E. Büyükelçi Önder Özar'ın, yeni ANA kültür sanat dergisinin Kasım- Aralık 2024 sayısında yayınlanan yazısı
BRİCS VE TÜRKİYE
23 Aralık 2024
1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra oluşmaya başlayan yeni düzen arayışları, meyvelerini vermeye devam ediyor. Sovyetler Birliği'nin yerini alan Rusya Federasyonu ile 1970 yılından itibaren yüksek bir büyüme hızı gerçekleştiren Çin Halk Cumhuriyeti, uluslararası ilişkilerde "ABD hegemonyası"nı sonlandırmak, en azından etkisizleştirmek amacıyla, birlikte hareket etmeye başladılar.
1 Temmuz 1991 tarihinde Varşova Paktı'nın dağılması üzerine, Rusya'nın girişimiyle "Bağımsız Devletler Topluluğu", (BDT)Sovyetler Birliği'nde yer almış olan 15 devletin 11'inin katılımı ile 1991 yılı Aralık ayında kuruldu. 1993 yılında Gürcistan'ın da katılımı ile üye sayısı 12 oldu. 2005 yılında Türkmenistan'ın tam üyelikten çıkması, 2009 yılında Gürcistan ile 2014 yılında Ukrayna'nın topluluktan ayrılması sonucu 9 üye ülke kaldı.
Sancılı bir süreç sonunda kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu'nun yanı sıra, üç Orta Asya devleti (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan) ile Belarus'un, Rusya ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmek amacıyla 20 Ocak 1995'de Avrasya Ekonomik Topluluğu kuruldu.
Diğer yandan, "stratejik ortaklık" kurduklarını açıklayan Rusya ve Çin, dünyada liderlik konumuna ulaşmak iddialarını gerçekleştirmek amacıyla Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın katılımıyla 26 Nisan 1996'da Şanghay'da "Şanghay Beşlisi" anlaşmasını imzaladılar. Bu yapılanma, 15 Haziran 2001'de Özbekistan'ın da katılımıyla altı üyeli "Şanghay İşbirliği Örgütü" adıyla kurumsallaştı.
Yirmibirinci yüzyıla girerken Afrika Birliği Örgütü , küreselleşmenin yarattığı olumsuz koşullarla başa çıkabilmek için atılım yaparak, 2002 yılında Afrika Birliği (AfB) adını aldı ve yeni hedeflerini politik, sosyal ve ekonomik bütünleşmenin sağlanması, kalkınmanın hızlandırılması, barış ve istikrarın korunması ve demokrasi ile iyi yönetim ilkelerinin benimsenmesi olarak belirledi. Afrika Birliği'nin bu kararı, literatürde "küresel güney" (global south) kavramının ön plana çıkması ile önemli bir dönemeç olarak algılandı. Uluslararası ilişkilerin baş aktörleri olan ABD+ Avrupa Birliği ile Çin + Rusya, "küresel güney" alanında kıyasıya bir rekabet içine girdiler.
Kaba çizgilerle betimlemeye çalıştığım bu ortamda, "küresel güney" , deyim yerindeyse, ' diplomasi borsası'nda hızla değer kazandı. ABD ve Avrupa Birliği dışında kalan dört büyük devlet (Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya) "Batı hegemonyası"na karşı birleşme iradelerini yeni bir ortaklık (BRIC) kurmak suretiyle somutlaştırdılar. Daha sonra 2010 yılında Güney Afrika'nın katılımıyla, bu ortaklık üye devletlerin isimlerinin (ingilizce) baş harflerinden oluşan BRİCS ( Brazil, Russia, India, China ve South Africa) adını aldı. 2009 yılında Rusya'da yapan ilk BRİCS zirve toplantısında, IMF ve Dünya Bankası'nda Batılılar lehine olan oylama sistemi ve dolar'ın dünya finansal sistemindeki egemenliği eleştirildi , alternatif bir finans modeli arayışı üzerinde duruldu. Daha sonra, ileri sanayi ülkelerinin temsil edildiği G-7 grubu ( ABD, Kanada, Almanya, Fransa,İngiltere, İtalya ve Japonya) ile açık bir rekabet mahiyeti kazanan bir çizgi izlendiği görüldü. Son olarak, Ekim 2024' de Rusya'nın Kazan kentinde düzenlenen Liderler Zirve toplantısı sonunda yayınlanan uzun bildirgede (bildirge 32 sayfa ve 134 maddeden oluşuyor.) dünya gündeminde yer alan tüm önemli sorunlara ilişkin görüşlere ve değerlendirmelere yer verilmesi, bunun en belirgin kanıtı değil mi? Liderler Zirve toplantısı bildirgesinde, BRICS'in amaçları şöyle ifade ediliyor: (ilgili paragrafın tarafımdan yapılan mealen çevirisi)
"Genişletilmiş BRICS' te üç temel eksen üzerinde siyasi ve güvenlik, iktisadi ve mali, kültürel ve halktan halka ilişkiler alanlarında işbirliğini güçlendirmeye ve stratejik ortaklığımızı halklarımız yararına genişletmeye söz veriyoruz. Bu suretle, barışın promosyonunu, temsil yeteneği yüksek daha adil bir uluslararası düzeni , yeniden güçlendirilmiş ve reforme edilmiş çoktaraflı bir sistemi, sürdürülebilir kalkınma ve kapsamlı bir büyümeyi sağlayacağız. "
Kazan Zirve toplantısında alınan önemli kararlardan biri, Birliğe yeni üyelerin alınmasının ertelenmesi, bunun yerine "ortak üye ülke" statüsünün (partner country category) kabul edilmesi oldu. Dolayısıyla, üyelik için başvuruda bulunmuş olan diğer ülkelerle birlikte, Türkiye'nin de tam üyelik başvurusu gerçekleşmedi.
Ağustos 2023 Zirve toplantısında, başvuruları kabul edilmiş olan dört ülkenin (Mısır, Etyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri) üyelikleri 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren yürürlük kazandı. Suudi Arabistan'ın üyeliğine de yeşil ışık yakılmıştı. Ancak, Suudi Arabistan'ın üyeliğini aktif hale getirmek için bir süre beklemeyi tercih ettiği bazı basın haberlerinde öne sürüldü. Ağustos 2023 Güney Afrika Zirvesinde üyelik için başvurmuş olan Arjantin, daha sonra Aralık 2023'de yapılan Başkanlık seçimini kazanan Javier Milei 'in kararı uyarınca, adaylığını geri çekti.
BRICS, bir uluslararası örgüt olmaktan ziyade bir iş birliği forumu, platformu niteliğinde. Yerleşik bir sekretaryası yok. Liderler zirve toplantıları her yıl beş kurucu üye ülke arasında sırayla organize ediliyor. Altyapı projelerine finansman sağlayan Yeni Kalkınma Bankası somut işbirliği örneği olarak öne çıkmakta. BRICS üyeleri arasında ulusal para birimlerinin kullanımı, ABD dolarının finansal sistemden dışlanması ve ortak para birimi gibi konular BRICS’in iddialı hedefleri arasında yer alıyor. Ancak, bu konuların fiiliyata intikal etmesi yapısal bir finansal mimari gerektirdiğinden hayli güç görünüyor
Özellikle Güney Amerika'nın ortak pazarı olan MERCOSUR’a üye olan Brezilya ve Avrasya Ekonomik Birliği üyesi Rusya'nın diğer ticaret anlaşmaları nedeniyle serbest hareket edemeyeceklerini göz ardı etmemek gerekiyor.
Rusya'nın 2024 yılında dönem başkanlığını üstlendiği BRICS'in genişlemiş haliyle ilk defa düzenlenen bu yılki liderler zirvesi, Batılı ülkelerin yaptırımlarla Rusya'yı tecrit etme girişimlerinin devam ettiği bir dönemde ayrı bir önem arzediyor.
BRICS içindeki etkisi belirgin ağırlıkta olan Çin'in ekonomik büyüklüğü, diğer BRICS ülkelerinin toplamını aşıyor. BRICS üye ülkelerinin yüzölçümlerinin toplamı dünyanın yaklaşık yüzde 30'una, 4 milyara yakın nüfusu ise yaklaşık yarısına ve petrol üretimi de yaklaşık yüzde 45'ine tekabül ediyor. Dünyadaki emtia ticaretinin de yaklaşık dörtte biri BRICS ülkeleri tarafından gerçekleştiriliyor.
Bazı gözlemciler BRICS'i "Çin ve diğerleri" olarak değerlendiriyor. Rusya açısından ise BRICS zirveleri, uluslararası arenada varlık göstermek için elverişli bir fırsat. Kazan liderler zirvesine, aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bulunduğu 30'a yakın devlet ve hükumet başkanının katılması buna çarpıcı bir örnek. Ukrayna'ya açtığı savaş nedenile Uluslararası Suçlular Mahkemesi'(USM)nce hakkında tutuklama kararı bulunan Rusya Devlet Başkanı Putin, 2023'de Güney Afrika'da yapılan 15nci BRICS zirvesine katılmadı, yerine dışişleri bakanı Lavrov'u gönderdi. (Güney Afrika'nın USM'ne taraf olduğunu kaydetmek gerekir.)
BRICS hakkında çok şey yazılabilir. Ancak, şurası bir gerçek : ABD'nin demokrasi havarisi olduğu iddiası ile çeşitli bahanelerle yaptığı müdahaleler, soğuk savaş döneminin sona ermesini takiben, dünya lideri kabul edilen bu ülkenin yıpranmasına yol açtı, diğer yandan, Çin'in sanayi, örneğin elektrikli araçlar, savunma sanayii, ulaştırma, altyapı, bilgisayar, yapay zeka, yarı iletkenler ve diğer yüksek teknoloji alanlarında elde ettiği başarılar, tek kutuplu dünya anlayışını değiştirmiş bulunuyor. Bugün dünyada çok taraflı küresel düzen anlayışı yaygınlaşıyor, Afrika'da ve Asya'da gelişen ekonomiler politik dengelerle ilgili değerlendirmelerini gözden geçiriyorlar. BRİCS'in doğuşu ve serpilişi bu değişimin bir ürünü olarak kabul edilebilir. BRICS'in eleştiriye açık yönü, bu topluluğun liderliğini üstlenmiş olan Çin ve Rusya'nın çağdaş demokrasi anlayışıyla bağdaşmayan otoriter rejimler tarafından yönetilmesi.BRİCS'in bir başka eleştiriye açık niteliği Batı karşıtı bir forum olduğu savı. Rusya Devlet Başkanı Putin, bu konuyu açıklığa kavuşturmak ihtiyacını duymuş olmalı ki, Kazan Zirvesi' öncesinde, BRICS'in "Batı karşıtı değil, Batı dışı bir kuruluş" olduğu görüşünü savundu. Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House bölüm direktörü Creon Butler'a göre, Çin ve Rusya BRICS'i, Batı gücüne meydan okuyabilecek bir blok olarak değerlendiriyorlar. Butler, "Rusya'nın, Ukrayna işgali nedeniyle Batı tarafından uygulanan yaptırımları aşabilmek için BRICS'i bir araç olarak gördüğü"kanısında olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda, Rusya petrolunun yaptırımlar sonrasında en büyük alıcılarının Hindistan ve Çin olduğunu kaydetmek yerinde olur. Bununla beraber, Brezilya ve Güney Afrika'nın Batı karşıtlığı yakıştırmasından pek hoşlanmadıkları biliniyor. Uluslararası arenada söz sahibi olmak isteyen Hindistan'ın da denge politikası gereği, BRİCS'in "Batı karşıtlığı" etiketini benimsemediği sır değil.
Şimdi, gelelim Türkiye'mizin BRICS ile ilişki kurmak istemesine.
Türkiye'nin NATO üyeliği nedenile, BRICS'e üye olmak için dönem başkanı Rusya'ya yaptığı başvuru dünyada, özellikle Batılı başkentlerde tepkilere ve tartışmalara yol açtı. Diğer yandan, Ankara'nın bu başvurusunu kamuoyuna önceden duyurmadan gerçekleştirmesi, garipsenmeyecek bir olay değil. Türkiye'nin BRİCS'e üyelik için resmen başvuruda bulunduğu ünlü düşünce kuruluşu Bloomberg tarafından duyuruldu ve Ankara tarafından yalanlanmayınca, gündemde yerini aldı. Dönem başkanı Rusya'nın devlet başkanı Putin'in dış politika danışmanı Yuri Uşakov'un Türkiye'nin "tam üyelik için başvurduğunu" açıklaması, durumu netleştirmiş oldu. Konu ile ilgili yorumlar sürerken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Eylul 2024 ayında New York'ta yaptığı açıklamada BRİCS'e yeni üyelik başvuruları konusunda, üyelik yerine "ortak devlet" formülü üzerinde durulduğunu belirtmesi, tam üyelik beklentilerinin bir süre erteleneceğini belli etmişti. Nitekim, 22-24 Ekim Kazan liderler zirvesinde Türkiye'nin de dahil olduğu 13 ülkeye "ortak devlet statüsü tanınmasının kabul edilmesi ile konu bağlanmış oldu.
Türkiye'nin BRİCS'e tam üyelik başvurusunun arka planını bilmiyoruz. Ancak, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, Anadolu Ajansı bülteninde yer alan bir konuşmasında, BRICS'i kast ederek,"Avrupa Birliği ile bizim ekonomik bağlarımız üyelikle taçlansaydı, belki bir çok konuda bu türden bir arayış içinde olmayacaktık. İşin içine girip göreceğiz. Biz, sadece BRICS'e değil ASEAN'a da çok yakın bakıyoruz" dediğini biliyoruz.
Türkiye, ŞİO (Şanghay İşbirliği Örgütü) arasında "diyalog ortaklığı"türünde bir bağlantı mevcut. Benzer bir bağlantının Türkiye ile BRICS arasında kurulması da yararlı olabilir. Ancak, Ankara'nın beklentisi "tam üyelik" olduğuna göre, "ortak devlet" statüsü ancak kısıtlı yarar sağlayabilir.
"Türkiye, BRİCS tam üyeliğinden elde edebileceği ekonomik avantajları, başta Çin olmak üzere diğer üyelerle ikili ilişkilerini geliştirmek suretiyle sağlayamaz mı?
Ayrıca, içeriği henüz belirsiz olmakla beraber, "ortak devlet" statüsünden yararlanarak BRICS'in Yeni Kalkınma Bankası'ndan proje bazında kredi temin edilemez mi? "
Sonuç olarak, Ankara'nın BRİCS 'e "tam üyelik" başvurusu, daha geniş bir perspektif içinde ele alınarak, dış politikanın yeniden değerlendirilmesine, daha tutarlı, daha gerçekçi, daha rasyonel bir raya sokulmasına yardımcı olabilir mi?
Soruyu ortaya koymak bizden, gereğini düşünmek Ankara'nın.
No comments:
Post a Comment