25 Kasım 2019
Atatürk'ü öldüren de,
halktan 81 yıldır gizleyen de "uluslararası çetedir."
*
Geçen
Pazartesi, "Çok açık ve net söylüyorum: Atatürk öldürülmüştür!"
demiştim.
"Hem
de doktorları tarafından."
(Linki: <http://cevizkabugu.com.tr/yazilar.asp?procid=624>)
ÖLÜ
BİR ULUS!
Çok
acıdır.
Eğer
bir ulus, kurucusunun öldürüldüğü gerçeğini -belgeleriyle ortaya konmasına
karşın- umursamıyorsa, o ülke boşuna kurtulmuş, o lider boşuna can vermiştir!
"Beni
hatırlayınız" diyerek kendisini milletine emanet eden kurucu
lider, milleti tarafından unutulmuştur.
*
Bu
"tarih", "vefa" ve "tarih
sosyolojisi" açısından ibretlik bir vakadır.
(Fenomenolojik
hafıza konusuna girmeyeceğim.)
O'nun
bu küçük ve insani dileğini unutan ulusu, artık "tören ve ritüel
toplumu"® olmuştur.
O
ise, öldürülüşünü bile umursamayan/soruşturmayan halkı tarafından (da) -bir kez daha- öldürülmüştür.
Böyle
bir ulusun kendisi de "ölü bir ulustur!"
Liderinden
önce ölmüş, ama henüz defnedilmemiştir.
(Defin
işlemi 81 yıldır sürmektedir.)
Medya
ve kitle hafta boyunca gel-geç gündelik konulara odaklanmış, "fabrikasyon
istihbarat ve dedikodu" haberleri ile oyalanmıştır.
81
yıldır olduğu gibi.
ATATÜRK
CİNAYETİ "MÜTTEFİKLİK BOZULMASIN" DİYE GİZLENMİŞTİR!
George
Orwell'in "1984" ve "Hayvan Çiftliği"
romanları, pek çok edebi eser gibi, tarihe, psikoloji ve sosyolojiye çok büyük
ışık tutmaktadır.
Atatürk'ün
öldürülüşünün gizlenmesi, aynen bu kitaplarda ayrıntılı yer alan "uluslararası
operasyonlar" gibidir.
Düşünsenize,
bugün Atatürk'ün ölümünün ardındaki ülke bilinse o ülkeye karşı toplumun
dinlemen hıncını!
İşte
bu nedenle "müttefiklik bozulmasın" diye, ATATÜRK CİNAYETİ
tarihten silinip, kazınmıştır!
*
Oysa
gerçek şudur:
"Atatürk
doktorları tarafından öldürülmüştür!"
Bu
açıklama ve bilgiye karşı izlenecek iki yol vardı:
Ya,
"Bu yalandır" demek.
Ya
da, "Bu müthiş bir bilgi, bize açıkla" demek.
Bunun
ikisinin de yapılmaması, olayı büyütmemek, gerçeğin kitlelere ulaşmasını engellemek
için planlı bir duyarsızlıktır.
Bilinçli
bir duyarsızlık operasyonu!
*
SALİH
BOZOK'UN ÖLÜMÜ DE ŞÜPHELİDİR!
Şimdi
de, Atatürk'ün Başyaveri Salih Bozok'un ölümünün de şüpheli olduğunu
söylüyorum.
*
Ortada
bir "hikâye" var!
Bozok'ün
ölümü efendim şöyleymiş, böyleymiş.
Bu
hikâyeler mantık dışı ve "kurgulanmış toplu hikâyelerdir" sadece.
Çünkü
aksi yönde önemli "susturulmuş açıklamalar"®
vardır.
Zaten
anlatılanlar -akıl sağlığı yerinde herkes için- mantık dışıdır.
Bunları
açıklamayacağım.
Ta
ki Atatürk'ün ulusu ve Cumhuriyet'in muhafızlarının duyarlığı gelişene kadar.
TÜRK
TARİH KURUMU'NDAN ATATÜRK'E SANSÜR!
ABD'nin
"bizim çocuklar" dediği, 1980 darbecileri Kenan Evren'lerin Türk
Tarih Kurumu, 1981 yılında, Atatürk'ün kendi açıklamalarına sansür
uygulamıştır!
Atatürk,
ülkemizin ilk sosyologlarından Prof. Dr. Afet İnan'a "Afet" diye
başlayan "el yazısı" mektubunda şöyle diyordu:
"Bence
doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalık durmamış ilerlemiştir."
Ne
bilsin, hasta ve krizler geçirdiği hasta yatağında kendisinin bu denli yalnız
bırakılacağını?
O
kadar iyi niyetli ki, "Bence doktorların yanlış görüş ve
hükümleri" diyor!
"Bana
suikast yapıyorlar" demiyor.
Hasta
yatağında öldürülebileceğine ihtimal vermiyor, bence, konduramıyor.
GİZLENEN
DİĞER MEKTUPLARI?
Kim
bilir belki de hepimizden, ulusundan gizlenen başka mektupları da vardır, yok
edilen mektupları da…
ABD
darbecisi Kenan Evrenlerin iktidar olduğu 1981'de, Atatürk'ün kendi kurduğu
Türk Tarih Kurumu'na yaptırılan sansür, 1989 yılında da yapılmıştır.
O
yıl tekrar yayınlanan Prof. Afet İnan'ın "Atatürk'ten Mektuplar"
adlı kitabında, Atatürk'ün aynı sözleri sansür edilmiştir.
Atatürk'ün
"Bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalık
durmamış ilerlemiştir" sözleri toplumdan gizlenmiş ve
yayınlanmamıştır.
Sonuç.
"Sahte
gerçekler" (Baudrillard) çağında ve "sahte gerçekler ülkesi"®
(Cevizoğlu) Türkiye'de yaşamaya devam ediyoruz.
"Cumhuriyetin
temeli kültür" olsa da, Türk milleti AVM gezerek stres atmayı
yeğlemektedir.
No comments:
Post a Comment