Sunday, March 10, 2019

Olta'da balık

 [Turkish Forum - E Turkiyeyiz Biz] NASIL BİR STRATEJİK ORTAKLIK VE OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE
Altay tokat <altok1940@gmail.com>
Sun 3/10/2019 9:37 PM
eturkiyeyizbiz@googlegroups.com
Arkadaş, Her devlet önce kendi milli çıkarları doğrultusunda hareket
eder ve doğaldır. ABD şunu yaptı bunu yaptı ama sen hep boyun eğdin.
Örneğin Çuval olayı ve bu çuval olayını zamanın Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök savundu. Üstelik pişkin pişkin bir şey olmamış gibi
kahramanlık edasıyla görevine devam etti. En azından Hilmi Paşa
istifa etmeli olay idari ve yasal açıdan araştırılmalı idi. Bu olaya
askerlerden  de siyasilerden de ciddi bir tepki verilmedi hatta ABD ye
nota dahi verilmedi.  Müzik notası mı? dendi. Sonrası bu günleri
yaşıyoruz. ABD baktı ki karşısında kuzular var. Bunun üzerine kurt
misali Türkiye yi suyumu bulandırıyorsun diyerek cezalandırıyor. Önce
iğneyi kendimize batıralım sonra çuvaldıza sıra gelsin. Bu yol yol
değil arkadaş.  Adalar işgal edildi tıs yok Donanma Cumhuriyet
tarihinin en büyük tatbikatını yapıyor diyorsun. Bu kargalar bile
güler ABD, İsrail, Yunanistan. SİSİ kahkahalarla gülüyordur
herhalde... Altay Tokat

10.03.2019 tarihinde naci kaptan <cumhuriyetdede@gmail.com> yazmış:
>
>  Posted on March 10, 2019 by Nacikaptan
>
>
> Naci Kaptan / 10 Mart 2019
> NASIL BİR STRATEJİK ORTAKLIK
> VE OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE
> Rockefeller Başkan Eisenhower’a 1956’da yazdığı mektubunda Türkiye için
> “Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur” diye yazıyor ve ABD’nin
> Türkiye’ye Marshall yardımını arttırarak Türkiye’ye daha kolay gireceğini
> ve
> siyasetini kontrol edebileceğini belirtiyordu .
>
> Planlar Rockefeller‘ın önerdiği gibi yürüdü. Atatürk’ün ölümünden sonra
> iktidara gelen tüm hükümetler ABD’nin etkisinden kurtulamadı. Hatta ABD
> siyasetin düzenlenmesine ve iktidara kimin geleceğine karar verir oldu .
> Gerektiğinde darbe planladı .Türkiye’de ekonominin demokrasinin ve yargının
> güçlenmesine , eğitimin çağdaşlaşmasına da izin verilmedi. Halk komünizm
> ile
> korkutuldu.
> Daha kolay yönetilebilmek için toplumun tümüne egemen olacak ILIMLI İSLAM
> modeli dayatıldı . Bir lokma bir hırka , ahrette huriler vaad edilerek
> insanların dünya yaşamından beklentileri azaltıldı . Sanki diğer günler
> “hayırsızmış” gibi “Hayırlı cumalar” söylemi yaygınlaştırıldı. Kandil
> kutlamaları öne çıkartıldı. Siyasi amaçla ve yanlış tarih seçimiyle
> peygamberin doğum günü kutlaması yaratıldı. Ulusal bayramlar toplum
> belleğinden silinmeye başlandı. Toplum emperyalizmin istediği gibi
> dönüştürülüyor ve DİN/İNANÇ olguları DİYANET üzerinden bu dönüşüme  aracı
> kılınıyordu.
> Aşağıdaki yazıda başlık olarak AMERİKA İLE YENİ KRİZ KAPIDA yazılmış.
> Aslında bu var olan krizlerin devamıdır . ABD ile Krizlerin en bilinenleri
> 1964 ve 1974’teki Kıbrıs krizleriydi. Ardından Amerika Birleşik Devletleri
> başkanı Lyndon B. Johnson tarafından Türkiye başbakanı İsmet İnönü’ye 5
> Haziran 1964 tarihinde gönderilen, Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini
> önlemek
> amacıyla ve kaba bir üslupla yazılmış Johnson mektubu geliyordu.Mektup
> ambargo tehditi içeriyor ve Amerikan silahlarının Kıbrıs’ta
> kullanılmamasını
> talep ediyordu.
> TCG MUAVENET MUHRİBİNİN VURULMASI
> Krizin düşmanlığa döndüğü görünür başlangıç tarihi 1992’dir  TCG  Muavenet’
> muhribinin 2 Ekim 1992 tarihinde Display Determination-92 (Kararlılık
> Gösterisi-92) adlı NATO tatbikatı sırasında Ege’de ABD uçak gemisi
> Saratoga’nın ateşlediği 2 adet Seasparrow hava savunma füzesiyle
> vurulmasıyla Türkiye-ABD ilişkileri  olumsuz anlamda ivme kazanmaya
> başlamıştır. Bu olayda gemi komutanı dahil 5 denizcimiz şehit oldu. ABD
> olayı KAZA olarak niteledi ve gerçek bir soruşturma yapmayarak olayı
> kapatma
> yoluna gitti.Olayda kullanılmış olan Seasparow füzelerinin kaza ile
> ateşlenmesi hiç bir şekilde olası değildir ayrıca 2 füze kullanılmış olması
> da KAZA savını geçerli kılmıyordu .
> HUZUR HAREKATI (Operation Provide Comfort)
> KUZEYDAN KEŞİF HAREKATI (Operation Northern Watch)
> ABD , Muavenet Muhribine yapmış olduğu saldırı ile 24 Temmuz 1991’de “Huzur
> Harekatı-2” (Operation Provide Comfort-2) adıyla  ABD tarafından
> güneydoğuda
>  kurulmuş  olan Çekiç Güç’e karşı bir direnç oluşmasını engellemek için bir
> güç gösterisi yapmıştı. Çekiç güç ile bölgede oluşturulacak 2. bir İsrail
> Devletinin tohumu Kürt Bölgesi olarak atılıyordu . Türkiye bu operasyona
> baş
> kaldırmamalıydı .
> Bu operasyonda ABD, İngiliz ve Fransız uçakları birlikte görev aldılar.
> Huzur Harekatı operasyonu resmen 31 Aralık 1996’da Türk hükümetinin
> talebiyle sona erdirildi. Onun yerine 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren
> Irak’ın kuzeyindeki uçuşa yasak bölgede havadan keşif ve önleme
> faaliyetlerini kapsayan ABD, İngiltere ve Türkiye’nin hava unsurlarının
> dahil olduğu Kuzeyden Keşif Harekatı (Operation Northern Watch) başlatıldı.
> Kuzeyden Keşif Harekatı 21 Mart 2003’te Irak Savaşı nedeniyle sona
> erdirildi
> ABD başta olmak üzere müttefik ülkelere verilmiş olan bu operasyon
> yetkisiyle Güneydoğuda PKK ve Irak kuzeyinde ayrılıkçı Kürt unsurlar
> desteklenerek güçlendirildi. Türkiye kendi ayağına kurşun sıkıyordu
> Birleşik Görev Gücü’nün varlığı Türkiye’de çeşitli tartışmalara neden
> olmuştur. Başta yasal dayanağı olmak üzere Birleşik Görev Gücü gölgesindeki
> otorite boşluğunda Kuzey Irak’ta Kürt devletinin kurulmasına şemsiye olması
> ve PKK’nın yeniden canlanmasına ortam sağlanması başlıca tartışma nedenleri
> oldu.
> 14 Ocak 1992 günü basında çıkan haberlerde, Cudi Dağı’nda kıstırılan
> PKK’lılara Diyarbakır’dan kalkan ABD helikopterlerinin malzeme attığının,
> Genelkurmay Başkanlığı tarafından tespit edildiği yazıldı. Bir askeri tim
> olay yerine PKK’lılardan önce ulaşarak 27 çuvalı ele geçirmiş, çuvallardan
> giyecek ve yiyecek çıkmıştı. Bu olaydan sonra Amerikalılar olayı
> doğruladılar; ancak malzemelerin yanlışlıkla atıldığını söylediler.
> 17 Şubat 1993 tarihinde Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis şehit
> edildi. ABD’nın Kürt projesine engel olduğu için  CIA operasyonuyla
> katledildiği yazıldı. Uçağına yapılan suikastla hayatını kaybeden Bitlis,
> geleceğin Genelkurmay Başkanı adayıydı. Kürt meselesinde, ABD’nin bölgede
> çevirdiği oyunları fark eden Bitlis, bunu bölge ülkeleri ve güçleriyle
> işbirliği yaparak bozmaya çalıştığı için öldürüldüğü iddia edildi. Gözdağı
> vermek devam ediyordu !!
> TEZKERE MESELESİ – ÇUVAL OLAYI VE TÜRKİYE ÜZERİNDE İSTİKRARSIZLAŞTIRMA
> OPERASYONLARI
> FETÖ’nün yıllar önce önünü açan eski CIA Türkiye Şefi Graham Fuller 2008’de
> şöyle diyordu : “Gelecek ne getirirse getirsin, bir şey kesindir: O eski
> öngörülebilir ve sadık ABD müttefiki Türkiye tarihe karışmıştır.”
> Bugünlerde
> PKK PYD ve FETÖ nedeniyle iki ülke tarihinin en derin krizini durduk yerde
> yaşamıyor. Bu ABD’nin bilinçli tercihidir. Türkiye’yi eski çizgisine
> getirmek için TSK’nın liyakatli , birikimli Yurtsever kadrolarının
> tasfiyesi
> gerekiyordu . Pandoranın kutusu açılmıştı.
> Çuval olayı (The Hood event)
> 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş
> bulunan (bir binbaşı komutasında) 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun ve
> Türkmen mihmandarlarının Irak’taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan
> Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı’na bağlı askerlerce ve yanlarında
> peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, sürpriz bir baskın sonucu derdest
> edilmeleri ve başlarına çuval (kukuleta) geçirilmek suretiyle götürülüp 60
> saat süresince alıkonularak sorguya çekilmeleri hadisesini tanımlamak için
> kullanılan terimdir.
> ÇUVAL OLAYININ nedeni ; ABD başkanı George W. Bush ve yardımcısı Dick
> Cheney’in ekibini oluşturan Amerikan Girişim Enstitüsü (AEI, American
> Enterprise Institute) kuruluşundan ABD Savunma Bakanlığı’na getirdiği
> şahinler (Neo-Conlar) adıyla anılan kişilerin Irak’ı işgal etmek istemesi
> ve
> Türk hükümetinden ABD silahlı kuvvetlerinin Kuzey Irak’a serbest geçiş
> yapabilmesi ve Adana’da bulunan İncirlik Hava Üssü’nün Amerikan keşif ve
> ağır bombardıman uçaklarına açılması talebinin TBMM tarafından 1 Mart
> tezkeresi olarak adlandırılan tezkere ile reddedilmesidir.
> Operasyon için ABD’nin en önemli millî bayramı olan 4 Temmuz (Bağımsızlık
> Günü – Independence Day) tarihinin seçilmiş olması, günün Cuma’ya denk
> gelmesi, bu şartlarda konuyu süratle ve diplomatik tarzda çözüme
> kavuşturabilecek yetkili Amerikan makamlarına ulaşmanın uzun sürmesi ve
> Türk
> askerlerinin bu yüzden 60 saat gözaltında bekletilmeleri, Amerikan
> askerlerince küçük düşürücü kasıtlı hareketlere başvurulmuş olması, “Çuval
> hadisesi”nın bir provokasyon olduğu görüşlerinin dile getirilmesine
> sebebiyet vermiştir.
> Bu olayın sonrasında ise Irak’taki direnişin uzaması, işgalin ABD
> Hazinesine
> 3 trilyon dolar’a patlaması, Amerikan dolarının büyük değer kayıpları ve
> petrol fiyatlarının kısa zamanda varil başına 20 dolardan 100 dolara
> çıkması
> neticesinde Bush’un Cumhuriyetçi Parti’sinin 2006 Meclis ve Senato
> seçimlerinde yenilgiye uğraması sonucunda ABD Savunma Bakanlığı’na Robert
> Gates getirilerek, Neo-conlar tasfiye edilmiştir.
> Şimdi sizlere bu olayın perde arkasını İslamcı Türk yazar Ahmet AKGÜL’ün
> 2007 yılında basılmış olan “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitabının 278
> -279.
> sayfalarından ve Ahmet Akgül’ü bire bir destekleyen CIA türkiye uzmanı
> Henri
> Barkey’in ağzından aktaracağım.
> ÇUVAL OLAYINA IŞIK TUTANLAR
> * Yazar Ahmet Akgül – Çuval olayını Tayyip planladı! (2007)
> “Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirmelerini ve Genel Kurmayı
> zor duruma düşürmelerini, Amerikalılara biz söyledik.” Wolfowitz Türk
> ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.” Tayyip
> Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da “olur” dediler !!!
> * Henri Barkey – AKP ile anlaşarak Türk Ordusu’nu kafesledik (2012 )
> Utah Üniversitesi’nde konferans veren CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey,
> AB üzerinden yapılan derin operasyonu bu ifadeyle tanımladı.
> ABD VE PYD / PKK / SİLAH DESTEĞİ
> Sözde müttefik ABD’den PYD’ye 20 bin tır silah
> İdlib’deki krizin çözülmesini engellemeye çalışan ABD, dikkat dağıtarak
> bölgedeki maşası PYD’yi silahlandırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde
> PYD’li teröristlere 300 TIR silah gönderen ABD yönetiminin; son 6 yılda
> kanlı örgüte 20 bin 700 tır silah, 2 bin uçak dolusu ise mühimmat verdiği
> belirlendi.Pentagon başta olmak üzere ABD kurumları, Türkiye’ye karşı
> ikiyüzlü oynamaya devam ediyor. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü
> PYD/PKK’ya ağır darbe indirdikçe; sözde müttefik ABD, PYD/ PKK’ya desteğini
> artırıyor.
> Yeni üs kurmanın plânını yapıyor
> Suriye’deki proje terör örgütü PKK/PYD’nin başta Münbiç olmak üzere işgal
> ettiği bölgelerden çekileceğine ilişkin sözler veren ABD, bu sözün aksine
> teröristlere yeni silahlar göndererek alçak bir politika izliyor. DEAŞ’a
> karşı savaşıyor maskesi altında PYD-YPG’yi modern silahlarla donatan ve her
> türü desteği veren ABD yönetiminin terör sponsorluğu milyon dolarları
> aşıyor
>  Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşerek “PYD’ye yardımı
> keseceğiz” demesinden sadece 3 gün sonra, PYD’ye silah gönderen ABD’nin
> petrol havzalarındaki hakimiyetini kesinleştirmek için Deyr ez-Zor
> bölgesindeki Şaafa köyünde yeni üs kurmaya çalıştığı bilgisine ulaşıldı
> (Yeni Akid 25 Kasım 2018)
> TRUMP VE EKONOMİK SAVAŞ
> ABD Başkanı Trump’tan Türkiye’ye tehdit – 14 Ocak 2019
> ABD Başkanı Trump Türkiye’nin Suriye’deki Kürtleri vurması halinde ekonomik
> açıdan mahvedeceğini “harap” olacağını söyledi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
> Kalın ise ABD’nin stratejik ortaklığa itibar etmesini beklediğini söyledi.
> Sözcü Kalın hangi STRATEJİK ORTAKLIK’tan bahsediyordu !!!
> PEKİ ERDOĞAN NE DEDİ ?
> İçeride kendisine muhalif olan herkese esen , yağan , dava açan ,
> tutuklatan
> Erdoğan bu kadar ağır söze hiç bir şey diyemedi. Türkiye’yi ekonomik olarak
> mahvedeceğim diyen Trump’ı telefonla arayarak ;
> “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile telefonda
> görüştü. İkili ilişkilerin yanı sıra Suriye’de yaşanan son gelişmelerin ele
> alındığı görüşmede, Erdoğan, mevkidaşının Suriye’den çekilme kararını
> memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti. Erdoğan, bu çerçevede
> Türkiye’nin,
> NATO’da müttefiki olan ABD’ye her türlü desteği vermeye hazır olduğunu
> hatırlattı. Bölgede otorite boşluğu meydana gelmemesi için Münbiç Yol
> Haritası’nın tamamlanması, ayrıca çekilme kararının hayata geçirilmesini
> engellemek isteyen unsurlara fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulandı…”
> Diye konuştuğu basına yansıdı …Hani DİK DUR diyorlar , DURMUŞTU valla…
> Alttan alttan Trump’ın sözünü yedik ve ulusal onurumuz zedelendi.
> MAHVEDERİM
> diyen adama hak ettiği yanıtı veremedik. Eğer ülkeyi TEK ADAMA teslim
> ederseniz ve bu kişinin bagajı nedeniyle sıkıntıları varsa NETİCE BUDUR.
> Eğer parlamento , Meclis var olsa idi inanıyorum ki iktidar ve muhalefet
> partileri bir araya gelerek hem gereken yanıtı verirler hem de STRATEJİK
> ORTAKLIKTAN vaz geçilirdi.
> SONUÇ ;
> Amerika hiç bir zaman Türkiye’nin STRATEJİK ORTAĞI , müttefiği  değildir.
> Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’yi Marshall Planı’na dâhil etme
> kararından sonra, söz konusu yardımdan yararlanabilmek için 4 Temmuz 1948
> tarihinde ABD ile Ekonomik işbirliği Anlaşması imzalandı.Marshall yardımı
> başladı .ABD böylelikle Türkiye’ye girdi ve bir daha da çıkmadı . Özetle
> ABD
> ile hiç bir zaman müttefik , stratejik ortak olmadık . Marshall’dan bu yana
> OLTADAKİ BALIĞIZ .
> Naci Kaptan / 10 mart 2019
>

No comments:

Post a Comment