İlk Suriye’nin geleceği toplantısından kareler: kim, kiminle, nereye?
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca bir hafta sonra, 14 Aralık’ta Suriye’nin geleceği konusunda ilk masa Ürdün’ün Kızıldeniz liman şehri Akabe’de kuruldu.
Bu toplantı iki oturum halinde yapıldı. Sekiz Arap ülkesi (ev sahibi Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Irak, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Bahreyn) dışişleri bakanları arasında yapılan ilk oturumda Suriye’de geçiş sürecinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2015’te aldığı, uzlaşma hükümeti için yol haritası niteliğindeki 2254 sayılı karar çerçevesinde desteklenmesi kararı çıktı.
İkinci oturum bu sekiz Arap ülkesinin dışişleri bakanlarıyla birlikte, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BM Genel Sekreterinin Suriye Özel temsilcisi Geir Pederson, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Avrupa Birliği Dış ve Güvenlik Politikası Sorumlusu Kaja Kallas da katıldı.
Bu toplantıdan Esad’ı deviren HTŞ yönetimine üç çağrı çıktı: Kapsayıcı hükümet, azınlık gruplarının haklarına saygı ve Suriye’nin terör örgütlerinin üssü olmaması.
Türkiye’nin önceliği: 3 komando tugayı ile
Bunlar, Fidan’ın daha ilk gün söylediği intikamcı olunmaması, kapsayıcı olunması ve terör örgütleriyle mücadele çağrısıyla uyum içinde.
İntikamcı olunmaması ve kapsayıcı olunması çağrısıyla devrik Baas yönetiminin omurgasını oluşturan Alevi/Nusayri azınlık ile Kürtler, Hristiyanlar, Türkmenler gibi azınlık grupları kastediliyor.
Ankara, Suriye Kürtlerinin yeni yönetim tarafından yok sayılmasını istemiyor ama aynı zamanda Kürt temsiliyetinde PKK’nın uzantısı grupların yer almasını istemiyor. Bu zaten “terör örgütleri” kapsamında, örneğin ABD ve AB ile ortak dil kullanan Türkiye’nin PYD/YPG ile omurgasını onların oluşturduğu SDG’ye ne olacağı konusundaki asıl çelişki.
Fidan Akabe’de Suriye’nin geleceği toplantısında konuştuğu gün Ankara’da basın toplantısı düzenleyen Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler “Öncelikli konumuz PKK/YPG terör örgütünün tasfiyesidir” diyordu; “Bunu ABD’li dostlarımıza da açık ve net şekilde ifade ettik. Onların da pozisyonlarını tekrar değerlendirmelerini bekliyoruz.” Güler ABD’den “yanıt bekliyoruz” derken, geçmişte ABD’ye SDG’yi bırakması halinde Türkiye’nin DEAŞ ile mücadelede 3 komando tugayı görevlendireceği vaadini de anımsatıyordu.
MİT, HTŞ, NATO, AB
Esad’ın gidişi ardından ilk Suriye’nin geleceği toplantısının Ürdün’de yapılması da dikkat çekici. HTŞ’nin Halep’i alıp Hama’ya yöneldiği günlerde, 3-4 Aralık’ta Brüksel’de yapılan NATO dışişleri bakanları toplantısında Ürdün Kralı Abdullah konuşmuştu. Daha önceden toplantının odak konusu Rusya-Ukrayna savaşı olarak belirlenmişken, Suriye krizi gündeme eklenmişti.
Suriye baskısından kurtulan Ürdün’ün İsrail baskısına direnebilmesi bölgede yeni oluşmakta olan dengeler açısından önem taşıyor.
Bundan birkaç hafta önce Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı Beşar Esad’la barıştırma çabasını Erdoğan’ın reddetmemesini, İran’ın buna ne diyeceğini ve CHP lideri Özgür Özel’in Erdoğan’a Şam’a birlikte gitme önerisini konuşuyorduk.
Şimdi Suriye’nin geleceği masasında Rusya ve İran’ın adı geçmiyor, onların ne düşündüğünü aktarmak da Astana Grubu dolayısıyla Türk Dışişleri Bakanına düşüyor.
Keza MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’da HTŞ lideri Ahmed “Golani” Şara ile ezber bozan görüntü vermesi ardından o cenahtan nabza da sahip fidan, evet NATO nezdinde de. Fidan, Suudi Arabistan’ın El Hadis televizyonuna “İbrahim Bey uluslararası toplumun, bölgenin ve bizim tabii ki görüşlerimizi karşı tarafa iletti, karşı tarafın da verilerini aldı“ dedi; “uluslaratası toplum”sadece NATO değil BM’den AB’ye uzanan bir yelpazeyi ima ediyor.
Üç fotoğrafla bölgenin geleceği
Benim dikkat çekmek istediğim üç fotoğraf var Akabe toplantısından.
Biri, ikinci oturumun genel görünüşü. Yuvarlak masaya alfabetik sırayla oturulduğu için “baş köşe” yok.
Diğeri ABD Dışişleri Bakanının X hesabında paylaştığı üç fotoğraf: Suudi Bakan Faysal Bin Ferhan ve Ürdünlü Bakan Eymen El Safedi ile toplantıya girerken çekilmiş fotoğraflar; sonuncusu ve tek yakın plan olan Fidan’a bir şeyler anlatırken fotoğrafı, manşetimizdeki fotoğraf.
Dışişleri Bakanlığı sitesindeyse Fidan, ikili yakın planda sadece hemen sağında oturan Suudi Bakan’la sohbetini paylaşmış; hemen solunda olan Blinken ile sohbetine yer vermemiş.
Bu toplantı Suriye’deki rejim değişikliği öncesinde yapılsa Fidan -daha önceki görüşmelerde olduğu gibi Blinken karesine yer verir miydi? Tamam, niyet okumayalım. Ama hem Blinken hem Fidan’ın fotoğraf paylaştığı kişinin Suudi bakan olduğunu bir yana kaydedelim.
Bakalım Donald Trump’ın ABD direksiyonuna geçmesiyle -sadece Suriye’nin geleceği üzerine değil- başka hangi dengeler değişecek.
No comments:
Post a Comment