İşte Moskova terör eylemindeki IŞİD militanlarının Türkiye seyahatleri
Rus makamları Moskova’da bir konser salonuna 22 Mart akşamı yapılan saldırı sonucu öldürülenlerin sayısının 25 Mart akşam saatleri itibarıyla 139’er ulaştığını açıkladı; 140’a yakın yaralı var. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin IŞİD’in (DAEŞ) üstlendiği terör eylemini üçüncü gün “radikal İslamcıların” yaptığını kabul etti ama Ukrayna’yı suçlamayı da sürdürdü. Moskova mahkemesinin tutukladığı Tacikistan kökenli 4 IŞİD militanından Shamsidin Fariduni’nin sorgusunda Türkiye’den geldiğini söylemesi terör eylemine ayrı bir boyut kattı. Faruduni yakalandığında yapılan sorgusunda “Vizesi bittiği için Türkiye’ye gidip geldiğini” söylemişti.
Konuyu araştıran Türk güvenlik birimleri, terör eylemini gerçekleştiren Tacikistan uyruklu dört kişiden ikisinin Türkiye seyahatlerini saptadı.
Fariduni ne zaman Türkiye’deydi?
Bunlardan biri Telegram kanalından konuştuğu kişilerin kendisine bu eylem için 500 bin ruble vadettiğini söyleyen Fariduni. Rus Ria Novosti ajansına göre, Fariduni Rusya’nın Krasnagorsk şehrinde ikamet ediyor.
Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Fariduni 20 Şubat 2024’te Moskova’dan havayoluyla İstanbul’a gelmiş ve 21 Şubat’ta Fatih’te bir otele yerleşmiş. 23 Şubat’ta Mart’ta “Aksaray İstanbul” konumuyla Fatih’ten 8 fotoğrafı Instagram hesabında yayınlamış. Otelden 27 Şubat’ta ayrılan Fariduni 2 Mart’ta da yine İstanbul Havalimanından Rusya Federasyonu’na dönmüş.
Tutuklanan bir diğer saldırgan, Saidakram Rajabalizoda ise Fariduni’den bir ay kadar önce, 5 Ocak 2024’te İstanbul’a gelmiş ve aynı gün Fatih’te bir otele yerleşmiş. Bu, daha sonra Fariduni’nin de gelip yerleşeceği otel. Ancak Rajabalizoda, Fariduni’nin otele giriş yaptığı gün otelden ayrıldığı saptanmış. Sonra o da Fariduni ile aynı uçakta 2 Mart’ta Moskova’ya dönmüş.
Birkaç kritik soru
Bu izlekten ilk soruları çıkartabiliriz. (Türkçede, Şemsettin Feriduni ve Saidekrem Recepalizade olarak okuyabileceğimiz) Rajabalizoda 21 Şubat-2 Mart, Fariduni ise 27 Şubat 2 Mart arasında nerede kalmış, ne yapmışlar? Henüz bu bilgiye -belki güvenlik birimleri sahip ama biz- sahip değiliz.
İkincisi, bu şahıslar Türkiye’ye nasıl bu kadar rahat girip çıkabilmişler? Güvenlik kaynaklarından buna bir yanıt alabiliyoruz: çünkü haklarında “aranırlık kaydı” bildirimi yokmuş, dolayısıyla pasaportlarını gösterip rahatça giriş-çıkış yapabilmişler.
Güvenlik kaynakları, bu kişilerin Türkiye’de geçirdiği sürenin kısalığı nedeniyle “radikalleşmeye” yetmeyeceğini söylüyorlar.
Öte yandan bu kişilerin IŞİD’in daha çok Orta Asya ülkeleri ve Afganlardan oluşan Horasan Vilayeti kolundan, DAEŞ-H (ISİF-H) üyesi oldukları konusunda görüş birliği oluşuyor.
IŞİD-H örgütü eylemleri
IŞİD 2014-2017 arasında Türkiye’de pek çok kanlı terör eylemi yürüttü. 2014’te Irak’ın Musul şehrindeki Türkiye Başkonsolosluğu baskını ardından 2015 yılında Suruç’taki intihar saldırısında 34kişinin öldürülmesi, Ankara’da (bir defada en çok kişinin canına mal olan) Ankara Garı intihar saldırısında 109, 2016’da İstanbul, Atatürk Havalimanı baskınında 48, İstanbul Sultanahmet ve İstiklâl caddesi saldırılarında 16 ve Reina gece kulübü baskınında 39 kişiyi öldürülmesi bunların arasında.
MİT ve Emniyet kayıtlarına göre IŞİD’in Horasan kolunun Türkiye’de bilinen ilk eylemi 28 Ocak’ta İstanbul’da Santa Maria Katolik kilisesinin basılarak 1 kişinin öldürülmesi. Yetkililer bu eylemde daha fazla can kaybını önleyen şeyin, teröristlerden birisinin silahının tutukluk yapması olduğunu açıklamıştı.
Kanlı bilanço
IŞİD-H’nin bilinen yüzlerce terör eyleminden bazıları da şunlar:
– 12 Nisan 2019, Pakistan’ın Kuetta şehrinde pazar yerine saldırı: 22 ölü, 48 yaralı.
– 26 Ağustos 2021, Afganistan, Kabil havaalanı intihar saldırısı: 183 ölü, 200 küsur yaralı.
– 26 Ekim 2022, İran’ın Şiraz şehrinde Şah Çerağ camisi baskını: 15 ölü, 40 küsur yaralı
– 2 Aralık 2022, Afganistan, Kabil: Çinlilerin kaldığı otele baskın: 6 ölü, 15 yaralı
– 30 Temmuz 2023, Pakistan, Khar, İslam din adamları yürüyüşüne saldırı: en az 55 ölü, 200 yaralı.
– 3 Ocak 2024, İran, Kirman, Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümü törenine saldırı: 94 ölü, 284 yaralı
Daha Moskova’daki Crocus konser salonu saldırısından bir gün önce, 21 Mart Nevruz günü Afganistan, Kandahar’da bir bankaya intihar saldırısı düzenlemiş IŞİD-H: en az 21 ölü, 50 yaralı da orada var. Bir gün sonra da Moskova.
Batıya karşı, Doğuyu vuruyor
IŞİD-H’nin Afganistan, Pakistan, İran üçgeninde yoğunlaşan eylemleri ardından 2023 sonu 2024 başından itibaren Türkiye ve Rusya’da da eylem hazırlığına giriştiği görülüyor. Türk polisi ve istihbaratının ortak çalışmasıyla önlenebilen eylemler arasında Ankara’daki Irak Büyükelçiliğine saldırı da bulunuyordu.
Eylemlerin bir ortak noktası da hep Müslüman ülkeleri, son olarak Rusya’yı da katarsak hep Doğu ülkelerini hedef alması ve Doğuda terör estirip kan dökmesi. Bunun bir kaç nedeni olabilir. Örneğin IŞİD-H militanlarının Batı ülkelerinde toplum içine kartışma imkânı bulamamaları. Örneğin, Müslüman toplumlardaki Sünni-Şii bölünmesini, genel olaran din, mezhep ayrımını derinleştirmek istemeleri. Ya da öreneğin; katı İslamcı ve Batı karşıtlığı görüntüsünde tam tersi amaçlara hizmet etmeleri.
Putin bu sonuncu ihtimalde ısrarlı. Hatırlayalım, 2008’de Türkiye’de hükümet her coğrafyada önlerini açmaya çalışırken Putin “Türk Okulları” adı altındaki Fethullah Gülen okullarını “ABD istihbaratı hizmetinde” olma suçlamasıyla kapatmıştı. Putin’in Moskova saldırısı ardınmdan “Tamam, radikal İslamcılar ama” derken bile arkasında Ukrayna desteğini araması da Ukrayna üzerinden IŞİD’in arkasında ABD öncülüğünde Batılı güçlerin yönlendirmesini aramasından kaynaklanıyor.
Türkiye’deki güvenlik çevreleri de IŞİD-H örgütünün Batılı bazı çevreler tarafından yönlendiriliyor olabileceği ihtimalini yok saymıyor.
Rüzgâr eken, fırtına biçer
Nasıl El Kadie’nin kuruluşunda Vaşington’un radikal İslamcı mücahitleri Afganistan’da Moskova’nın işgaline karşı kullanma siyaseti pay sahibi olmuşsa, IŞİD’in kuruluşunda da Rusya’nın himayesindeki Şam yönetiminin 2013’te hapishanede radikalleşmiş tutukluları serbest bırakmasının payı oldu. Suriye iç savaşının başlarında Türkiye’nin siyasi İslamcı militanlara gösterdiği müsamaha ve verdiği destek hala başına dert olmuyor mu? Yine de Türkiye, 2016’dan bu yana Suriye’de IŞİD’e ağır kayıplar verdirdi ama giden gitti.
Herkes ektiği rüzgârın fırtınasını biçiyor.
No comments:
Post a Comment