Friday, September 26, 2025

26 Eylul 2025 - Oksijen gazetesinde ABD Başkanı Trump'ın BM Genel Kurulu'nda 23 Eylul 2025 salı günü yaptığı konuşma ve dikkat çeken bazı tasarrufları hakkında yer alan kısa bir yorum

 

Oksijen gazetesinde ABD Başkanı Trump'ın BM Genel Kurulu'nda 23 Eylul 2025 salı günü yaptığı konuşma ve  dikkat çeken bazı tasarrufları hakkında yer alan kısa bir yorum


192 ülke önünde despotizm ilanı


ABD Başkanı Donald Trump uluslararası toplum temsilcilerinin karşısında siyasi, diplomatik ve normatif tabuları yerle bir etmekten çekinmedi, BM’nin temsil ettiği kurallara bağlı liberal dünya düzenine bizzat bu mabedin içinden meydan okudu.
 
Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünün eski Başkanı, ABD'de Georgetown Üniversitesi'nde lisans, İsviçre'de Cenevre  Üniversitesi'nde doktora yapmış, BM Filistin Mültecilerine Yardım Örgütü'nde  Yardım Örgütü’nde uluslararası memur olarak çalışmış olan, günümüzde Global İlişkiler Forumu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Bosphorus Enstitüsü Bilim Komitesi Üyesi olan Prof. Füsun Türkmen, dünyayı şaşkına çeviren konuşmanın mesajlarını yazdı: 
 
"Trump’ın Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, bugüne kadar bu kürsüden yapılan konuşmalar içinde olağan dışı bir yer işgal ediyor. Çünkü Trump, bu mümtaz kürsüden uluslararası topluma adeta ayar verdi. Bu kimilerine göre uluslararası bir despotizm ilanı, kimilerine göre ise geçici bir ütopyanın tezahürüydü.
 
Kendini bir bakıma dünyanın merkezi ve hakimi olarak yansıttığı konuşmasında, uluslararası ilişkilerde çok taraflılık yerine tek taraflı kararları, küresel ve insani çıkarlar yerine salt ulusal çıkarı, ideallere karşı maliyetleri ve kazançları savundu. Artık Trump Amerikası ile dünyanın geri kalanı arasında bir uçurum olduğu söylenebilir."
 
Trump son hamlesiyle tüm insanlığa çelme taktı

ABD yönetimi, BM’nin 2015’te oy birliğiyle kabul ettiği 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin tamamını reddettiğini duyurdu. Gelişmeyi kapağına taşıyan Foreign Policy’ye göre bu, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmekten çok daha ciddi bir durum. Reddedilen hedefler arasında yoksulluğa ve açlığa son vermek, tüm insanlara sağlıklı ve kaliteli yaşam sağlamak, nitelikli eğitim gibi maddeler vardı.
 
ABD’nin içinden bir Çin çıktı

The New York Times’tan Li Yuan yazıyor: “Milyonlarca insanın başkanlarıyla alay edenleri izleyebildiği talk show’lar bizim gibi katı sansür altında büyümüşlere Amerikan özgürlüğünün simgesi gibi görünürdü. Bu yüzden Kimmel’ın ekrandan uzaklaştırılma girişimi çok rahatsız edici. Şi Cinping’in ülkelerindeki ifade özgürlüğünü bitirişine tanık olmuş Çinlilere göre şu an ABD’de yaşananlar felaket alameti.
 
Amerika kendinden uzaklaşıyor
Bağımsızlık Bildirgesi’nin 250. yıldönümüne aylar kala Trump ülkenin kuruluş ilkelerini yerle bir ediyor. İfade özgürlüğüne savaş açtı, güçler ayrılığı fiilen ortadan kalktı, Kongre anlamını yitirdi. Yüksek Mahkeme’den çıt çıkmıyor, medya sersemlemiş halde. ABD, seçimli otokrasilerden bile hızlı geriliyor. 
 
Trump 8 ayda 725 Boeing sattı!
2018’den bu yana kazalar nedeniyle zor günler geçiren ve satışlarda Airbus’ın gerisine düşen Boeing, Trump’la atağa kalktı. Amerikan devi sadece bu yılın ilk 8 ayında 725 uçak satarken, Airbus 600’de kaldı.
 
Trump ölümü gösterip sıtmaya razı etti
Trump’ın gümrük vergileriyle ülkelere kâbus gibi çökmesinin ardından birçok lider, anlaşma için Beyaz Saray’ın kapısını çaldı. Birçoğu ABD’ye dev yatırımlar yapmayı taahhüt etti. Yabancı şirketler de Başkan’ın kalbini kazanmak için ABD’ye para yağdırıyor.
 
Trump’ın ‘ekonomi prensi’ Miran’ın dünyaya empoze etmek istediği strateji

Uğur Gürses: “Gelecek mayısta Fed Başkanlığı’na getirilmesine kesin gözüyle bakılan Stephen Miran, Trump’ın ekonomi politikalarının mimarı. Boston Üniversitesi ve Harvard mezunu, 42 yaşında, CV’si parlak bir finansçı… Miran, ABD’nin dünyaya iki büyük hizmet sunduğunu savunuyor: Büyük bir güvenlik şemsiyesi ile küresel ticaret ve finans sistemini ayakta tutan dolar ve ABD tahvilleri… Bu hizmetin bedelini ABD halkının ödediğini düşünen Miran, yükün paylaşılması için diğer ülkelerin ABD’de fabrikalar kurmasını, daha çok Amerikan malı ithal etmesini ve yüklü miktarda ABD tahvili satın alması gerektiğini  savunuyor.”

No comments:

Post a Comment