Ahmet Banguoğlu'nun 01 Nisan 2017 tarihli açık mektubu
Konu: Yalım Eralp'ın anı kitabı
Yalim Bey,
Oncelikle,11 Ocak 1996 tarihli servis notumun ilk sayfasini gonderdiginiz icin tesekkur ederim.
Bende resmi belge bulunmaz. Sizde anilan notun tumu varsa ve bana iletebilirseniz mutlu olurum. O takdirde daha saglikli bir degerlendirme yapabilirim.
Ayrica tesekkurler. Kitabinizda beni 'ustlerinden gelen baskilara ragmen gorusunde direnmeye
caba gosteren bir memur' olarak nitelendirmissiniz. Memuriyet hayatimda gercekten de bunun
bazi ornekleri oldu ama Kardak konusu bunlardan biri degildir.Bu bakimdan iltifatinizi kabul et-
mek hakkini kendimde goremiyorum.
Zira,kriz suresince ve halen kisisel gorusum tezimizin hakli ve hakkaniyete uygun oldugu yonun-
dedir.Sozkonusu notta da belirtildigi gibi,kaza 25 Aralik 1995 gunu oldu. Yunan BE,26 Aralik
1995 tarihli olup,Bakanliga 29 Aralik'ta mesai saatinden sonra ulasan bir nota ile,Kardak'in
Yunanistan'a ait oldugunu iddia etti. Biz de buna,aninda, terreddud gostermeden ve arsivde o
asamada bulunan haritalara dayanarak,bir hak kaybina ugramamak amaciyla ' Turk tapu kayitlarina gore,anilan iki kayaligin Turkiye'ye ait bulundugu'
yolunda yanit verdik. Notun 2. Maddesinde,benim kisisel goruslerime degil,10 Ocak'a kadar
yapilan arsiv arastirmasinda ulasilan bazi bulgulara yer verilmektedir. Bu arada,1932 tarihli
Turk- Italya Protokolune dair 'hukuki islemlerin eksik' olduguna da isaret edilmektedir. Bunlar
ust makamlara objektif bilgi sunmak uzere kaleme alinmis hususlardir.
O tarihde bu notta verilen bilgiler nedeniyle ne bana bir baski uygulandi,ne benim direnmem
gerekti,ne de ben bir kizginlik icine girdim. Esasen,11 Ocak tarihli notta,' taraflarin karsilikli
aidiyet iddiasinda bulunmalari nedeniyle gelismelerin ciddi bir meseleye yol acma istidadi
gosterdigi' yolundaki ikazimiza ragmen,ust makamlar ihtilafin patlak verdigi 29-30 Ocak'a
kadar bu soruna yogun bir ilgi de gostermediler.
Yalim bey,baski,direnis ve kizginlik olgusunu yine Yunanistan konusunda 1984 yilinda basim-
dan gecen bir olay dolayisiyla animsayip,yazmis olabilirsiniz.
Krizin ileri bir asamasinda hukuk yoluna basvuru tartismalari yasanirken de kisisel gorusum,
cok ozetle,Mustesar Yardimcisi (Vekili) merhum Sayin Aktan'dan savundugu goruslerden
ziyade Mustesar Sayin Oymen'inkilere yakin oldu. Cunku,hep uluslararasi yarginin etkiye acik
olacagindan ve hakkaniyete degil,siyasete dayali karar vereceginden endise ettim.
Turk-Yunan iliskilerine dair goruslerimin olusmasinda,1980-1984 doneminde Atina BE'de
Mustesar ve Birinci Mustesar olarak gorev yaptigim sirada edindigim izlenimlerin etkisinin
buyuk oldugunu itiraf etmeliyim. Hep Ege'de ve Kibris'ta Yunan yayilmaciliginin durdurulmasi
yonunde caba gosterilmesi yanlisi oldum. Kardak sorununu da bu cercevede yaklastim.
Yunan'linin fasistinden,komunistine Turkiye konusunda tek dilde konustugu bilinir. Bizler ise,
Bakanlik icinde bile,bir kriz surecinde dahi tek dil kullanamadik. Kitabinizdaki ilgili bolumun
basligi ' Bitmiyen Kriz: Kardak'. Oysa bu kriz,daha dogrusu tum Ege sorunlari , simdilik 18
ada ve adacigin Yunanistan tarafindan isgaline goz yumulmasi ile coktan sona erdi.
Benim icin onem tasiyan bu konudaki gorus ve tutumumu paylasmak ihtiyaci ile,sizin ve
diger meslektaslarimin degerli vakitlerini aldigim icin ozur dilerim.
Saygi ve selamlarimla,
Ahmet S. Banguoglu
No comments:
Post a Comment