AA
Haber
Giriş: 13.10.2019 - 19:21, Son
Güncelleme: 13.10.2019 - 20:47
Son dakika... Cumhurbaşkanı
Erdoğan: 'Amerika'yı, Batı'yı tahrik etmek istiyorlar'
·
Yazdır
·
A
Yazı Tipi
·
Yorumlar
0
·
·
·
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
DEAŞ'lı tutukluların kaçtığı iddiasıyla ilgili "Bu bir dezenformasyondur.
Bunu yapmak suretiyle şu anda Amerika'yı, Batı'yı tahrik etmek
istiyorlar." ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Avrupa, 'Kapıları
açarız' mesajını aldı." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gazete, televizyon ve ajansların genel yayın
yönetmenleriyle Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde basına kapalı toplantıda
bir araya geldi.
Erdoğan, Türkiye'nin güney sınırında
oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur
getirmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) Suriye Milli Ordusu ile Suriye'nin kuzeyinde
YPG/PKK ve DEAŞ terör örgütlerine karşı başlatılan Barış Pınarı Harekatı'na
ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, harekata ilişkin ABD'den
yapılan farklı değerlendirmelere ilişkin soruya "Öfkeyle kalkan zararla
oturur. 'Öfke değil sabır diyeceğiz' ki inşallah zafere ulaşalım. Sayın
Trump'la bu süre içerisinde birkaç görüşmemiz oldu. Malum ayın 13'ü için bir
randevulaşmamız oldu. Washington'da bir araya gelme durumumuz söz konusu. Aynı
şekilde Dışişleri ve Savunma bakanlarımızın görüşmeleri var. Hazine ve Maliye
Bakanımızın görüşmeleri var." cevabını verdi.
Erdoğan, "ekonomik yaptırım"
söylemlerine yönelik ise şunları kaydetti:
"Tabii bu ekonomik yaptırım,
vesaire gibi ifadeler kullanılıyor ama doğrusu ben bu konularda da bu ifadeleri
bu sürecin biraz nükteleri olarak görmek istiyorum. Çünkü, bugün Almanya
Şansölyesi'ne de söyledim. Dedim ki 'NATO'da ortak olduğunuz stratejik
ortaklarınıza karşı bu tür ekonomik yaptırım vesaire, 'Ben silah
göndermeyeceğim.' gibi yaklaşımlarınızı bana izah eder misiniz? dedim. Bu ne
anlama geliyor? Dün Dışişleri Bakanınız parlamentoda böyle bir açıklama yaptı. Biz o zaman NATO'da nasıl ortağız?
Siz bize silahı bedava vermiyorsunuz. Paramızla veriyorsunuz. Peki,
bulunduğumuz noktada NATO'yu korumaya gelince, bu koruma işlemini nasıl
yapacağız? Şunu da söyleyeyim. Siz vermezseniz dünyada bu silahları temin
edeceğimiz yerler bitmedi. Patriotlar verilmedi, biz de S-400 aldık. Yıllarca
İHA'yı vermediler. İHA'yı yaptık. SİHA'yı vermediler SİHA'yı yapıyoruz. Şimdi
SİHA'nın bir kademe daha ilerisini test ediyoruz, o da olacak. Kötü komşular
bizi ev sahibi yaptı."
Dik durmanın ve yola devam etmemin
önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şunu bir defa bilin, biz
çalışıyoruz, koşturuyoruz. Yüzde 20 idi savunma sanayisinde göreve geldiğimizde
yerli ve millilik, şimdi yüzde 70. Hele hele böyle acil durumlarda ise çok daha
farklı versiyonlar var." dedi.
F-35 olayını çok önemsediklerini,
Türkiye'nin 1,4 milyar dolar ödeme yaptığını anımsatan Erdoğan,
"F-35'lerin parçalarının gövdeye ait çok önemli ait parçasını biz
Türkiye'de üretiyoruz. Offset kapsamında burada yapıyoruz. Burada yapıldığı
halde bunlar böyle bir karar alıyor. Bu tabii diğer ülkelere verecekleri
uçakları ister istemez geciktirecektir. Öyle veya böyle F-35'in muadili dünyada
uçak üreten yerler yok mu? Var. Oralardan bize teklifler gelmeye başladı.
'Onlar vermezse biz veririz'. diyorlar. Açıklamaları da yapmaya başladılar.
Mesele güçlü olmak mesele dik durmak." ifadelerini kullandı.
"AVRUPA MESAJI ALDI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin,
"Dünyada ciddi bir kara propaganda var ve Avrupa'ya bu konuda uyarınız
oldu. 'Bize işgalci derseniz kapıları açarız.' dediniz Avrupalılar mesajı aldı
mı? Rusya konusunda Lavrov'un açıklaması oldu. 'Türkiye'nin endişelerini
anlıyoruz' dediler. Siz de Putin'le görüştünüz. Moskova'nın yaklaşımından
memnun musunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Avrupa bu mesajı aldı. Bayağı da
sıkıntıları var. Mesaja en ciddi cevabı da Boyko verdi. Boyko'nun verdiği cevap
'Türkiye bize Brüksel'den daha yakın' dedi. 'Komşumuz' dedi. Dolayısıyla Avrupa
Birliği bu konuşmalarına dikkat etmesi lazım' dedi. Bulgaristan Başbakanı.
Herhalde bu önemli bir şey. Diğer soru Rusya'yla ilgili. Putin şu ana kadar
takındığı tavırlar özellikle tabii Astana Süreci ve Birinci Soçi Mutabakatı
ondan sonra Ankara-Tahran, tekrar döndük Soçi, sonra Ankara, şimdi önümüzde
Tahran var. Bütün bu çalışmalarımızı başarılı bir şekilde yürüttük. Başarılı
şekilde de yürütüyoruz. Bütün talimatlara Rusya'da uyulması hassasiyetini
görüyorum. Bu noktada biz 24 saat içerisinde Sayın Putin'le herhangi bir
sıkıntı olduğu anda görüşmelerimizi yapıyoruz. Atılması gereken adımları da
beraber atıyoruz. Gerek Dışişleri, Savunma bakanlarımızın birbirleriyle
görüşmeleri, gerek istihbaratımızın birbirleriyle görüşmeleri gayet uyumlu
şekilde devam ediyor. Burada herhangi bir sıkıntı söz konusu değil."
"2 terör örgütü var. Biri PKK/PYD,
biri DEAŞ. Bugün duyum olarak geliyor. Kesinleşmiş bir şey yok. DEAŞ'lıları
salıverdikleri söz konusu Rakka'nın kuzeyinde. DEAŞ'lıların serbest bırakılması
gerçekleşmesi durumunda Türkiye'nin bir B planı var mı?" sorusu üzerine
ise Erdoğan, "Şu anda cezaevlerine yönelik tedbirimiz var. Bu noktada
gerek askerimizin gerekse Adalet Bakanlığımızın cezaevleriyle ilgili deneyimi
ve tecrübesi burada da aynen uygulanacaktır. Yapacağımız işimiz o." dedi.
PYD'nin 785 DEAŞ'lı tutuklunun kaçtığını
açıkladığına işaret eden Erdoğan, "Tabii, bunu bilerek yapıyor. Bu aslında
bir dezenformasyondur. Bunu yapmak suretiyle şu anda Amerika'yı tahrik etmek
istiyor veya Batı'yı tahrik etmek istiyor. Çünkü, İngiltere'yle konuştuğumda,
yani Boris aynı şeyi söylüyor. Merkel ile konuşuyorum aynı şeyi söylüyor.
'Peki, bu DEAŞ'lıları falan ne yapacaksın?' falan gibi ifadeler kullanılıyor.
Biz bu noktada, bu karar açıklandığı anda -ki bunun cevabını verecek olan bize
Amerika'dır- derse ki 'Tamam biz teslim ediyoruz.' teslim ediyoruz dediği anda
biz gerekli tedbiri alır ve bunu yaparız." diye konuştu.
"SURİYE'YLE SINIRI OLMAYANLAR SURİYE'YE MÜDAHALE
ETMEYE ÇALIŞMIYOR MU?"
Erdoğan, bir diğer konunun Fransa ile
ilgili olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Fransa, burada çok garip. Yani
öyle garip açıklamalar yapıyor ki bu kadar tecrübesiz, siyasetten bu kadar
uzak. Yani, yanına biraz şöyle deneyimli, tecrübelerini birilerini al da öyle
konuş, yok. Kendisine zaten söyledim bir keresinde, 'Ruanda'nın hesabını kim
verecek?' dedim. Öbür tarafta Cezayir'in hesabını kim verecek? Senin geçmişin
bu tür karanlık bir tarihe sahipsin. Bunun cevabını ver. Bizim geçmişimizde
böyle bir şey yok. Bak şimdi, daha yeni Fransa, yani kendinden çok çok uzaktaki
Mali'ye müdahale ediyor. Peki, Mali'ye müdahale ederken şimdi bu mücadeleyi
Mali'de yapmazsak veya müdahaleyi yapmazsak Marsilya'da mücadele etmek zorunda
kalırız.' diyor. Marsilya nerede, Mali nerede? Böyle bir devlet başkanı olur
mu? Daha da önemlisi Mali'yle kendisi sınır değil. Şu anda Suriye'yle sınırı
olmayanlar Suriye'ye müdahale etmeye çalışmıyor mu? Bunu kendisi, Sayın Trump
söylüyor. Kilometresi doğru mu bilmiyorum da '9 bin kilometre uzaklıktayız.'
diyor. 'Bizim orada ne işimiz var.' diyor. Bu güzel de bunun gerisini de getir
işte. Ama gerisi gelmiyor. Ben tabii daha uzak olduklarını biliyorum da...
Böyle bir durum var ve Fransa'dan Mali'ye füze atsan oraya düşmez. Ha belki
nükleer başlıklı olsa düşebilir de ama füze oraya düşmez. Böyle bir durumda
bakıyorsunuz, Mali'ye girmeyi kendine hak olarak kabul edebiliyor. Böyle bir
durum söz konusu."
"7 BİNDEN FAZLA KİŞİYİ, YABANCI SAVAŞÇI OLARAK
GÖZALTINA ALDIK"
Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelesine değinen
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir tabii bizim yaptığımız
güvenlik operasyonları, bunu yapıyoruz. İki, yabancı bir defa teröristler var
ve biz bunlardan da çok ciddi sayıda deport ettik. Bunları da gönderdik. Bir
başka adım, özellikle uluslararası koalisyon. Bunlardan destek istedik. 'Gelin'
dedik bir uluslararası donörler toplantısı yapalım ve bu güvenli bölgeyi de biz
inşa edelim, ihya edelim ve bu insanları çadırlardan kurtaralım. İlk etapta
konteynırları düşünmüyoruz da çadırlarda yaşayanları oralardan kurtaralım. Ama
karşımızda ya bunlar güzel de hadi adımı atalım. Mesela, Birleşmiş Milletler'de
(BM) her birine kitapçıklar verdim bunları anlatan. Olumlu bir cevap yok ve
örgüte, çok ciddi bunlardan finans akıyor. Bütün kaynak orası. Ayrıca zaten
Deyrizor ve o civardaki petrolü de ağırlıklı olarak şu anda PYD/YPG bunlar alıyor,
kısmen DEAŞ alıyor hatta daha ileri gideceğim bunları da rejime satıyorlar.
Böyle de bir durumları var. Böyle bir kaynak akışı da söz konusu. Önemli bir
adım da tabii biz 7 binden fazla kişiyi, yabancı savaşçı olarak gözaltına aldık
ve bunların ciddi bir kısmını da geldikleri ülkelere gönderdik. Bunlarla
birlikte bu attığımız adımlar da ne yazık ki karşılığını bulmuyor. 70 binden
fazla kişinin ülkeye girişini yasakladık bu şekilde. 4 binden fazla kişi
tutuklandı ve özellikle de bütün bunlar Fırat Kalkanı Harekatı ve Musul'daki
operasyonlar dışında yaptıklarımız. Bu kadar kararlı olarak işin üzerine
gidiyoruz, gitmeye de devam edeceğiz."
"SİVİL HALKA SALDIRMA NOKTASINDA BUNLARI HEP
ACIMASIZCA YAPTILAR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir
gazetecinin, "Kara propagandanın önüne hali hazırda geçilemiyor. Çünkü çok
kuvvetli bir şekilde bunlar sosyal medya üzerinden bunu yapmaya devam
ediyorlar. Bizim de çok genç bir nüfusumuz var sosyal medyayı kullanan, sivil
halka saldıran, bebekleri öldüren, gazetecileri hedef alan bir örgütten
bahsediyoruz. Bir tarafta hala oraya giden gazetecileri savaş çığırtkanlığı
yapmakla suçlayan kitle görüyoruz. Bunun önüne nasıl geçebiliriz? Burada
gençlere bir çağrınız olacak mı?" sorusu üzerine, şöyle konuştu:
"Sivil halka saldırma noktasında,
bunların biliyorsunuz ta Afrin, El Bab, Cerablus, o dönemde de ne yazık ki
bunları hep acımasızca yaptılar. Bütün bu adımları atmanın sebebi aslında
tahriktir. Yani bir yerde bizi tuzağa düşürmektir. Çünkü bunlar terör örgütü.
Terör örgütünün yapacağı iş nedir? Dünyaya karşı bir devleti tuzağa düşürmek
suretiyle uluslararası camiada bizi adeta günahkar kılmak. Böyle bir adımı
atmak istiyorlar ve bu adımı attılar, tabii tutmadı. Aynı şeyi şimdi burada
yapıyorlar. Burada bunu yaparken de işte Muhammed Ali'nin 9 aylık öldürülmesi
gibi, daha önce meşhur Aylan bebeğin maalesef kıyıya vuran cesedi gibi, bunlar
bir tane iki tane on tane değil çok çok fazla. Ama bunun tabii aynı şekilde bu
algıyı tersine çevirmek gerek sosyal medyayla gerekse sizler vasıtasıyla,
yazılı görsel bunu yürütmemiz lazım. Bunu bu şekilde yapmamızın gereğine ben
inanıyorum."
Erdoğan, son dönemlerde görsel medyada
özellikle gerek kameramanların, gerekse de habercilerin düştükleri durumların
öyle sıradan olaylar olmadığını ifade ederek, "Bazen böyle izlerken biz
bile endişeye kapılıyoruz. Allah göstermesin nereden ne zaman, hangi
arkadaşımıza bir... Çünkü Amerikan sniperları vermiş bunların eline.
Sniperlarla buralardan, oralara ateş ediyorlar. İşleri bu noktada çok da zor
değil. Bunları da bizim dünyaya tüm görsel medyamızla, sosyal medyamızla
anlatmamız, göstermemiz, bu yayınları yapmamız lazım." dedi.
Onun için hafta içinde uluslararası
medyayla da yapacağı toplantıyı çok önemsediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle
konuştu:
"Muhalefette arkadaşlar
biliyorsunuz terör örgütünün desteklemiş olduğu partinin dışında,
parlamentodaki diğer partilerin hepsi şu anda atılan bu adımı desteklediler,
destekliyorlar. Yani tweetleriyle şu ana kadar dediğim gibi o partinin
dışındakiler hepsi desteklerini devam ettiriyorlar. Burada bütün mesele sivil
ölümlere karşı çok daha hassas olmamız lazım. Çok daha dikkatli olmamız lazım.
Bu konuda gerek savunma bakanımız, gerekse genel kurmay başkanımız ve kuvvet
komutanlarımız bu hassasiyet içerisinde askerimizin davrandığını görüyoruz. Bu
hassasiyetimizi de sonuna kadar korumaya devam edeceğiz. Bundan taviz vermemiz
mümkün değildir. Zira bizim inancımızda da buna yer yok."
Erdoğan, savunmasız insana karşı
özellikle silah doğrultulamayacağını vurgulayarak, "Kadına, çocuğa asla
böyle bir şey yapamazsınız. Bizim dinimiz bunu emrediyor. Bunu yapanlar dinden
nasibini almamış olanlardır. Ama gerçekten İslam'dan nasibini alanlar böyle bir
şey yapamaz. Ben buna özellikle inanıyorum. Şu anda biz askerimize bu istikamette
başta savunma bakanımız olmak üzere talimatları veriyoruz. Bu istikamette de
yolumuza devam ediyoruz." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE KALKIP DA BÖYLE BİR
TAVIRDA BULUNAMAZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Barış Pınarı Harekatı
hakkındaki sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
"Gerek Cumhurbaşkanı yardımcım
olarak Fuat Bey'in bir cevabı var, gerekse parti sözcümün bu konuda sabahleyin
zaten bir cevabı oldu. Bunu çok açık ve net söylüyorum; tamamıyla bir
hadsizliktir, haddini bilmemektir. Şu an itibarıyla dünyada Kuzey Kıbrıs'ın
devlet olarak mücadelesini bizden başka veren var mı? Yok. Bizden başka
mücadelesini veren olmadığı halde öyle bir yere doğru savruluyor ki, biraz
sabırla yeri geldiğinde arkadaşlarım gerekeni söylediler ama tabii bizlerden de
gereken muameleyi de, cevabı da alacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'ne kalkıp da
böyle bir tavırda bulunamaz. Çünkü orayı şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
olarak biz kabul ediyoruz. Bizden başka Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diye bir
ifadeyi kullanan var mı dünyada? Yok. Ne diyorlar? Kıbrıs diyorlar. Sadece biz
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diyoruz. Aşağıya da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
diyoruz. Biz neyin mücadelesini veriyoruz, kendisi neyin mücadelesini veriyor?
İnanıyorum ki Kuzey Kıbrıs'taki soydaşlarımız ona da gereken dersi en kısa
zamanda verecektir."
Barış Pınarı Harekatı'nın Suriye'nin
normalleşmesi, oradaki iç savaşın bitirilmesi noktasındaki etkisinin ne
olacağına yönelik soruya da Erdoğan, burada bir defa bir sınır ötesi harekat
olduğunu söyledi.
Bunun sosyolojik bir olay olmadığını
vurgulayan Erdoğan, "Tamamıyla adeta teröre karşı verilen bir mücadeleyle
burada 32 kilometre derinlikte, bir de 444 kilometre batıdan doğuya bir alan.
Bu alan temizlendikten sonra bu işe nokta konulabilir. Ama önce bu alanı bir
defa temizlememiz lazım. Çünkü matematik bir olay olsa iki kere iki dört
dersiniz, bitirirsiniz ama böyle bir şey değil. Bunun zamanlaması diye bir şey
de olmaz, ancak yol haritası olur. Bu yol haritası da 32 kilometre derinlik,
444 kilometre de Batı'dan Doğu'ya çarptık mı bir alan meydana geliyor."
diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu
alanın temizlenmesi gerektiğini ifade ederek, "Temizlensin ki biz de şu
anda çadırlarda olan tüm Suriyelileri, yani oraların gerçek sahiplerini
evlerine gönderelim. Onlar evlerine gittiğinde, onların tüm lojistik noktada da
desteklerini biz sağlamaya çalışırız. Bu gün böyle teröristlerin yanında duran
Batılı dostlar, silah yardımı yapanlar, kendilerinin hepsine söyledim. Para
verseler de, vermeseler de herhalde şöyle vefakar, cefakar bazı donörler çıkar
biz onlarla beraber oralarda Cerablus'ta olduğu gibi, El-bab'ta olduğu gibi
adımları atarız. Onları da topraklarına yerleştiririz." şeklinde konuştu.
Erdoğan, Batı'nın Barış Pınarı Harekatı
konusunda Türkiye'ye tepki göstermesinin nedeninin sorulması üzerine,
"Olay şu, terör örgütünü ciddi manada palazlandırdılar. Sayın Obama
döneminde, terör örgütü bu kadar güçlü değildi. Ama şu anda terör örgütü çok
ciddi destekler alıyor. Rakam veriyorum, 30 bin tır, araç, gereç, mühimmat ne
ararsan var. Bu tırların dışında da 4 bin kargo uçakla gelen var. Enteresan
olan bir şey daha var, burada 23, 24 de üssü var. Bu üs tabii tam mükellef bir
üs değil ama adı üs. Buralardan istifade ediyorlar. Tüm bunlar o zaman yoktu,
şimdi bunlar var. Terör örgütünü azdıran nedir? İşte budur, şımartan budur.
Bütün bunlara rağmen, Sayın Trump'ın bugün bir açıklaması var, ne diyor,
'Buradan çekilin, 30 kilometrenin dışına çıkın. Çünkü bu güçlü hava
kuvvetlerine sahip olan bir ülkeyle baş edemezsiniz.' Şimdi mesele bu."
şeklinde konuştu.
F-16, İHA ve SİHA'ların mükemmel bir
şekilde iniş ve kalkış yaptığını belirten Erdoğan, görevlerini mükemmel bir
şekilde yerine getirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu istikrarlı bir şekilde devam
etmesi halinde, bizim gerek El-Bab'ta, gerek Cerablus'ta, gerek bu noktada
tabii Afrin'de işimiz zordu. Orada da tüneller falan vardı. Hatta bu tünellerin
hepsinin yayınlarını da yaptık. Ama şimdi çok daha fazla tünel var. Baktılar ki
o tünellerle biz iş göremedik, ondan sonra bunlar zaten çimento paralı değil,
Macron bunlara bayağı çimento veriyor, oradan geliyor zaten. Dolayısıyla
tünelleri falan, bunlar dışarıda o boxlar yapıyorlar. O boxları da adeta su
kanallarındaki gibi birbirine geçirmek suretiyle, daha pratik, yani işi daha
teknolojiyle ilerlettiler. Ama tabii bu da diğerleri kadar güçlü değil. Bunları
vurduğumuz zaman düşürüyoruz, zaten vurduğumuz zaman da düşüyorlar. Başka
teknikler de var. Yani onların bu tür tekniklerine karşı silahlı
kuvvetlerimizin de bu konuda aldığı bazı teknikler, tedbirler vesaire var.
Bunlarla beraber, atılması gereken adımlar neyse bunları atarak çökertiliyorlar
ve çökertilmeye de devam edilecekler. Buradan geri duruş yok. Şu anda iyi
gidiyor. Temennimiz odur ki bir taraftan uluslararası camiaya bunları A'dan
Z'ye anlatıyoruz, Dışişleri Bakanlığımız anlatıyor."
Arap Birliği'nin Türkiye aleyhindeki
kararına değinen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İnsanoğlu bir garip. Arap ligi
malum, bir karar aldı. Filistin katılmadı. Şimdi sadece bir elçi göndermişler o
da konuşmamış, aldığımız bilgi o. 3 tane ülke bu işe katılmadı, Katar, Somali,
Libya. Libya da açıklamasını yaptı. Enteresan olan şey şu: Bu bölge, siz Arap
Ligi'siniz. Şu anda Suriye bir Arap ülkesi mi? Bütün ırklara saygı duyarım,
benim için önemli olan insan olması meselesidir ve yaratılanı, yaratandan ötürü
severiz. Arap olsun, Kürt olsun bu böyledir. Fakat şu mantığa bakın, Suriye
kahir ekseriyetiyle Arap mıdır? Arap'tır. Şu anda terörün estiği bölge
Arapların ağırlıkta olduğu bölge midir? Ağırlıkta olduğu bölgedir. Biz şimdi
burada bu teröristlerle mücadeleyi verirken biz kimleri burada kurtarıyoruz?
Yerlerinden edilmiş olan Arapları kurtarıyoruz.
Rejim aslında YPG/PYD'yi de savunmuyor.
Tam olumsuz onlara karşı açıklamaları var rejimin. Bütün bunlar ortada iken
Arap Ligi kalkıyor hala Türkiye aleyhine oradan karar çıkartıyor. Şimdi bunlara
ne denir? Sizin topunuz bir araya gelseniz zaten bir tane Türkiye etmezsiniz.
Buna rağmen siz petrolünüzle konuşuyorsunuz, dolarınızla konuşuyorsunuz ve
belli takıntılarınız var bu takıntılara dayalı olarak konuşuyorsunuz. Ama
Türkiye duruşu ile konuşuyor. 'Nereye ne kadar dolar verirsek oradan ne cevap
alırız' siz buna bakıyorsunuz, bizim böyle bir derdimiz yok. Biz şu andaki
duruşumuzla herhangi bir ülkeyi değil, mazlumların hakkını almak için bu
mücadeleyi sürdürüyoruz. Suriye'nin topraklarında bizim gözümüz yok. Suriye'yi bölüp
parçalamak isteyenlerin karşısında duruyoruz. Burada bu hesap var mı? Var. Şu
anda çok açık net, bu söylediğim örgütlerin hesabı nedir? Tamamen, Fırat'ın
doğusunda bir terör devletini kurmaktır. Biz de buna müsaade etmeyeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Onlar buradan defolacaklar. Mümbiç
ile alakalı, bize 90 günde Mümbiç'i teslim edeceklerdi. Burayı bize 90 günde
bırakın teslim etmeyi ondan sonra sene devrettik ama gene bir şey olmadı. Bakın
şimdi biz mecburen Mümbiç'e de operasyon yapıyoruz ve Mümbiç'i de gerçek
sahiplerine yüzde 85'e - ne o yüzde 85, Arap ve oradaki aşiretler bize haberler gönderdiler:
'Bizi gelin kurtarın, topraklarımıza kavuşturun.' Bize hep şunu söylediler.
Dediler ki; 'Böyle böyle' Yani biz Mümbiç'i en kısa zamanda, 90 günde terk
edeceğiz.' Ne oldu, terk etmediniz? Onun için bizim ne yaptığımız ortada.
Cerablus'ta Türkiye mi var? El Bab’ta Türkiye mi var? Şu anda Afrin'de Türkiye
mi var?
Değerli arkadaşlar, biz sadece oraların
şu anda altyapılarını, okullarını, hastanelerini, yollarını yaparak kendilerine
teslim ettik ve etmeye devam ediyoruz. Türkiye oralarda yok. Orada şimdi
oraların gerçek sahipleri var. Sadece şunları istesek yeter. Türkiye’ye işgalci
diyen terbiyesizlerin önce hadlerini bilmeleri lazım. Türkiye hiçbir yerde
işgalci olmadı. Böyle bir şeyi de asla düşünmedi, düşünmez. Böyle bir şey
aklımızın ucundan da geçmez."
"Demografik yapıyla oynamaya
kalksak Cerablus'ta, El Bab'ta, Afrin'de yapardık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı Batılı ülkelerin Türkiye'nin bölgenin demografik yapısıyla oynağını yönündeki söylemlerine de sert tepki göstererek, "Demografik yapıyla eğer oynamaya kalksak önce işte Cerablus'ta bunu yapardık, önce bunu El Bab'ta yapardık, Afrin'de yapardık. İşte bugün gerçek sahipleri var orada. Ama bunu şu anda desteklediğiniz terör örgütü yapıyor. Mümbiç'te oradaki Arapları yerlerinden çıkartarak oraya geldi teröristleri yerleştirdi. Aynı şekilde yine Irak sınırına doğru olan bölgelerde yaptı. Elinde imkan olsa Haseki'de yapacak, Kamışlı'da yapacak ama elinde o fırsat olmadığı için oralarda yapamıyor. Biz onu da yıkacağız inşallah." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı Batılı ülkelerin Türkiye'nin bölgenin demografik yapısıyla oynağını yönündeki söylemlerine de sert tepki göstererek, "Demografik yapıyla eğer oynamaya kalksak önce işte Cerablus'ta bunu yapardık, önce bunu El Bab'ta yapardık, Afrin'de yapardık. İşte bugün gerçek sahipleri var orada. Ama bunu şu anda desteklediğiniz terör örgütü yapıyor. Mümbiç'te oradaki Arapları yerlerinden çıkartarak oraya geldi teröristleri yerleştirdi. Aynı şekilde yine Irak sınırına doğru olan bölgelerde yaptı. Elinde imkan olsa Haseki'de yapacak, Kamışlı'da yapacak ama elinde o fırsat olmadığı için oralarda yapamıyor. Biz onu da yıkacağız inşallah." değerlendirmesinde bulundu.
"TRUMP ÇOK ŞAKACIDIR BİLİYORSUNUZ"
Erdoğan, gelen son dakika bilgisini de paylaşarak, "Şu anda
-teyide muhtaç – aynı sahada DEAŞ kampında YPG yangın çıkardı, oradan
DEAŞ'lıların kaçması için. Ama teyide muhtaç diyorlar." dedi.
Bir gazetecinin "Yaptırım
tehditleriyle ilgili -sürecin nüktesi- olarak bahsettiniz. Trump şaka, espri mi
yapıyor yoksa ciddiye alınması gereken bir tehdit olarak mı algılamamız
lazım?" şeklindeki sorusuna cevap veren Erdoğan, "Sayın Trump çok
şakacıdır biliyorsunuz. Şimdi mesela bugünkü FOX mülakatında 'İyi Kürt, kötü
Kürt' demiş. Şimdi iyi Kürt hangisi, kötü Kürt hangisi?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı gazetecinin
'(Trump) bugünkü açıklamasında '30 kilometrenin dışına çıkın' diye YPG'lilere
akıl veriyor. Trump'un nasihatine uygun şekilde 30 kilometrenin dışına
çıkarlarsa biz duracak mıyız, 30 kilometrede? 30 kilometre ile onları menzil
dışına mı çıkarıyoruz? Yoksa gittiği yere kadar gidecek miyiz?" şeklindeki
sorusunu ise "Aslında Sayın Trump'ın 20 mil dediği ki 32 kilometreye
tekabül eder. Bu yapıldığı takdirde o zaman bizim işimiz kolaylaşır. Ondan
sonrası onlara aittir. Rejime aittir. Çünkü rejim kendisi de devreye girmenin
hesaplarını yapıyor. Biz de sadece buralarda lojistik destek olarak koalisyon
güçleriyle bu tür müşterek adımları da atabiliriz." şeklinde cevapladı.
"ARAP'I, KÜRT'Ü, TÜRKMEN'İ HEP BERABER BAYRAKLAR
ELDE, LEHTE GÖSTERİ YAPIYOR"
Bir başka basın mensubunun "Barış
Pınarı Harekatı güvenli bölge oluşturmak mıdır yoksa PKK'yı tamamen kazımak mıdır?
Çünkü PKK Trump'ın söylediği gibi güvenli bölgenin aşağısına çekildiğinde
varlığını orada sürdürmeye devam edecektir." sözlerine de cevap veren
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şu anda Türkiye'de PKK sıfırlandı
diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Şimdi PKK-PYD-YPG bu belirlenen sınırlardan dışarı
çıktığı andan itibaren en azından 444 kilometre çarpı 32 kilometre ile meydana
gelen bu alana bizdeki mültecileri yerleştirme imkanı bulacağız. Ama bunların
korunması ile ilgili adımları da biz koalisyon güçlerine teklif ederiz. Çünkü
koalisyon güçleri içerisinde biz de varız. Ama işlerine gelmeyince bizimle
masaya oturmuyorlar. Masaya oturur beraberce bu adımı atarsak o zaman orada bu
alanın korumasını da yapmış oluruz. Böylece bu insanlar huzur içinde bölgede
yaşama fırsatını bulurlar. Bizim buradaki atacağımız adım bu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması
sırasında gelen son bilgiyi de paylaşarak, "Şu anda Tel Abyad ilçe merkezi
terör örgütlerinden arındırıldı. Bizim konuşmamızı duyan oradaki Arap'ı,
Kürt'ü, Türkmen'i hep beraber bayraklar elde, lehte gösteri yapıyor. Hayırlı
olsun, Allah mübarek etsin." dedi.
Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'a
geçen pazar günkü son görüşmelerinde DEAŞ konusunda "Cezaevlerinden
bunların boşaltılması ve cezaevlerindeki durumla ilgili birlikte her türlü
tedbiri almaya hazırız" dediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda da böyle
bir sürecin içerisinde olunduğunu ifade ederek, Trump'ın aslında bugün FOX TV
ile yaptığı mülakattaki açıklamalarının olumlu sayılabileceğini dile getirdi.
Trump'ın "Türkiye müttefikimizdir,
Erdoğan bana içeri gireceğini söyledi. Ben de ona sınırları korumaya mani
olmayacağımı söyledim" diye bir ifadesi olduğunu dile getiren Erdoğan,
"Bu tür şeylere bakarsan Türkiye saatiyle akşama kadar herhangi bir şey
olmazsa..." diye konuştu.
Yarın Milli Savunma Bakanı Hulusi
Akar'ın 3 siyasi partinin genel başkanını bilgilendireceğini, 12.30'da İyi
Parti'yi, 16.30'da CHP'yi ziyaret edeceğini, MHP'nin randevuya olumlu yanıt
verdiğini ancak saatin henüz netleşmediğini anlattı.
Güvenli bölgedeki cezaevinde bulunan
DEAŞ'ların ne olacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ben kendi ekibime talimatımı
verdim, o da kendi ekibine talimatını vermek suretiyle bu ekipler birlikte
çalışmalarını yapacaklar. Gelip de belki Türkiye'de veya Amerika'da bu tür
yargılama değil. Yargılamayı siz cezaevinde de yaparsınız. Veya içerisinde,
yanına kurarsınız orada da yaparsınız. Onlar problem değil, yeter ki iş o
safhaya gelsin. Bu işte ehliyet sahibi olan, deneyimli, tecrübeli arkadaşlarımız,
bizimkiler çalışmasını buna göre yapıyor. Gerek Dışişleri Bakanım, ona talimatı
verdik. O da Adalet Bakanımızla, istihbaratla, İçişleri, Savunma Bakanı hep
birlikte çalışmaları yapıp ondan sonra da Amerikalı muhataplarıyla da bu
çalışmaları yapıp bunun belli bir sisteme oturtacaklar."
Bu sürecin Amerika'yla beraber mi
yürüyeceğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bir araya gelmek suretiyle
esaslarını belirleyecekler ve ona göre de adımı atacaklar. Biz bu noktada
cezaevi sürecini sonuna kadar götürmek değil, burada ne yapalım da bunların
yargı sürecini halledelim, yani biz sonuna kadar Amerika ile gitmek değil,
esasları onlarla belirler ondan sonra adımı biz burada atarız. Bunun bize
farklı bazı avantajları olacaktır diye düşünüyorum." dedi.
"Bizim operasyon alanımızda tutuklu
veya cezaevi dışında operasyonel olarak kullanılabilecek DEAŞ'lı sayısında net
bir bilgi var mı?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınırın dışındaki
sayının hem az hem de oradaki tutuklu DEAŞ'lı sayısının 1.000-2.000 arasında olduğunu
belirterek, "Ağırlıklı olan, bizim güvenli bölge diye ifade ettiğimiz
bölgenin sınırları içindeki cezaevlerinde ama bunun nihai durumunu, bu
çalışmalar yapıldığı zaman ortaya tam manasıyla çıkaracağız. Gerekli olan
bilgileri de zaten Amerikalılar vermeye hazır." dedi.
"DEAŞ'lıların bir çoğu Avrupa
ülkeleri vatandaşı ve onları geri kabul etmiyorlar. Bu konu ile ilgili bir
diyalog var mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, bu konu ile ilgili net bir
şeyin olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bizim çok ciddi sayıda bu ülkelere
gönderdiklerimiz var. Cezaevinde olanlar olsun, cezaevi dışında olanlar olsun
gönderdik. Şu anda olanları çok farklı yol veya yöntemlerle gerek ülkelerine
göndermek, gerekse verilecek karara göre adım atmak şeklinde bu adımları atacağız.
Ama bizim kapıları açma olayımız, bunlar değil. Bunların dışında, benim ülkemde
şu anda olan insanlar var. 3,5-4 milyon insan benim ülkemde var. Onları asıl
korkutan ne? Bunlar. Bu kapılar açıldığı zaman, bu insanlar şöyle Avrupa'ya bir
huruç ettiği zaman, ne yapacağız diye onlar şimdi onu düşünüyor. Bu da olur mu?
Olur. 50 bin kişi Edirne'ye geldi. 50 bin kişi Edirne'ye geldiği gün, Avrupa'da
neler oldu hatırlayın. Şu anda Yunanistan tutuşuyor. Bulgaristan yine aynı
şekilde tutuşuyor. Gidenler zaten ya Bulgaristan çıkışından gidecek ya
Yunanistan çıkışından gidecek. Bunları asıl ürküten bu. Ben bugün Sayın
Merkel'e tekrar ad vermeden söyledim. 'Bu iş çözüldü çözüldü. Çözülmedi bizi
başka yollara tevessül etmeye zorlayacaksınız' dedim."
Toplantı sırasında gelen yeni bilgiyi
paylaşan Erdoğan, ABD Savunma Bakanının 1.000 Amerikan askerinin Suriye'nin
kuzeyinden çekileceğini açıkladığını söyledi.
No comments:
Post a Comment