TÜRK DÜNYASI BÜTÜNLEŞMESİNDE YENİ BİR DÖNÜM NOKTASI:
“TÜRK DÜNYASI 2040 VİZYONU”
29.11.2021-05.12.2021 No 331
12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen Türk Konseyi’nin 8. Zirvesi,
çeşitli yönleri ile bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Öncelikle 1992’de
başlatılan ve ilmek ilmek işlenen bir sürecin ürünü olan Türk Konseyi’nin (Türk Dili
Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi) isminin, Zirve’de alınan karar gereği Türk Devletleri
Teşkilatı olarak değiştirilmesini, sembolik anlamının yanında ileriye dönük güçlü bir iş
birliği iradesinin somut bir göstergesi olarak değerlendirmek gerekir. Orta Asya’daki
Türk devletlerinin bağımsızlıklarının 30. yıldönümüne denk gelen İstanbul Zirvesi’ni
anlamlı kılan diğer önemli bir husus ise gözlemci statüsü ile de olsa
Türkmenistan’ın ilk defa devlet başkanı Kurbankulu Berdimuhammedov’un katılımı
ile aile fotoğrafında yer almasıdır. Zira 2019 yılında Bakü’de gerçekleştirilen 7. Zirve’ye,
uzun bir aradan sonra Özbekistan’ın tam üye olarak katılması gibi Türkmenistan’ın da
“daimi tarafsız ülke” statüsü gerekçesiyle başından beri mesafeli kaldığı Türk
Devletleri Teşkilatı’nın 8. Zirvesi’ne katılmış olması da Teşkilat’ın geleceği
açısından, ayrıca ele alınması gereken bir gelişmedir.
Ancak Zirve’nin, asıl üzerinde durulması gereken en önemli sonuçlarından birisi hiç
şüphesiz üye devletlerce kabul edilen “Türk Dünyası 2040 Vizyonu”dur. Türk halkları
arasındaki iş birliği ve dayanışmanın genişletilerek derinleştirilmesinin teyit
edildiği vizyon belgesi, “Siyasi ve Güvenlik İşbirliği”, “Ekonomik ve Sektörel İşbirliği”,
“Halklararası İşbirliği” ve “Üçüncü Taraflarla İşbirliği” olmak üzere dört ana başlıktan
oluşmaktadır. Alt başlıklarla detaylandırılan vizyon belgesinde, çoğu daha önce başlatılan
ve bir şekilde devam eden pek çok alandaki iş birliği ve dayanışma alanlarına da değinilmektedir.
Ancak belgede söz konusu alanlardaki iş birliğinin gerçekleştirilmesine yönelik belirlenen
yöntemde ve kullanılan dilde dikkat çeken bazı değişiklikler olduğunu ifade etmek gerekir.
Örnek vermek gerekirse, belgede geçen “Kültürel, akademik ve parlamenter alanlarda iş
birliğini ilerletmek için TÜRKSOY, Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Vakfı ve TÜRKPA
gibi Türk iş birliği kuruluşları ile etkin iş birliği ve koordinasyonu sağlama” ifadesiyle Türk
Devletleri Teşkilatı’nın bundan sonra sayılan bu kurumların politika ve faaliyetlerinde
“koordinasyon sağlayıcı” rol üstleneceğini söyleyebiliriz. Vizyon belgesinde dikkat çeken
diğer bir hedef ise üye devletler arasında malların, sermayenin, hizmetlerin ve insanların
serbest dolaşımının sağlanması yönünde gerekli altyapının oluşturulmasına yönelik
çalışmaların başlatılmasıdır.Ekonomik ve sektörel iş birliği başlığı altında belgede yer verilen
konulardan birisi de başta Azerbaycan, Kazakistan ve Türkiye gibi Orta Koridor güzergahındaki
ülkelerin uzun bir zamandır gündeminde bulunan Hazar geçişli Orta Koridor’un canlandırılmasıdır.
Doğu-Batı güzergahında en kısa ve en güvenilir koridor olan Orta Koridor’un bölgesel ve küresel
üretim ve tedarik zincirlerine dahil edilmesi, bölgesel kalkınmayı olumlu etkileyeceği gibi Türk
devletleri arasındaki ekonomik, ticari ve insani hareketliliği de artıracaktır. Ancak bunun için
mevcut altyapı eksikliklerinin giderilmesi, ulaştırma ve gümrük mevzuatlarında uyumlaştırma ve
uygulama farklılıklarının giderilmesinin gerekliliği hususu açıktır. Bu bağlamda, Türkiye ile
Orta Asya arasında direkt bir bağlantı sağlayacak olan Zengezur Koridoru’nun uluslararası
platformlarda tanıtılmasına belgede açıkça yer verilmiş olması da bu alandaki iş birliği
iradesinin somut bir göstergesidir. Bu başlık altında daha önceki politikalar ve çalışma
alanları dikkate alındığında, üye devletler arasındaki iş birliğinin kurumsal bir boyuta
kavuşturulması için Entegre Türk Enerji Pazarı’nın kurulması, yeşil ve yenilikçi ekonomik
büyüme politikalarının geliştirilmesi, kamu-özel sektör ortaklıklarında tecrübe paylaşımına
yönelik üyeler arası karşılıklı değişim gibi alanlardaki iş birliklerinin çerçevesinin de
açıkça belirlenmiş olduğu görülebilir. Diğer taraftan, 2040 Vizyonu belgesinde Türk
halklarının ortak değerlerinin altı çizilerek, halklar ve toplumlar arasındaki
iletişimi ve etkileşimi artıracak enformasyon, medya ve prodüksiyon gibi alanlardaki
profesyoneller ile eğitim alanındaki öğrencilerin ve akademisyenlerin hareketliliğinin
artırılmasına yönelik ilkelerin belirlenmiş olması da bundan sonraki süreçte ilgili kurum,
kuruluş ve sivil toplum örgütleri için bir yol haritası olarak değerlendirilebilir.
Halihazırda tarihi ve kültürel ortak değerlerimizi yansıtan belgesel, film, dizi ve çocuklar
için animasyon film üretiminin yetersiz olduğu düşünüldüğünde bu noktada ilgili kamu ve
özel sektör kuruluşlarına önemli görevler düştüğünü söyleyebiliriz.
Belirli yönleri ile kısaca özetlenen Türk Dünyası 2040 Vizyonu’daki hedeflerin
belirlenecek yol haritası çerçevesinde gerçekleştirilmesi için Teşkilat’ın yakın
zamanda bir strateji belgesi yayımlaması beklenebilir. Vizyon belgesinde de
değinildiği üzere hazırlanacak stratejik yol haritasında amaçların ve hedeflerin açık bir
şekilde oluşturulması, eşgüdüm, koordinasyon, etkililik ve verimlilik açısından
TÜRKSOY, Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Vakfı, TÜRKPA ve
oluşturulacak yeni kuruluşların görev ve sorumluluk alanlarının yeniden belirlenmesi
önem arz etmektedir. Yine, vizyon belgesinin Türk devletleri yerine “Türk Dünyası” ya da
“Türk halkları” gibi daha geniş bir evreni hedef olarak belirlemiş olmasından yola çıkarak
bundan sonraki süreçte Asya’dan Kafkasya’ya, Akdeniz’e, Ortadoğu’ya, Balkanlar’a ve
Avrupa’ya uzanan coğrafyalardaki Türk halkları ve toplumları arasındaki iş birliğinin
geliştirilmesinin de söz konusu vizyon kapsamında değerlendirileceğini öngörebiliriz.
Sonuç olarak, Türk devletleri ve Türk halkları arasındaki iş birliği ve bütünleşme
sürecinin, Türk Devletleri Teşkilatı’nın oluşturulması ile yeni bir ivme yakaladığını,
bölgesel ve küresel politikalarda daha aktif bir rol üstleneceğini, bunun için de eşgüdüm
ve koordinasyonun artırılmasına yönelik mevcut kurum, kuruluş ve yapılarda
yeniden yapılanmaya gidileceğini tahmin edebiliriz.
Yazar Suat Beylur,
Avrasya Araştırma Enstitüsü, Kazakistan
No comments:
Post a Comment