Onur Öymen'in Londra'da Ermeni iddiaları hk. konuşması
Başkan Obama bu yıl da Ermenistan'ın 24 Nisanı anma günü vesilesiyle bir açıklama yaparak, soykırım kelimesini açıkça kullanmamakla birlikte Ermenilerin beklentilerine cevap verecek ifadelerde bulundu. Obama'nın beyanında, daha önceki yıllarda olduğu gibi, aynı tarihlerde Ermenilerin saldırıları sonucunda veya ona bağlı nedenlerden hayatını kaybeden yarım milyonu aşkın Türkle ilgili bir üzüntü, sempati veya başsağlığı cümlesi yer almadı.
Oysa Pierre Loti gibi Fransız yazarları yazdıkları kitaplarda ve makalelerde bu konuda Türklere büyük haksızlık yapıldiğini dile getiriyorlardı.
18 Nisan 2016 tarihinde İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu tarafından Londra'da King's College'de düzenlenen panelde yaptığım konuşmada bu konuda özetle :
Pierre Loti’nin, daha önce yayınladığı başka kitaplarında olduğu gibi “Ermenistan’daki Katliamlar” kitabında da Avrupa ülkelerinde Türklere yönelik haksız ve ölçüsüz suçlamaların kuvvetle eleştirildiğini belirttim. Libya’da, Bulgaristan’da ve başka ülkelerde saldırıya uğrayan ve çok sayıda insanını kaybeden Türklerin buna rağmen yaşanan her olumsuz gelişmenin sorumlusu gibi gösterilip sürekli eleştiri konusu yapılmasının altında Batı’nın ön yargılarının ve bağnazlığının yattığını söyleyen Pierre Loti’nin 1918 yılında yayınlanan o kitabının Ermenileri eleştiren bölümlerinin sansürlendiğini hatırlattım ve kitapta yer verilen örnekleri anlatarak Ermenilerin yarım milyonu aşkın Türkün ölümünden sorumlu olduklarının Türkiye Cumhuriyetinin Arşivlerinde belgelendiğini vurguladım.
150,000 Ermeni’nin Birinci Dünya Savaşı yıllarında ülkemizin Doğusunu işgal eden Rus ordularına katılarak askeri birliklerimizi arkadan vurduklarını ve masum vatandaşlarımızın köylerine saldırarak çok sayıda inanımızın ölümüne yol açtıklarını hatırlatarak, o tarihlerde bölgede yaşayan Ermenilerin ülkenin daha güvenli bölgelerine gönderilmelerinin bu sebepten kaynaklandığını belirttim.
150,000 Ermeni’nin Birinci Dünya Savaşı yıllarında ülkemizin Doğusunu işgal eden Rus ordularına katılarak askeri birliklerimizi arkadan vurduklarını ve masum vatandaşlarımızın köylerine saldırarak çok sayıda inanımızın ölümüne yol açtıklarını hatırlatarak, o tarihlerde bölgede yaşayan Ermenilerin ülkenin daha güvenli bölgelerine gönderilmelerinin bu sebepten kaynaklandığını belirttim.
Ermenistan’ın ilk Başbakanı ve Taşnak Partisiinin lideri Ovannes Kaçaznuni’nin 1923 yılında Bükreş’te yapılan parti kongresindeki konuşmasından alıntılar yaparak onun bile Birinci Dünya Savaşı sırasında Türklerle yaşanan çatışmalardan Taşnakları sorumlu tuttuğunu ve birçok bakımdan Türklere hak verdiğini anlattım.
Atatürk’ün nutkunun ilgili bölümünde de Ermenilerin özellikle Maraş ve Adana’da, yabancı ülkelerin desteğiyle Türklere yaptığı saldırıları ve katliamı kuvvetle eleştirdiğini, Türklerin kendilerini savunmaktan başka bir şey yapmadığını söylediğini vurguladım.
Amerikalı Prof. Justin McCarthy’nin, Yunan Bağımsızlık savaşından İstiklal harbinin sonuna kadar Türklerin 5 milyon kayıp verdiğini saptadığını söyledim.
1985 yılında Amerika’daki 69 tarihçinin soykırım iddialarına karşı çıkan görüşüne yer veren bildirilerini hatırlattım ve o bildiride de belirtildiği gibi, tarihin tarihçilere bırakılması gerektiğini, tarihten bugünkü siyasi amaçlar için malzeme çıkartılmasının yanlış olacağını söyledim.
Ermenilerin sürekli olarak 100 yıl önceki olayları ön plana çıkartmalarının kendi suçlarını örtmeye çalışma çabası olarak yorumlanabileceğini vurguladım.
Gerçekten, Ermenilerin daha yakın zamanlarda, Azerbaycan’a saldırarak , Yukarı Karabağ dahil, bu ülkenin topraklarının % 20’sini işgal ettiklerini ve 1 milyon Azeri soydaşımızı göçmen durumuna düşürdüklerini anlattım. Hocali’de kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere 613 Azeri’nin katledildiğini söyledim.
ASALA Ermeni terör örgütünün, aralarında çok değerli Büyükelçimizin de bulunduğu 40’dan fazla diplomatımızı ve yakınlarını şehit ettiğini hatırlattım. Maalesef Ermenistan’ın bu saldırılarda bulunanları yakalayıp yargılamak yerine Erivan’daki Jerablur Askeri Mezarlığında ASALA Terör Örgütünü yüceltmek için bir anıt diktiğini söyledim.
İşte bütün bunları gölgelemek için Ermenilerin sürekli olarak 100 yıl önceki olayları gündeme getirdiğini, belirttim.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Perinçek davasında aldığı kararda ve Fransız Yüksek Mahkemesinin 16 Ocak 2016 tarihli kararında, Birleşmiş Milletler’ in Soykırımla Mücadele Sözleşmesinin ışığında yetkili bir uluslararası mahkeme kararı olmaksızın hiçbir hükümetin ve parlamentonun Ermeni soykırımı iddiasında bulunamayacağının açıkça ifade edildiğini buna rağmen Ermenilerin haksız suçlamalarını sürdürdüklerini ve maalesef bazı ülkelerin ve Batı basının da bu oyunlara geldiğini belirttim.
Ermenistan’ın tarihi tarihçilere bırakarak Türkiye’ye yönelik saldırgan politikalarından vaz geçmeleri ve Türkiye’nin uzattığı dostluk elini tutmaları halinde iki ülke arasında bir dostluk ve işbirliği döneminin başlayabileceğini kaydettim
No comments:
Post a Comment