan coşkusu idi.
Birkaç ay öncesine dönelim...
Tuzla Piyade Okulunda teğmenler arasında tartışma çıkmış, belki de yumruklaşmalar olmuştu.
İşin iç yüzü bilinmiyordu ama nedeni belliydi...
Atatürk rozeti takanlarla takmayanlar arasında çıkan olaylar.
Belki de teğmenlerin iki gün önceki haykırışı rozet takmayanların yarattığı o olaya yönelikti.
Şu tabloya bir bakınız...
Atatürk rozeti takmayı reddeden teğmenler Türk ordusunda görevli!..
Ve önleri açılacak, yıllar sonra komuta kademesini oluşturacaklar!
★★★
Biz ordumuzda Mustafa Kemal’in askerlerini görmek istiyoruz...
AKP’nin Ahlat mitinginde kürsüye çıkıp HÜDA PAR Başkanı ile yan yana pozlar veren komutanlar kusura bakmasın, durum aynen böyledir.
Biz ordumuzda AKP mitinglerinde boy gösterip Diyanet Başkanı tarafından dua ettirilen komutanlar istemiyoruz.
Herkes kendi duasını eder.
Biz ordumuzda Mustafa Kemal’in askerlerini istiyoruz.
No comments:
Post a Comment