Friday, March 22, 2024

Evrensel - Hediye Levent 21 Mart 2024 04:56 Irak’ın Kuru Kanal’ı kağıt üstünde şahane ama...

 Evrensel - Hediye Levent

 21 Mart 2024 04:56

Irak’ın Kuru Kanal’ı kağıt üstünde şahane ama...

 

Hediye Levent


Ankara ve Bağdat arasındaki temaslar hız kesmeden devam ediyor. Bu temasların birbirine bağlı birkaç gündemi var.


En önemli gündem maddesi elbette Kalkınma Yolu Projesi veya Iraklıların “Kuru Kanal” dediği ticaret yolu projesi. Basra Körfezi’ni Bağdat’a ve Bağdat’ı Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlaması öngörülen projeye dair tartışılması gereken birçok nokta var.


Her zaman yaptığımız gibi sırayla ve sorular üzerinden ilerleyelim.


Bağdat’ın oldukça heyecanlandığı bu proje hakkında ne biliyoruz?


-Proje Türkiye’nin gündemine son birkaç haftadır girmiş olsa da yeni bir proje değil. Irak tarafı 2005 yılında Orta Doğu’nun en büyük limanını Basra Körfezi’nde inşa etme fikrini gündeme getirdi. Ancak Irak’taki istikrarsızlık ve sonrasında IŞİD’in ortaya çıkışı ile patlayan Arap Ayaklanması dönemi projeyi askıya aldırdı. Irak’taki güvenlik sorunlarının biraz durulması ile birlikte başlanan Fao Limanının 2025 yılında açılması bekleniyor. 5 milyar dolarlık proje için Güney Koreli Daewoo firması ile anlaşan Bağdat’ın projesine göre liman 54 km’lik bir alanı kaplayacak ve 14.5 km uzunluğundaki dalgakıran ile Guinnes Rekorlar Kitabı’na girmeye aday.


-Böylesi büyük bir liman inşa ediliyorsa bunun kara ve demir yolları ile üçüncü ülkelere bağlanarak uluslararası niteliğe kavuşturulması gerekiyor elbette. Bağdat önce “Limanı demir yolu hatları ile Suriye’ye ve Türkiye’ye bağlayalım” diyor. Ancak Arap Ayaklanması’nın patlaması ve beraberinde gelen güvenlik sorunları ile birlikte projenin Suriye ayağı askıya alınıyor. Geriye Türkiye boyutu kalıyor. Velhasıl projenin son versiyonuna göre Basra Körfezi’ndeki Fao Limanı paralel demir yolu ve kara yolu hatları ile Türkiye’ye bağlanacak. İlerleyen yıllarda bu hatlara yeni petrol ve gaz hatları da eklenecek. Böylece Bağdat Türkiye üzerinden Avrupa’ya daha fazla petrol ve gaz satabilecek.


-Toplam 23 milyar dolara malolması hesaplanan projenin 17 milyar dolarlık kısmını Irak, kalanını Türkiye karşılayacak. 2028 yılında tamamlanması beklenen proje için Dünya Bankası ile bir anlaşma yapan Irak, Basra Körfezi’ne komşu Katar, Suudi Arabistan gibi ülkelerle de finansman için temaslara başladı.


Bağdat bu proje için neden bu kadar heyecanlı?


-Irak’ın ekonomisi büyük ölçüde petrole bağımlı ve petrol bilindiği gibi kıt bir kaynak. Ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarmaya çalışan Bağdat, jeopolitik konumunu avantaja çevirmeye çalışıyor. Yol üstündeki çay ocaklarından inşaatına, teknikerinden tüccarına kadar hat geçtiği bölgeleri ihya edecek. Hesaplamalara göre hattın Irak ekonomisine katkısının yıllık en az 4 milyar dolar olacağı öngörülüyor.


-Malum bir de Çin’in Basra Körfezi’ni de kapsayan Kuşak ve Yol Projesi var. Halihazırda Irak petrolünün yüzde 45’i Çin’e gidiyor. Bağdat, ilerleyen yıllarda Kuru Kanal’ın Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne dahil edilebileceğini düşünüyor.


-Elbette Bağdat’ı heyecanlandıran en önemli sebepler projenin ekonomik getirisinin yanı sıra güvenliğin sağlanması konusunda yadsınamaz katkısı olacak. Çünkü böylesi büyük ve uluslararası hatlar bu hatlardan faydalanan bütün ülkeler için önemli hale gelir ve bu ülkeler bu hatların güvenliği için azami özen gösterir. Yine sosyoekonomik faktörlerden yani giderek hızlanan fakirleşmeden beslenen terör örgütlerini de zayıflatması umuluyor.


Peki Türkiye hangi sorumlulukları üstlenecek?


-Yukarıda belirttiğim gibi hattın Türkiye tarafındaki kısmı için yaklaşık 7 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.


-Türkiye’nin 615 km’lik yeni demir yolu hattı ve 312 km’lik kara yolu inşa etmesi gerekiyor.


-Basra’dan başlayacak hat için uzun süredir gündemde olan yeni bir sınır kapısının açılması için de çalışmaların tamamlanması öngörülüyor. Ovaköy’de açılacak olan bu yeni sınır kapısı ile birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekonomisinin canlanacağı söyleniyor.


Gördüğünüz gibi kağıt üstünde şahane bir proje. Hem Irak’ı hem Türkiye’yi ihya edecek, belki de yüz binlerce insana iş kapısı açacak bir hat… Ama bir de projenin önündeki engelleri konuşmak gerekiyor.


-Projenin önündeki en büyük engel güvenlik meselesi… Bu meselenin başında da PKK geliyor. PKK’nın kuzey Irak’ta yayılmakla sınırlı kalmadığı, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) içindeki Süleymaniye’ye ve Suriye sınırındaki Sincar’a kadar indiği biliniyor. Belirttiğim bölgeler Kuru Kanal projesinin güzergahı üzerinde.


-Evet, Bağdat normalde terör örgütü kabul etmediği PKK’yı yasaklı örgütler listesine aldı ama bunun içini nasıl dolduracağı hâlâ belirsiz. Yani Bağdat Ankara’nın istediği gibi PKK’ya karşı ortak operasyon yapacak noktada mı değil mi; bilmiyoruz. Zaten yasaklı örgüt ne demek, bunun tanımı bile belirsiz ve Bağdat’ın PKK konusundaki yeni politikaları ve eylemleri ile belirginleşecek.


-Bir diğer önemli sorun Irak’taki IŞİD varlığı. IŞİD örgütsel düzeyde çökertilmiş olsa da Irak’ta ve Suriye’de hâlâ var ve hücre tipi yapılanmalar üzerinden oldukça kanlı saldırılar yapmaya devam ediyor. Yine hattın güzergahı üzerindeki Musul ve çevresi başta olmak üzere birçok nokta IŞİD karşıtı operasyon noktaları.


-Türkiye projeye paralel olarak PKK meselesini de sona erdirmek istiyor. Bu çerçevede Irak içine 30-40 km kadar inen güvenlik koridoru oluşturulması planlanıyor. Ancak bu koridor IKBY bölgesinin içlerine kadar inecek. Bu duruma IKBY yani Erbil ve özellikle de PKK ile yakın ilişkileri olan Süleymaniye merkezli KYB nasıl yaklaşacak?


-Türkiye ile iyi ilişkileri olan Erbil’i de yakından ilgilendiren nokta ise yeni sınır kapısı Ovaköy. Çünkü halihazırda kullanılan Habur Sınır Kapısı Erbil’in kontrolünde ve en önemli gelir kaynakları arasında. Ovaköy’e sınır kapısı açılması halinde bu kapı Bağdat’ın kontrolünde olacak ve Habur’u büyük ölçüde baypas edecek. Erbil’in bu durumdan dolayı mutlu olmayacağı kesin. Kaldı ki, Kuru Kanal Projesi’ne IKBY dahil değil. Dolayısıyla hattın hayata geçirilmesi halinde sağlayacağı gelirden ve getirilerden IKBY mahrum olacak.


-Bir de Bağdat’taki durum meselesi var. İran nüfuzunun Bağdat siyasetini derinden etkilediği biliniyor. Hal böyleyken Bağdat siyasetindeki kırılganlık projenin önündeki engeller arasında sayılabilir. Çok başlılık, siyasi istikrarsızlık, yolsuzluk ve ortak irade geliştirilememesi gibi önemli faktörler göz ardı edilemeyecek kadar ciddi boyutlarda.


-İran demişken, İran’ın bu projeye nasıl yaklaşacağı da belirsiz. Evet, ağır yaptırım altındaki İran bu proje üzerinden dünyaya açılmak ister elbette ama İran’ın Irak’taki nüfuzunu küçümsememek gerek. Proje hayata geçirilirse, hele de Ankara’nın söylediği gibi "PKK tamamen ortadan kaldırılırsa" Türkiye’nin Irak’ta oluşacak nüfuzu İran’ı rahatsız edecektir.


-Keza Irak sahasındaki ABD bu işe ne der? Körfez ülkeleri nasıl yaklaşır? Rusya bu işin neresinde, Çin ne yapar? Soru ve sorun çok.


Velhasıl Ankara-Bağdat arasında müzakere edilen Kuru Kanal Projesi ve "PKK’nın tamamen ortadan kaldırılması" gündemleri bölgeyi derinden etkileyebilecek birçok boyutla birlikte gündemimize girdi. Ancak bu gündemlerin önünde çok büyük ve derin sorunlar da var.


Ankara’nın isteği, Bağdat’ın heyecanı bu sorunların çözülmesini sağlayacak mı; bekleyip göreceğiz ama gerçekçilikten de vazgeçmemek gerek.




No comments:

Post a Comment