Wednesday, December 29, 2021

Türk Üniversiteleri Sıralamalarda Neden Düşüyor?

 Murat Yetkin

------------------------------------------------------------------------




Türk Üniversiteleri Sıralamalarda Neden Düşüyor?

Lale Akarun

YAYIN TARİHİ 29 ARALIK 2021 · GÜNCELLENME TARİHİ 29 ARALIK 2021

Türk üniversiteleri 2013 yılına kadar uluslararası sıralamalarda üst sıralarda yer alıyordu. 2016’dan itibaren hızlı bir düşüş yaşandı.

Üniversite sıralamalarının anavatanı, Amerika Birleşik Devletleri. ABD’de 4000 civarı “üniversite” var. Üniversiteleri kontrol eden merkezi bir kuruluş olmadığı gibi, öğrencilerini de kendileri seçiyorlar. Bunların sıralanması büyük bir ihtiyaç çünkü ABD’de üniversite eğitimi ücretli ve bu ücreti vereceklerin alacakları hizmeti değerlendirmeleri lazım. Üniversite sıralamaları bu amaçla yapılsa da, dünyanın her tarafından üniversiteler gibi Türk üniversiteleri de bu sıralamalara ilgi gösteriyor.

Amerikan Ticaret Bakanlığı 2018 rakamlarına göre, uluslararası öğrencilerin ABD ekonomisine katkısı, 45 milyar dolar. Kıyaslayacak olursak, Türkiye bütçesinden tüm üniversitelerimize ayrılan bütçe, aşağı yukarı 4,5 milyar dolar. Bu arada, ABD’de okuyan öğrencilerin % 1-2’si Türkiye’den gidiyor; bunu da not edelim. Amerikan yüksek eğitim sistemi için yabancı öğrenciler vazgeçilmez önemde. Bu nedenle US News dergisi, 2014’ten beri bir de uluslararası üniversite endeksi yayınlıyor. Times Higher Education (THE) ve Quacquarelli Symonds  (QS), bu alanda faaliyet gösteren diğer şirketler.  https://www.herkesebilimteknoloji.com/yazarhp/universite-siralamalari-ne-ise-yarar

Üniversite sıralamaları hangi kriterlere göre yapılıyor?  

Sıralamalarda en önemli kriter itibar. Değişik sıralamalarda yüzde yirmi beş ila yüzde elli arasında rol oynuyor. Tüm dünyadan, çoğu akademisyen olan 20-30 bin kişiye, “bildiğiniz en iyi üniversiteler hangileri?” diye soruluyor. Tipik bir insan, 10-20 okul sayıyor. Onların içine girerseniz, itibarınız yüksek çıkıyor. Nasıl oluyor da, ABD’deki, Çin’deki, Avustralya’daki birisi, ya da Orta Doğu’dan birisi Türkiye’de bir üniversitenin adını bilip de söylüyor? Rektörler tanıdıkları kişilere, eski öğrencilerine, meslektaşlarına mektuplar yazıyorlar; bizi değerlendirin diyorlar. Bunun için danışmanlık hizmetleri alınıyor.

İkinci en önemli faktör, yayınlara verilen atıflar. Bu atıflar, tüm sıralamalarda önemli bir yer tutuyor. Öğretim üyelerinin yaptıkları yayınlara başkaları tarafından ne kadar atıf veriliyor? Bu da değişik sıralamalarda yüzde yirmi ila elli yer tutuyor. 

Diğer kriterler, öğretim üyesi sayısı; araştırma bütçesi, uluslararası öğrenci/ hoca sayısı gibi istatistikler. Bu kriterler, seneden seneye de değiştiriliyor; çünkü üniversiteler kriterlere oynuyorlar. 

Üniversiteleri yükseltme hileleri

En yaygın yapılan hile, çok yayın ve atfı olan öğretim üyelerini kadrolarında göstermek için, bu kişileri “çifte atamak”; yani birkaç hafta çalışmaları karşılığında maaş vermek. Suudi Arabistan Üniversitelerine bakarsanız, bu şekilde çifte atanmış pek çok Nobel ödüllü öğretim üyesi görürsünüz. 

Ülkemizde de aslında yurtdışında üniversitelerde görevli olup, aynı zamanda burada da görüldüğü için, yeni kurulmuş bir vakıf üniversitesini Oxford’dan iyi gösteren, yılda yüzlerce yayın yapan çifte atanmış öğretim üyeleri var.

Bu sıralamalar bir şey ölçüyor mu? Hem evet hem hayır. 

Evet, çünkü eğer çok iyi bir üniversite iseniz, bütçeniz büyük, öğrenciniz az, hoca sayınız çok ve kaliteli ise, yukarılarda çıkıyorsunuz. 

Ancak bunları yapmadan, anlattığım gibi sadece kriterlere oynayarak yukarılara çıkmak da mümkün.  Hatta, siz hiçbir şey yapmasanız da sıralamalarda 500 sıra yükselmek, 3-5 sene sonra düşmek mümkün. 2014-2015 senelerinde Türkiye’den pek çok üniversite, ilk 300 içindeydi. Hatta bazı sıralamalarda ilk 100’e giren oldu. Sonra tüm Türk üniversiteleri 400-500 sıra düştüler.

Türk Üniversiteleri nasıl yükseldi?

Her şeyden önce şunu söylemek gerekiyor: Bizim bütçelerimiz ilk 100 liginde değil. Boğaziçi Üniversitesinin bütçesi 50 milyon dolar civarı. Yurtdışında büyük bir laboratuvarın bütçesi bu kadar. Üniversite bütçeleri bunun yüzlerce katı. 

Bu lige girmek için bütçelerimizin 200-300 kat artması gerekiyor. Peki ona rağmen nasıl oluyor da ara sıra ilk 100’lere, 200’lere yaklaşıyoruz? 

Çünkü kaliteli! O ligdeki üniversitelerde yer alabilecek öğretim üyelerimiz var; atıf puanlarımız iyi. Ara sıra büyük bir buluş yapılıyor; onun yarattığı etki, bizi yukarılara taşıyor. Örneğin, 2012’de CERN’de büyük bir buluş yapıldı: ATLAS ve CMS deneylerinin sonuçlarının Higgs parçacığı adlı o zamana kadar varlığı ispatlanamamış bir parçacığın varlığını gösterdiği açıklandı ve buna dair pek çok yayın yapıldı. 

Bu deney gruplarının içinde pek çok Türk bilim insanı vardı ve bu büyük buluşun kredisi, üniversitelerimizi yukarı taşıdı. 

Türk Üniversiteleri nasıl düştü?

2013 yılından beri Türkiye tüm endekslerde nasıl düştüyse, o şekilde düştük. 2013 yılında Türkiye’nin gayri safi yurtiçi hasılası yaklaşık 950 milyar dolardı. 2020’de 720 milyar dolara düştü. 2013’te Türkiye demokrasi endeksinde kusurlu demokrasiye daha yakın bir karma rejimdi (skoru 5.6; 6 üstü kusurlu demokrasi); şimdi ise otoriter rejim sınırında bir karma rejimiz (2018 skoru 4.09; 4 altı otoriter rejim). Bunların itibarımıza yaptığı etkiyi görüyoruz. 

2013 yılında üniversitede rektörümüzü kendimiz seçiyorduk. Şimdi ise İngilizce bile bilmeyen bir kişi, YÖK tarafından İngilizce eğitim yapan bir üniversitede görevlendiriliyor; araştırmadan sorumlu birime müdür olarak atanıyor.

Kaliteli öğretim üyelerini soruşturmalarla süründürüyoruz; yurtdışına gitmeye mecbur bırakıyoruz. KHK ile işlerinden atılanları beraat etseler de işlerine iade etmiyoruz. Kaliteli eğitim için direnenlere, “rektörlüğe sırtlarını dönüyorlar” diye yeni soruşturmalar açıyoruz. Daha ne olsun? Ne yapmamız gerekiyorsa tersini yapmakta ısrar ediyoruz; onun için düşüyoruz.


Lale Akarun


No comments:

Post a Comment