Armağan Kuloğlu : BU SAVAŞ BİTMEZ
E-POSTA : oakuloglu@gmail.com
Yeniçağ Gazetesi, 22 Nisan 2022
Savaşın, başlangıçta Rusya’nın hedeflerine çok kısa sürede ulaşarak sona ereceği düşünülürken, şimdi ise ne zaman biteceği öngörülememektedir.
Bunun başlıca iki sebebi var. Birincisi Rusya’nın Ukrayna’yı hafife alıp, başlangıçta harp prensiplerine uymaması ve yetersiz istihbaratla harekâta girişmesidir. İkincisi de Ukrayna’nın, ABD’nin sağladığı çok güçlü bir istihbarat desteğiyle yine ABD başta olmak üzere, Batı’dan aldığı yardım ve desteklerle direncini arttırmasıdır. Ayrıca kendisi için uluslararası ortamda mağduriyet algısı yaratılmasının da etkisiyle, vatanına sahip çıkma duygusunu, motivasyonunu, savaş azim ve iradesini kaybetmemesidir.
Savaş neden çıktı?
Bu savaşın sorumlusunun aslında ABD olduğunu söylemek çok iddialı bir yaklaşım değildir. Bunun nedeni ABD’nin, çok kutuplu küresel bir düzene geçişi önleyerek kendi hegemonyasını devam ettirebilme düşüncesidir. Ukrayna savaşı da, bu büyük stratejinin bir parçası olan Avrupa’da hegemonya sağlamanın bir ayağıdır.
ABD, yeni stratejisi gereği Çin’i çevrelemek, Rusya’yı de sıkıştırarak etkisizleştirmek istemektedir. Bunun için, öncelikle NATO’nun genişlemesine önem vermiş, şimdi de Ukrayna’yı cesaretlendirip, Rusya’yı tahrik etmiş, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasına ortam hazırlamıştır.
ABD, Rusya’yı yaptırımlarla bunaltmaya, Ukrayna’ya da her türlü desteği vererek direncini arttırıp Rusya’nın yıpranmasını sağlamaya çalışmaktadır. Yıpranan ve zayıflayan bir Rusya’nın tehdit olmaktan çıkması, ABD’nin Avrupa’daki hegemonyasına imkân sağlayacağından savaşın uzamasını istemektedir.
NATO’nun genişlemesi ve Avrupa güvenliği
Soğuk Savaş dönemini 16 ülkeyle tamamlayan NATO, Sovyetlerin dağılması sonrası Rusya’nın zafiyetinden istifadeyle, 1999’dan 2020 yılına kadar olan dönemde, ABD’nin yönlendirmesiyle doğuya Rusya’ya doğru genişleyerek üye sayısını 30’a çıkarmıştır.
ABD/NATO’nun hedefi, fırsat doğdukça Ukrayna, Gürcistan, Bosna-Hersek, Moldova, İsveç ve Finlandiya’yı ittifaka dahil ederek bu genişlemeyi devam ettirmektir. Amaç, Avrupa’nın güvenliği olarak ifade edilse de, asıl konunun ABD’nin Avrupa’daki hegemonyası olduğu ve bunu için de NATO’yu kullandığı bir gerçektir.
Bu durumda Rusya’nın, bekası için NATO’nun artık daha fazla genişlemesine tahammül edemeyeceği ve bunun da Avrupa’da güvenlik sorunu yaratacağı açıktır.
İsveç ve Finlandiya’daki tavır değişikliği
Ukrayna’nın NATO’ya katılması şimdilik askıya alınmış durumdadır. Ancak gelinen ortam, NATO’nun genişlemesi için ABD tarafından yeni bir fırsat olarak görülmektedir. İsveç ve Finlandiya bugüne kadar olan söylemlerinde, Rusya’yı kışkırtmamaya özen göstermiş, ülkelerinin NATO üyeliğinin Avrupa’nın güvenliğini olumsuz etkileyeceğini beyan ederek ittifak üyeliği konusunda isteksiz görünmüştür. Ancak, son zamanlarda bunun aksi söylemlerde bulunmaları dikkat çekmektedir.
Rusya’nın, İsveç ve Finlandiya yakınlarında yığınak yaptığı söylentileri ve Ukrayna örneği, bu ülkelerin halkı üzerinde Rusya tehdidinin arttığı yönünde bir algı yaratmıştır. Rusya’nın, bu ülkelerin NATO üyeliği teşebbüslerinin sonuçları olacağını söylemesi, NATO Genel Sekreteri’nin ise, iki ülkenin istemesi halinde, çok hızlı bir şekilde ittifaka katılabileceklerini açıklaması, bu ülkelerdeki NATO üyesi olma çalışmalarını arttırmıştır. Bu değişimde ABD’nin etkisinin olduğu tartışmasızdır.
AB de, ABD’ye bağımlı olmamaya çalışsa da, kendi içinde tam bir siyasi bütünlük sağlayamadığından olayların akışını durduramamaktadır.
Savaş ne zaman biter
Bu savaşın, Rusya açısından, prestijini kurtaracak bir başarı elde etmeden, iç ve dış kamuoyunda asgari yeterli düzeyde hedeflerine ulaştığı algısı oluşturmadan sonlanmasının mümkün olamayacağı,
Ukrayna’nın ise, başta ABD’den olmak üzere aldığı desteğin devam etmesi, savaş azim ve iradesinin de kırılmaması halinde direnişini sürdüreceği değerlendirilmektedir.
Zelensky’nin, Ukrayna'nın Rusya ile 10 yıl daha savaşmaya hazır olduğunu söylemesi dikkat çekicidir.
Böyle bir ortamda Türkiye’nin, tarafsızlık politikasını sapmalar göstermeden devam ettirmesi, NATO’nun genişlemesi politikasına açıktan destek vermemesi, garantörlük için yapılan çağrılara da itibar etmeyerek ısrarla uzak durması menfaati gereğidir.
No comments:
Post a Comment