KÖR İNANÇ OLARAK
İNTİKAMCILIK VE
TAŞNAK-ASALA SUİKASTLERİ
Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
AVİM Rapor No: 6 • Mart 2014
AVİM Rapor No: 6
Mart / 2014
16Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
1938’de ABD’li siyasal bilimler uzmanı Harold
D. Laswell, Birinci Dünya Savaşı’ndaki
propaganda tekniklerini anlatırken; propagandanın
sivil topluma olan etkisinden korktuğunu
yazmıştır.1 Fakat bu propaganda teknikleri
arasında özel bir tür vardır ki, Laswell’in söylediğinden
daha fazla ürkütücüdür ve sivil toplum
üzerinde tahrip gücü hayli yüksek etkileri vardır.
Ve ilginçtir, bu özel propaganda türü, uluslararası
literatürde Ermeni intikamcılığını haklılaştıran ve
yüceltenler dışında akademik veya popüler anlamda
pek inceleme konusu da yapılmamıştır.2
1918-1923 yıllarında ve elli yıl sonra 1973-1994
yıllarında iki kanlı terör dalgası şeklinde Ermeni
katiller tarafından çeşitli ülkelerde Türk devlet
adamlarına ve diplomatlarına yönelik intikam suikastları
gerçekleştirilmiştir. İşte bu intikam suikastları
modern tarihte tanık olunan propaganda
savaşlarının en acımasız araçları olmuştur.
20. yüzyılda elli yıl ara ile Türk hedeflerine yönelik
her iki suikast dalgası “intikamcılık ve diplomasi”
ilişkisi açısından en somut propaganda
türüdür. Burada “intikamcılık” ve “diplomasi”
sözcüklerini birlikte kullanmaktan amaç, bu suikastçıların,
bir tür kamu (devlet) ajanları olarak
görev yaptıklarını vurgulamaktır. Suikastçılar, her
cinayetlerinde, 1915 Olayları’nın intikamını aldıklarını;
eylemlerini kutsal (!) davalarını dünya
kamuoyunun gündemine taşımak için yaptıklarını
söylemişlerdir.
Türk Ulusu’nun evlatlarına karşı modern tarihin
en kanlı cinayetler serisini gerçekleştiren bu intikamcılar,
söz konusu eylemleriyle 1915 Olayları
üstüne bir “Kör İnanç” (Blind Trust) âleminin yeniden
üretilmesine de her defasında katkıda bulunmuşlardır.
Nedir bu “Kör İnanç” (Blind Trust) Âlemi?
“Kör İnanç” veya “Körü Körüne İnanç” (Blind
Trust) Âlemi’nin yaratıcısı Nemesis, eski Yunan’da
adalet ve intikam tanrısı olarak bilinir.
Themis, adetler, gelenekler ve görenekler tanrıçasıdır.
Daha sonraları aristokratik hukukun tanrıçası
olarak benimsenmiştir.3 Themis, Ouranos ile
Gai’nın kızı ve Zeus’un ilk eşidir.4
Azra Erhat’ın sözlüğünde; “kavram olarak Nemesis,
tanrısal öcü simgeler,” diye anlatılmıştır.5
KÖR İNANÇ OLARAK
İNTİKAMCILIK VE
TAŞNAK-ASALA SUİKASTLERİ
Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR*
* Siyaset Bilimi Profesörü, Cumhurbaşkanlığı (E) Başdanışmanı.
1 Harold D. Lasswell, “Foreword”, in G. G. Bruntz (ed), Allied Propaganda and the Collapse of the German Empire in 1918, (Stanford, Stanford University Press, 1938),
s. V-VII’den: Vamık D. Volkan, Körü Körüne İnanç, (Çev. Özgür Karaçam), (İstanbul, Okuyanus, 2005), s. 412.
2 Bu tür yayınlara önemli bir örnek olarak bkz: Jacques Derogy, Resistance & Revenge, The Armenian Assassinasion of the Turkish Leaders Responsible for the 1915
Massacres and Deportations, (New Brunswick and London, Transaction Publishers, 1990).
3 Alâeddin Şenel, Eski Yunanda Eşitlik ve Eşitsizlik Üstüne, (Ankara, AÜSBF Y., 1970), s. 69, dn. 153.
4 Rosa Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji Masallar ve Söylenceler, (Çev. Z. Zühre İlkgelen), (İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Y., 2001), s. 369.
5 Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, (İstanbul, Remzi K., 1972), s. 274.
AVİM Report No: 6
March / 2014
17
REVANCHISM AS BLIND FAITH AND THE DASHNAK-ASALA ASSASSINATIONS
Modern zamanlar Ermeni literatüründe, “Nemesis”
intikamcılığı, Ermenilerin “Nurnberg Mahkemesi”
yerine kullanılmaktadır.
Köklerini Eski Yunan’da bulan (!) Ermeni intikamcılığında,
hüküm (veya Ermeni katillerin suikastlarıyla
bir tür “yargı kararı”) infaz
olunmaktadır. Bu çağdışı anlayış karşısında, Batı
âleminin sessizliği ayrıca değerlendirilmelidir.
Fakat “suikast, Ermeni milletinin spesiyalitesidir,”
6 diye düşünmek de yanlıştır. Bu tür kolaycı
yaklaşım, ilk başta Dünya Savaşı’nda (ve Türk İstiklal
Savaşı’nda) Türklerle omuz omuza her türlü
fedakârlığa katlanmış ve savaş alanlarında canlarını
vermiş Ermeni kahramanlara haksızlık;
1915’teki olağanüstü savaş koşullarının dayattığı
o trajik yolculuğa çıkarken öz evlatlarını Müslüman
komşularına emanet etmiş Ermeni komşulara
ihanet olur.
1912-1922 arasında on uzun yıl süren savaştan
(Balkan Savaşı, Büyük Savaş ve Türk İstiklal Savaşı)
Atatürk’ün önderliğinde barış yaratan Türk
Ulusu, hiç bir ulusun bu tür topyekün suçlamalarla
incitilmemesi gerektiğini bilecek kadar soyludur.
7
Burada kastedilen yalnızca silahlı militanlar ve
bazı politikacılardır ve onlar, yalnızca bin yıl birlikte
yaşadıkları “kadim” dostları Türk Ulusuna
değil, Ermeni toplumuna da çok büyük kötülük
yapmışlardır.
Konumuza dönelim, 1918 yılında Büyük Savaş,
bütün taraflar için onarılması çok güç acılarla bitmiştir!
Ermeni Taşnakların da içinde yer aldığı bir grup,
bir tarihî (mitolojik) inanışın etrafında kendi davalarının
intikamlarını almak ve bu yoldan propaganda
(=diplomasi) yapmak üzere bir araya
gelmişlerdir.
Erivan’da 27 Eylül - 31 Ekim 1919 tarihlerinde
gerçekleştirilen Ermeni İhtilalci Federasyonu
(Taşnak) Kongresi kararları, Ermeni intikamcılığının
ajandası olmuştur.8
Bunlar, 1915 yılında kendilerine bir katliam yapıldığını
düşünmektedirler. Onların kör inancına
göre bu katliamın sorumluları suikastlarla ortadan
kaldırılacaklardır ve böylelikle yaşamlarını yitiren
Ermenilerin intikamları alınacaktır.
Nemesis Operasyonları için ABD’nden Türkiyeli
bir Ermeni Shahan Natali (Hagop Der Hagopian)
görevlendirilmiştir.9
Savaş ve diğer nedenlerle yurt dışında ve korumasız
olarak yaşamlarını sürdüren Jöntürk liderliği
bu açıdan suikastçılar için gerçekten kolay hedef
oluşturmuşlardır.
Savaş-sonrası Avrupası’nda Ermeni terör örgütlerine
ek olarak başta Yunan istihbaratı olmak üzere
sürgünde bulunan Jöntürk liderlerinin ölümlerinden
memnun olacak başka ülkeler de mevcuttur.
Bu da Ermeni terörünün ve Nemesis’in işini kolaylaştırmıştır.
10
Ermeni Taşnaklar, kendilerince suçlu buldukları
kişilerin listesini hazırlamış, Türkiye, Kafkasya
ve Avrupa’da bu kişilerin pek çoğunu öldürmüşlerdir.
11
Ermeni Taşnaklar tarafından kararlaştırılan “Kara
Liste” yaklaşık 200 kişiliktir.12
Jöntürklerin Eski Maliye Nazırı Cavid Bey’in
günlük notlarına bu “intikam listeleri” şu şekilde
yansımıştır:
“12 Kasım 1919, Çarşamba”
“[Osmanlı İmparatorluğu Eski Hariciye
Nazırı] Kapriyel Efendi ile uzun görüştük.
Kendisini tebdil ve ıslah-ı fikir etmiş buldum.
Büyük Ermenistan teşekkülü kabil olamayacağını
anlamış gibi görüyorum.
Türklerle itilafa taraftar. Ermenilerin fırkalarından
bilhassa Taşnaklar’dan katiyen
6 Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, 3. Cilt, (İstanbul, Altındağ Y., 1968), s. 1066.
7 Hikmet Özdemir, 1915 Tartışılırken Gözden Kaçırılanlar, (Ankara, Genelkurmay Y., 2007).
8 “Operation Nemesis” from Wikipedia, the Free Encylopedia.
9 Michael M. Gunter, Pursuing The Just Cause Of Their People, A Study Of Contemporary Terrorism, (New York, Grenwood Press, 1986), s. 29.
10 Sedat Laçiner, Türkler ve Ermeniler, (Ankara, USAK Y., 2005), s. 311.
11 Ara Caprielian, The Armenian Revolutionary Federation: The Politics of a Party in Exile, (A Desertation of Doctorate at New York University, 1975), s. 306, dn. 11.
12 “Operation Nemesis” from Wikipedia, the Free Encylopedia.
AVİM Rapor No: 6
Mart / 2014
18Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
memnun olmadıklarını ve bunların idarelerinin
memleket için bir felaket teşkil edeceğini
söylüyor.”
“Mücrimler listesine ithal edilmemesini
arzu ettiğim kimselerin isimlerini vermekliğimi
–tabii Ermeni meselesinde alakadar
olmayanları- istedi.”13
“4 Aralık 1919, Perşembe”
“Bugün Kapriyel bende çayda idi. Teşekkül
edecek müstakbel Ermenistan’a Erzurum,
Van ve Bitlis vilayetlerinden bir miktar arazi
verilmesinden, bundan fazla olan taleplerden
Ermenilerin devletler vasıtasıyla vazgeçirilmelerinden,
Türklerle Ermenilerin
istikbalde iyi geçinmeleri lüzumundan ve
belki daha ileride bir konfederasyon yapılabileceğinden
bahsetti.”14
“20 Aralık 1919, Cumartesi”
“Kapriyel bugün tekrar bir konfederasyon
teşekkül edecek olursa Ermenilerin de buna
dâhil olmak için ikna edilebileceklerinden
bahsetti. (…)”15
Ermeni intikamcılar tarafından öldürülen Türk liderlerinin
önceden hazırlanmış bir listesinin bulunduğuna
dair sürgün Jöntürklerin mektuplarına
yansıyan bilgiler de vardır.
Roma’da Sait Halim Paşa’nın öldürülmesi üzerine
İsmail Canpulat’tan Cavid Bey’e yazılan 23 Aralık
1921 günlü mektupta;
“Ermeni meselesi nokta-i nazarından evvelce
bahsedilen resmi pusulası teeyyüd etmedi.
Bu havadisi madamın oğlu çıkardı.
Ziya’ya yazdığın vakit, sor istersen. Fakat
ben inanmıyorum. Sözde ona emniyeti umumiyeden
biri söylemiş. İsmail Hakkı Paşa
dördüncü imiş. Başta Talat, Behbud Han,
Sait Halim varmış.(…)”16
İsmail Canpulat’tan Cavid Bey’e yazılan 31 Aralık
1921 günlü mektupta;
“(…) Benim bidayette zannım, Paris’te Hariciye
Nazırlarının müzakere edecekleri bir
sırada yeniden Ermeni meselesini hatırlatmak
için Ermeniler tarafından yapılmış bir
vaka suretinde idi. (…)”
“Liste meselesini Ziya Bey’e sonradan tekrar
sordum. Polisten söylediklerine göre,
Talat Paşa’nın vefatı sırasında sözde bir
liste bulunmuş ve bu liste İtalya Hükümeti’ne
de tebliğ olunmuş imiş. Yoksa burada
yeniden öğrenmiş değilim. Bu da ne dereceye
kadar doğrudur bilmem.”17
İsmail Canpulat’tan Cavid Bey’e gönderilen 22
Nisan 1922 günlü mektup ise tümüyle liste meselesine
ayrılmıştır:
“Perşembe günü sabahleyin Jak ile beraber
polis müdür muavinine gittim. Listeyi getirtti.
Tetkik edip haber vereceğini söyledi.
Ben de Jak’a senin ile Cahid’in ve daha Avrupa’da
bulunan bir kısım rüfekanın isimlerini
verdim. Onları da öğrenmesini Jak’a
tembih ettim. Çünkü anladım ki müdür muavini
listeyi bana göstermediği gibi listenin
derece-i ciddiyeti hakkında da izahat vermek
istemiyor.”
“Dün akşam Ziya Bey’lere gittim. Kalabalık
vardı. Jak ile konuşamadım. Zaten o bana
söylemek de istemiyormuş. Çünkü benim
ismim de listede mevcut imiş. Ziya ile Rıfkı
söylediler. İtalya polisindeki listede, ben de,
siz de, -yani ikimiz- var imişiz. Fikrimce,
bunlar icap eden yerlere, yani bizlerin bulunduğu
şehirlere evvelce adam gönderip
ahvalimizi tetkik etmek ve müteakiben asıl
işi yapacak adamları celp ile suikastı icra
etmek sistemini takip etseler gerek. Bu mütalaaya
göre; Berlin’de suikast yapanlar
oradan uzaklaşacaklar. Yani aynı adamlar
veyahut diğerleri bir mahalde kullanılacaktır.
Bu mahaller de Roma, Meran, Manton
veyahut Münih olabilir. Binaenaleyh, Avru-
13 Maliye Nazırı Cavid Bey Felaket Günleri, Mütareke Devrinin Feci Tarihi, (Yay. Osman Selim Kocahanoğlu), (İstanbul, Temel Y., 2000), s. 259.
14 Maliye Nazırı Cavid Bey Felaket Günleri, Mütareke Devrinin Feci Tarihi, s. 267.
15 Maliye Nazırı Cavid Bey Felaket Günleri, Mütareke Devrinin Feci Tarihi, s. 275.
16 Hüseyin Cahit Yalçın, İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, (Haz. Osman Selim Kocahanoğlu), (İstanbul, Temel Y., 2002), s. 446.
17 Hüseyin Cahit Yalçın, İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, s. 447.
AVİM Report No: 6
March / 2014
19
REVANCHISM AS BLIND FAITH AND THE DASHNAK-ASALA ASSASSINATIONS
pa’da kalacak olanlar bu mevkileri terk etmelidirler
ki şaşırtacak işi tehir etmek mümkün
olsun. Her halde sık sık tebdil-i mekân
işi pek tas’ip ve belki de mümkünsüz kılar.
Yoksa bunun haricinde yapılacak takayyüdat
hiç bir faide temin eylemez fikrindeyim.”
18
İsmail Canpulat’ın Cavid Bey’e 27 Nisan 1927
günlü mektubunda ise, Ermenilerin listesinde
yirmi kişi daha olduğu bilgisi vardır:
“Jak’ın gördüğü liste, daha doğrusu listeler
üç pusula imiş. Bazı isimleri pusulada görmüş.
Toplamı 18, 20 kadar bir şey. Görünüyor
ki, bu liste eksiktir. Polis Müdür
Muavini bu işin mahrem tutulması için çok
rica etmiş. Pusulalarda şimdiye kadar vurulanlar
var. İsmail Hakkı Paşa var, sizler
varsınız. Daha başka isimler var ki Jak bunları
hatırlayamıyor. Benim verdiğim isimlerden
Halil, Nesimi, Rahmi yok. (…)”19
İsmail Canpulat, Cavid Bey’e 1 Mayıs 1922 günlü
mektubunda “yeni bir suikast teşebbüsünün beklendiğini”
haber vermektedir:
“(…) Hemen herkes tebdil-i mevki ediyor.
Hacı Adil Bey Münih’i terk etmiş ve Nesimi
ile Halil Bey’ler de yakında terk etmek üzeredirler.
Hemen bugünlerde değil. Fakat
arası soğuduktan sonra bir ikinci suikasta
intizar etmelidir. Burada ben de daima her
tarafı gözden geçiriyorum. (…)”20
General Kazım Karabekir’in, İstiklal Harbimiz
adlı eserinde yer alan bu listede bulunan isimler
şunlardır:
Enver Paşa, Talat Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Mustafa
Kemal Paşa, Van Valisi Cevdet Bey, Ankara Valisi
Atıf Bey, Kazım (Özalp), Dr. Bahattin Şakir Bey,
Sait Halim Paşa, Topal Atıf Bey, Hınıslı Şeyh Sait
Efendi, Kara Kemal Bey, Erzurum Kumandanı
Şevki Bey, Maraş Kumandanı Halil Bey, Ebüzziyazade
Velid Bey, Erzurumlu Fehim Bey, Urfa
Mutasarrıfı Cevdet Bey, Erzurum İttihat ve Terakki
Azasından Bahattin, Cemal ve Edip Efendi
Hocalar, Medine Muhafızı Fahrettin Paşa, Sivas
Valisi Muammer Bey, Mithat Şükrü Bleda, Halil
Menteşe, Ankara İttihat ve Terakki Azası Necati
Bey, Çerkes Kör Kasım Bey, Adapazarı ve İzmit
Kumandanı İbrahim Bey, Ankara Polis Müdürü
Bahattin Bey, Sivas Jandarma Kumandanı Mahir
Bey, Eski Polis Genel Müdürleri Bedri ve Azmi
Beyler.21
Türk kaynaklarına yansıyan bir başka bilgiye
göre; 1920 yılında, Zürih’te toplanan Taşnak Kongresi’nde,
“Büyük Ermenistan” projesinin takibi
ve daha önce 1915’te hazırlanan “kara liste” gözden
geçirilmiştir. İntihar eden Vali Dr. Reşit Bey
ile idam idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı
Kemal Bey’in ve savaş alanında ölen Ömer Naci
Bey’in isimleri listeden çıkarılmıştır.22
20. yüzyılda Ermeni intikamcılığının birinci intikam
dalgası şu sırayla gerçekleştirilmiştir:
Ermeni kör inancının bir propaganda ve intikam
amacıyla gerçekleştirdiği ilk intikam cinayeti, Osmanlı
İmparatorluğu’nun başkentindedir.
Savaş-sonrası yeni dönemde, İstanbul’da, 1919
yılı Nisan ayında işlenen bir cinayet, Ermeni intikamcılığının
ilk işaretidir.
Dört yıl önce, İstanbul’da, 24 Nisan 1915 tutuklamalarında
İstanbul Polis Müdürü Bedri’ye ihbar
listesi verdiği iddiasıyla Harutyan Mkrttşyan adlı
Ermeni, intikam amacıyla bir başka Ermeni
(=Tehleryan) tarafından 1919 yılı Nisan ayında öldürülmüştür.
23
İstanbul’da ilk intikam cinayetini işleyen Ermeni
Katil Tehleryan, 15 Mart 1921 günü de Berlin’de
Nemesis Operasyonlarının yöneticisi Shatan Natali
tarafından “bir numaralı hedef” olarak gösterilen
Osmanlı İmparatorluğu Eski Başbakanı Talat
Paşa’yı planlandığı şekilde öldürmüştür.24
1931 yılında Atatürk, Talat Paşa’nın eşine şunları
söylemiştir:
18 Hüseyin Cahit Yalçın, İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, s. 451.
19 Hüseyin Cahit Yalçın, İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, s. 454.
20 Hüseyin Cahit Yalçın, İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, s. 456.
21 Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, (İstanbul, Türkiye Y., 1960), ss. 974-975.
22 Tahsin Uzer, “Meşrutiyet’in İlk Şehitleri”, Yakın Tarihimiz, Cilt 3, Sayı 36, (1 Kasım 1962), s. 313 vd.
23 Tessa Hofmann, Talat Paşa Davası, Bilinmeyen Belgeler/Yorumlar, (Çev. Doğan Akhanlı), (İstanbul, Belge Y., 2003), s. 17.
24 Hikmet Özdemir, Üç Jön Türk’ün Ölümü, (İstanbul, Remzi K., 2007) “İsterlerse Beni Assınlar!” başlıklı bölüm.
AVİM Rapor No: 6
Mart / 2014
20Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
“ ‘Biliyorsunuz Hayriye Hanım, Talat Paşa
ile hiçbir düşmanlığımız yoktu. Birinci
Harbe girmemizden onu hiçbir zaman suçlu
görmedim, harbe katılmaya mecburduk. İstiklâl
Savaşı sırasında da Paşa’nın bizi arkadan
vurması muhtemel azınlıkları
önceden nakil ettirmesinden büyük fayda
gördük,’ diyerek, ‘cenazesinin naklini benden
şu anda istemeyin, Almanya ile bu konuda
görülecek hesabımız var, izin verin
şimdi gömülsün, zamanı gelince onu bizzat
ben getirtirim,’ cevabını verdi. Ancak bu işi
yapılmasına ömrü kifayet etmedi.(…)”25
Savaş-sonrası Ermeni intikamcılığının tipik bir
özelliği, Türk ve Azeri liderliğini “tek düşman”
olarak algılamaları ve intikam cinayetlerinde de
her iki toplumun liderliğini birlikte hedeflemeleridir.
1919 yılı Nisan ayındaki İstanbul cinayetinden
sonra, 7 Haziran 1920 günü, Azerbaycan Cumhuriyeti
Eski Başbakanı Fetih Ali Han Hoylu, Tiflis’te
sokak ortasında Yervand Unciyan tarafından
öldürülmüştür. Gürcü makamları Ermeni katilin
sınırdan kaçtığını söylemişlerdir.26
18 Temmuz 1921 günü, İstanbul’da, bu defa Azerbaycan
Cumhuriyeti Eski İçişleri Bakanı Behbud
Han Cevanşir, Misak Torlakyan tarafından öldürülmüştür.
1877 doğumlu Almanya’da petrol mühendisliği
eğitimi görmüş Behbud Han, ülkesine
döndükten sonra milliyetçilik hareketleri içinde
yer almış ve Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin
İçişleri Bakanı olmuştur. Rus Kızılordusu
ülkesini işgal ettiğinde diğer on iki arkadaşıyla
idama mahkûm edilmiş; daha sonra affedilerek
Transkafkasya Sovyeti’nin İstanbul Ticaret Temsilciliğine
getirilmiştir. Bu görevinde iken, 18
Temmuz 1921 günü Beyoğlu’nda Pera Palas
önünde Misak Torlakyan tarafından öldürülmüştür.
27
Misak Torlakyan, İstanbul’daki Fransız işgal güçlerince
yakalandıktan sonra İngilizler tarafından
yargılanmış ve Kasım 1921’de beraat
ettirilmiştir.28
6 Aralık 1921 günü, Ermeni intikamcılığının bu
defa hedefi yine Osmanlı İmparatorluğu’nun bir
eski başbakanıdır. Talat Paşa’nın Berlin’de öldürülmesinden
9 ay sonra, eski Başbakan Sait Halim
Paşa da Arşavir Şirakyan tarafından Roma’da kurşunlanarak
öldürülmüştür.29
Sait Halim Paşa, Malta’da İngiliz Hükümeti’nce
rehine tutulurken, bir gün kendisine gelen bir
mektuptan ölüm kararı çıkmıştır. Merkezi
ABD’nde bulunan Taşnak Komitesi, onun hakkında
ölüm kararı vermiştir.30
Daha sonra Ankara Hükümeti’nin İngiltere ile
yaptığı 23 Ekim 1921 günlü bir anlaşmaya göre;
Malta’daki Türk rehinelerden bir grup serbest bırakılmışlardır.
Bu kişilerin pek çoğu Türkiye’ye
dönmüşlerdir. Fakat, Sait Halim Paşa’nın İstanbul’a
dönmesine izin verilmemiştir. Eski Başbakan,
Roma’da bir otele yerleşmiştir. Koruması
yoktur ve silah da taşımamaktadır. Bir ay sonra, 8
Aralık 1921 günü, Paris’ten Türk Diplomatik
Temsilcisi Ahmet Ferit (Tek) Ankara’ya şu iki satırlık
telgrafı göndermiştir:
“Yevmi gazetelerden- Bu sefer (7 Aralık) Roma’dan
alınan son telgrafta Sadr-ı esbak
Sadrazam Sait Halim Paşa’nın bir şahs-ı
meçhul tarafından katledildiği bildiriliyor…
”31
Sait Halim Paşa’yı öldüren Ermeni katil yakalanmadan
İstanbul’a dönmüştür. Ermeni kaynaklarına
göre bu suikast Grigor Mercanov tarafından
yönetilmiştir.32
Sait Halim Paşa’nın naaşı, Roma’dan İstanbul’a
getirilmiş ve 20 Ocak 1922 günü, Sultan Mahmut
Türbesi’nde Babası Halim Paşa’nın mezarı yanına
gömülmüştür.33
25 Murat Bardakçı, “Hayriye Talat: Kocam Talat Paşa”, Milliyet, 26 Kasım 1982.
26 Cemal Kutay, Talat Paşa’nın Gurbet Hatıraları III, (İstanbul, Kültür Y., 1983), s. 1218.
27 Veysel Usta, “Ağaoğlu Ahmed Beyin Ermeni Propagandalarının Mahiyeti Üzerine Bir Konferansı” Türk Dünyası Araştırmaları, 131, (Nisan 2001), ss. 76–77, dn. 7.
28 Tessa Hofmann, Talat Paşa Davası, Bilinmeyen Belgeler/Yorumlar, s. 16 ve “Operation Nemesis” from Wikipedia, the Free Encylopedia.
29 Arshavir Shirakian, The Legacy: Memoirs of An Armenian Patriot, (Boston: Hairenik Pres, 1976), ss. 135-136 ve Tessa Hofmann, Talat Paşa Davası, Bilinmeyen Belgeler/
Yorumlar, s. 16.
30 Bilal N. Şimşir, Şehit Diplomatlarımız, Cilt I, (Ankara, Bilgi K., 2000), s. 52.
31 Bilal N. Şimşir, Şehit Diplomatlarımız, Cilt I, s. 52-53.
32 “Operation Nemesis” from Wikipedia, the Free Encylopedia.
33 Bilal N. Şimşir, Şehit Diplomatlarımız, Cilt I, s. 54.
AVİM Report No: 6
March / 2014
21
REVANCHISM AS BLIND FAITH AND THE DASHNAK-ASALA ASSASSINATIONS
Roma’da Eski Başbakan Sait Halim Paşa’yı öldüren
Katil Arşavir Şırakyan, Berlin’de bir başka Nemesis
Operasyonu’nda bir kez daha görevdedir.34
Berlin’de 17 Nisan 1922 günü, İttihat ve Terakki’nin
iki eski yöneticisi, Dr. Bahaddin Şakir
ve Cemal Azmi, Arşavir Şirakyan ve Aram Yerkanyan
tarafından öldürülmüşlerdir. Bu eylem,
Şatan Hatali, Hıraç Papazyan ve Yezidan Arşak
Muşeryan tarafından planlanmıştır.35
1990 tarihli bir Ermeni kaynağına göre, Arşavir
Şirakyan Cemal Azmi’yi, Aram Yergenyan’da Dr.
Bahaddin Şakir’i katletmişlerdir.36
Bir başka kaynağa göre; Bahattin Şakir’i öldüren
katilin kod adı “T” olup, Aram Yergenyan ona
yardım eden kişidir.37
22 Temmuz 1922’de Tiflis’te bir diğer intikam infazı
gerçekleştirilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Eski Bahriye Bakanı
ve Dördüncü Ordu Komutanı ve Suriye Genel Valisi
Cemal Paşa, Petros Ter-Porosyan, Artaşes Gevorkyan
ve Stefan Sarıkyan tarafından
kurşunlanarak öldürülmüştür.38
Bu terör saldırısında Eski Bahriye Nazırı Cemal
Paşa ile birlikte yaverleri Şevket ve Süreyya Beyler
de şehit edilmişlerdir.39
Cemal Paşa ve yaverlerinin naaşları TBMM’nin
isteğiyle yurda getirtilmiş ve askeri törenle Erzurum’da
gömülmüştür.40
İsmet İnönü’nün anlatımına göre; “ Cemal Paşa
Tiflis’te öldürüldüğü zaman Atatürk bunu uzun
müddet mesele yap[mış]tı[r].”41
…Ve 4 Ağustos 1922 günü Doğu Buhara’da, Osmanlı
İmparatorluğu Eski Harbiye Nazırı ve Osmanlı
Orduları Başkumandan Vekili Enver Paşa,
Tacikistan’da Rus Kızılordusu’nun operasyonunda
Karabağlı bir Ermeni olan Hakop Melkumyan
tarafından öldürülmüştür.42
Ermeni Taşnaklar tarafından 1923 Mayıs ayında
Lozan’da uluslararası barış görüşmelerinde bulunan
İsmet Paşa’nın öldürülmesi amacıyla çaba
gösterildiği de ayrıntılı olarak bilinmektedir.43
Aynı şekilde Türkiye Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk’ün
öldürülmesinin de aynı kesimlerce planlandığı
ve birçok suikast teşebbüsünde bulunduğu
Çankaya Köşkü Arşivi’ndeki belgelerde açık şekilde
mevcuttur.44
Azerbaycanlı ve Türkiyeli liderlere ve devlet görevlilerine
yönelik Ermeni intikam cinayetleri serisinden
yaklaşık elli yıl sonra 1970’ler ve
1980’lerde de ikinci kanlı terör dalgası gerçekleştirilmiştir.
20. yüzyıl Ermeni intikamcılığında ikinci dalga;
1973’ten itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin diplomatik
ve ticari temsilciliklerine saldırılar şeklindedir.
Bu terör saldırıları, Kuzey Amerika, Asya, Avustralya
ve çoğunluğu Batı Avrupa’dadır.
Devletlere göre terör saldırılarının sayısı şöyledir:
Fransa (37), İsviçre (25), İtalya (20), Lübnan (17),
ABD (15), Türkiye (14), İspanya (11), İran (10),
Belçika (5), İngiltere (5), Kanada (5), Danimarka
(4), Yunanistan (4), Batı Almanya (4), Avusturya
(3), Hollanda (2), Portekiz (2), Avustralya (1), Irak
(1), SSCB (1), Bulgaristan (1) ve Yugoslavya (1).
Saldırıların yıllara göre dağılımı şu şekildedir:
1979’da 29;
1980’de 38;
34 Arshavir Shirakian, The Legacy: Memoirs of An Armenian Patriot, (Boston: Hairenik Pres, 1976), ss. 103-117 ve 169-181.
35 Tessa Hofmann, Talat Paşa Davası, Bilinmeyen Belgeler/Yorumlar, s. 16.
36 Vartkes Yeghiayan, The Armenian Genocide and The Trials of the Young Turks, (California, La Verne, American Armenian International College Press, 1990), s. 183.
37 “Operation Nemesis” from Wikipedia, the Free Encylopedia.
38 Ara Caprielian, The Armenian Revolutionary Federation: The Politics of a Party in Exile, s. 295, dn. 4; Tessa Hofmann, Talat Paşa Davası, Bilinmeyen Belgeler/Yorumlar,
s. 17.
39 Hikmet Özdemir, Üç Jön Türk’ün Ölümü, “İntikamcılar ve Ardındakiler” başlıklı bölüm.
40 Cemal Paşa, Hatıralar, (İstanbul, Çağdaş Y., 1977), s. 8.
41 İsmet İnönü’nün Hatıraları, Genç Subaylık Yıllarım 1884–1918, (Haz. Sabahattin Selek), (İstanbul, Burçak Y., 1969), s. 226.
42 Tessa Hofmann, Talat Paşa Davası, Bilinmeyen Belgeler/Yorumlar, s. 26, dn. 5.
43 Cemal Kutay, Lozan’da İsmet Paşa’yı Kim Öldürecekti? (İstanbul, Ercan M., 1956), s. 27 vd.
44 Bu konuda Prof. Azmi Süslü tarafından bir makale yayımlanmıştı.
AVİM Rapor No: 6
Mart / 2014
22Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
1981’de 47;
1982’de 26;
1983’de 13
1984’de 6.45
1973-1994 arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin dış
temsilciliklerinde Ermeni intikamcıların saldırılarında
şehit olan Türk diplomatlar, görevliler ve yakınlarının
isimleri şöyledir:46
Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar;
Şehit, 27 Ocak 1973.
Los Angeles Yardımcı Konsolosu Bahadır
Demir; Şehit, 27 Ocak 1973.
Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil; Şehit,
22 Ekim 1975.
Paris Büyükelçisi İsmail Erez; Şehit, 24
Ekim 1975.
Paris Büyükelçiliği Şoförü Talip Yener;
Şehit, 24 Ekim 1975.
Beyrut Büyükelçiliği Katibi Oktay Cirit;
Şehit, 16 Şubat 1976.
Vatikan Büyükelçisi Taha Carım; Şehit, 9
Haziran 1977.
Madrid Büyükelçisi’nin Eşi Necla Kuneralp;
Şehit, 2 Haziran 1978.
Madrid’de (E) Büyükelçi Beşir Balcıoğlu;
Şehit, 2 Haziran 1978.
Lahey Büyükelçisi’nin Oğlu Ahmet Benler;
Şehit, 12 Ekim 1979.
Paris Büyükelçiliği Turizm Müşaviri Yılmaz
Çolpan; Şehit, 22 Aralık 1979.
Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip
Özmen; Şehit, 31 Temmuz 1980.
Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi’nin Kızı
Neslihan Özmen; Şehit, 31 Temmuz 1980.
Sydney Başkonsolosluğu Koruma Görevlisi
Şarık Arıyak; Şehit, 17 Aralık 1980.
Sydney Başkonsolosluğu Koruma Görevlisi
Engin Sever; Şehit, 17 Aralık 1980.
Paris Büyükelçiliği Çalışma Müşaviri Reşat
Moralı; Şehit, 4 Mart 1981.
Paris Büyükelçiliği Din Görevlisi Tecelli
Arı; Şehit, 4 Mart 1981.
Cenevre Başkonsolosluğu’nda Sekreter M.
Savaş Yergüz; Şehit, 9 Haziran 1981.
Paris Başkonsolosluğunda Koruma Görevlisi
Cemal Özen; Şehit, 24 Eylül 1981.
Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan;
Şehit, 28 Ocak 1982.
Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz;
Şehit, 4 Mayıs 1982.
Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut
Akbay; Şehit, 7 Haziran 1982.
Lizbon Büyükelçiliği’nde Sekreter Nadide
Akbay; Şehit, 7 Haziran 1982.
Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla
Altıkat; Şehit, 27 Ağustos 1982.
Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora
Süelkan; Şehit, 9 Eylül 1982.
Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar; Şehit, 9
Mart 1983.
Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun
Aksoy; Şehit, 14 Temmuz 1983.
Lizbon Maslahatgüzarı’nın Eşi Cahide Mıhçıoğlu;
Şehit, 27 Temmuz 1983.
Tahran Büyükelçiliği Askeri Ataşesi İsmail
Pamukçu; Şehit, 27 Mart 1984.
Tahran Büyükelçiliği’nde Sekreter’in Eşi
Işık Yönder; Şehit, 28 Nisan 1984.
Viyana Çalışma Müşaviri Vekili Erdoğan
Özen; Şehit, 20 Haziran 1984.
45 Michael M. Gunter, Pursuing The Just Cause Of Their People, A Study Of Contemporary Terrorism, ss. 67-68.
46 Şehitlerimizin isimleri (E) Büyükelçi Bilal N. Şimşir’in Şehit Diplomatlarımız Cilt I, (Ankara, Bilgi K., 2000) adlı kitabından alınmıştır.
AVİM Report No: 6
March / 2014
23
REVANCHISM AS BLIND FAITH AND THE DASHNAK-ASALA ASSASSINATIONS
Viyana BM Türk Bürosu Direktörü Evner
Ergun; Şehit, 19 Mayıs 1984.
Atina Basın Ataşesi Yardımcısı Çetin
Görgü; Şehit, 7 Ekim 1991.
Bağdat İdari Ataşesi Çağlar Yücel; Şehit, 11
Aralık 1993.
Atina Büyükelçiliği II. Müsteşarı Ömer
Haluk Sipahioğlu; Şehit, 4 Temmuz 199447
27 Ocak 1973 ve 4 Temmuz 1994 arasında Türkiye’nin
yurt dışındaki temsilcilerine ve yakınlarına
17 ülkede 27 terör saldırısı düzenlenmiştir.
Toplam 34 Türk Dışişleri görevlisi ve 17 sivil
yurttaş bu saldırılarda öldürülmüşlerdir.48
27 Ocak 1973 günü, Los Angeles’te Türkiye
Cumhuriyeti Başkonsolosu Mehmet Baydar ve
Yardımcısı Bahadır Demir, Mıgırdıç Yanıkyan
adlı bir katil tarafından öldürülmüşlerdir.49
22 Ekim 1975 günü Türkiye Cumhuriyeti’nin Viyana
Büyükelçiliği silahlı teröristler tarafından
basılmış ve Büyükelçi Daniş Tunalıgil makamında
vurulmuştur. İki gün sonra (24 Ekim’de)
Paris Büyükelçisi İsmail Erez ile Şoförü Talip
Yener, Büyükelçilik yakınında makam aracı
içinde öldürülmüşlerdir.50
1976-79 yıllarında Türkiye’nin Beyrut, Roma,
Madrid, Cenevre, Lahey ve Paris temsilciliklerinde
görevli diplomatlar ve aileleri birbiri ardına
kanlı terör saldırılarıyla karşılaşmışlardır. Vatikan
Büyükelçisi Taha Carım, Madrid Büyükelçisi
Zeki Kuneralıp’ın Eşi Necla Kuneralp ve Lahey
Büyükelçisi Özdemir Benler’in Oğlu Ahmet Benler
ve diğerleri bu dönemde vurulmuşlardır.51
1980’li yıllarda intikamcı saldırılar artmış ve Marsilya,
Atina, Lyon, Paris, Sydney, Kopenhag, Cenevre,
Los Angeles, Ottowa, Boston, Lizbon,
Burgaz, Belgrad, Brüksel, Tahran ve Viyana’da
Türk temsilciliklerine ve ailelerine yönelik kanlı
terör eylemleri gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde
Türkiye’nin Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar,
Sydney Başkonsolosu Kemal Arıkan, Ottowa Büyükelçiliği
Askeri Ataşesi Hava Kurmay Albay
Atilla Altıkat, Paris Büyükelçiliği Turizm Müşaviri
Yılmaz Çolpan, yine Paris Büyükelçiliği Çalışma
Ataşesi Reşat Moralı ile görevli Tecelli Arı
acımasızca katledilenler arasındadır.52
Ne acıdır ki, Ankara, 1921 yılında Eski Başbakan
Talat Paşa’nın Berlin’de katledilmesiyle başlayan
ve katilin mahkemesine yansıyan Ermeni intikamcılığının
uluslararası etkilerini -ilk anda- nasıl
doğru okuyamadı ise, 1973 yılında da Türk Diplomatlarının
katledilmesiyle başlayan dönemi –
yine- doğru okuyamamıştır.
31 Ocak 1975 günü, Milliyet Başyazarı Abdi
İpekçi; Ermeni intikamcılığını, “Türk basını kendi
kendini denetledi. ABD’ndeki Ermeni oyunlarından
bahsetmedi. Yıllardır bir senaryo oynanıyor.
Buna rağmen kin ve intikam dolu yayınlar sürdürülüyor.
(…)” diyerek asıl tehlikeye işaret
etmiştir.53
Galip Alçıtepe ve Erdem Çanak’ın “İlk Beş Cinayet
Karşısında Türk Kamuoyu” başlıklı değerlendirmesine
göre; “yine de, hiç kimse bunun,
Türkiye aleyhine gelişebilecek terör olayları zincirinin
ilk halkası olduğunu kavrayama[mıştır].”
“Hâlbuki cinayet sonrasında yargılanan ve
on yıl hapis cezasına mahkûm olan Yanıkyan
eylemden bir gün evvel gazetelere gönderdiği
yazıda; ‘her taraftaki Ermeniler, bu
taktiği, yeni tipteki savaş taktiğini izlemelidir.
Bu eylemin belki, birçok kimsenin uyuyan
vicdanını uyandırmada daha etkili
olur,’ demekte[dir].”54
22 Ekim 1975 günü Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi
Danış Tunalıgil’in öldürülmesinden sonra
Hürriyet gazetesi, katillerin Dennis Çakoras, Teodor
Lukidis ve Ponarof Georgias adlı üç Rum ol-
47 Yunanistan kaynaklı bu suikast “17 Kasım Örgütü” tarafından gerçekleştirilmiştir.
48 Yücel Atilla Şehirli, “Türk Diplomatlarına Yönelen Ermeni Terör Saldırılarının (1973-1994) Hürriyet ve Milliyet Gazetelerinde Veriliş Şekli”, Ermeni Araştırmaları 2.
Türkiye Kongresi Bildirileri II. Cilt, (Ankara, ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Y., 2007), ss. 1231-1266.
49 Bilal N. Şimşir, “Ermeni Terörü ve Şehit Türk Diplomatları Üzerine Bazı Tespitler ve Öneriler”, Ermeni Araştırmaları II. Cilt, s. 399.
50 Bilal N. Şimşir, “Ermeni Terörü ve Şehit Türk Diplomatları Üzerine Bazı Tespitler ve Öneriler”, Ermeni Araştırmaları II. Cilt, s. 399.
51 Bilal N. Şimşir, “Ermeni Terörü ve Şehit Türk Diplomatları Üzerine Bazı Tespitler ve Öneriler”, Ermeni Araştırmaları II. Cilt, s. 399.
52 Bilal N. Şimşir, “Ermeni Terörü ve Şehit Türk Diplomatları Üzerine Bazı Tespitler ve Öneriler”, Ermeni Araştırmaları II. Cilt, ss. 399-400.
53 Galip Alçıtepe ve Erdem Çanak, “İlk Beş Cinayet Karşısında Türk Kamuoyu”, Ermeni Araştırmaları II. Cilt, s. 421.
54 Galip Alçıtepe ve Erdem Çanak, “İlk Beş Cinayet Karşısında Türk Kamuoyu”, Ermeni Araştırmaları II. Cilt, s. 421.
AVİM Rapor No: 6
Mart / 2014
24Prof. Dr. Hikmet ÖZDEMİR
duğunu iddia etmiş; Milliyet gazetesi de cinayeti
EOKA-B Rum terör örgütünün üstlendiğini yazmış;
“hiç kimse bir Ermeni terörü ile karşı karşıya
ol[un]duğu gerçeğini görememişti[r]”.55
1973-1994 yılları arasında Hürriyet ve Milliyet
gazetelerinde Ermeni intikamcılığının terör eylemlerinin
haber olarak yansımasını inceleyen bir
diğer çalışmadaki bulgular bu açıdan son derece
düşündürücüdür:
Buna göre; 1973 yılında ikinci kuşak suikastların
ilk cinayetini ASALA örgütü üstlendiğinde Türk
basını inanmamış; bu cinayetin EOKA-B adlı
Rum intikam örgütü tarafından işlenmiş olabileceği
iddia edilmiştir. ASALA adının, Rumlar tarafından
taktik olarak ortaya atıldığı yazılmıştır.56
1975 yılında Başbakan Süleyman Demirel’e gönderilen
bir istihbarat notunda yer alan şu bilgiler
dönemin Türk istihbarat ve dışişlerinin nasıl bir
zaaf içinde bulunduklarını göstermektedir:
“(…) Rum kamplarında ele geçirilen silahlarla
Viyana Elçimizin öldürülmesinde kullanılan
silahların seri numaraları çok
yakındır. (…)”
“Dünyanın çeşitli yerlerinden ve örgütlerinden
gelen gençlerin uluslararası tedhiş örgütünün
gizli kamplarında eğitim görmekte,
karışıklıklar yaratmak için yetiştirilmektedir.
Bu yeni bir organizasyondur ve henüz
hangi görüşte olduğu ve kime hizmet ettiği
tespit edilememiştir. (…)”
“Beyrut’ta araştırma yapan ajanlar, elçilerimizin
öldürülmesinde Ermenilerin parmağının
bulunması ihtimalinin zayıf olduğunu
öne sürmüşlerdir. İsmail Erez’in Beyrut’ta
bulunduğu sırada Ermeniler tarafından sevildiği,
Ermenilerin dini liderlerinin Erez’e
büyük itibar gösterdiği tespit edilmiştir.”57
Bu durum bir devlet için çok ciddi bir zaaf olmak
yanında Ermeni Taşnak, Hınçak vb. örgütlerinin
Osmanlı yöneticilerine ve kendi insanlarına yönelik
kanlı suikastlarının ve intikamcılık geleneğinin
Türkiye Devleti ve Kamuoyu tarafından unutulduğunu
kanıtlamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün çabalarına rağmen,
“insan hakları savunucusu” uluslararası kamuoyu,
uluslararası kuruluşlar ve (ABD ve Fransa
başta olmak üzere), müttefik hükümetler; 1915
Olaylarından uzun yıllar sonra doğan bu Türk evlatlarından
intikam alarak kan döken ve propagandalarını
yapan bu katillerin ve onların arkalarına
saklanan karanlık güçlerin eylemlerini seyretmekle
yetinmişlerdir.
Ve Türkiye, bu Müttefiklerine ve insan haklarının
bu “sözde” savunucularına hiçbir yaptırım uygulamamıştır.
SON SÖZ/ Ermeni suikastçılar tarafından bir “kör
inanç” adına katledilen, Talat, Cemal, Enver ve
dava arkadaşları ve elbette 1980’lerde yurt dışı
görevlerinde katledilen diplomatlarımız Türk Milletinin
vicdanlarına emanet edilen şehitlerimizdir.
Ruhları şâd olsun.
55 Galip Alçıtepe ve Erdem Çanak, “İlk Beş Cinayet Karşısında Türk Kamuoyu”, Ermeni Araştırmaları II. Cilt, s. 422.
56 Yücel Atilla Şehirli, “Türk Diplomatlarına Yönelen Ermeni Terör Saldırılarının (1973-1994) Hürriyet ve Milliyet Gazetelerinde Veriliş Şekli”, Ermeni Araştırmaları 2.
Türkiye Kongresi Bildirileri II. Cilt, s. 1264.
57 Yücel Atilla Şehirli, “Türk Diplomatlarına Yönelen Ermeni Terör Saldırılarının (1973-1994) Hürriyet ve Milliyet Gazetelerinde Veriliş Şekli”, Ermeni Araştırmaları 2.
Türkiye Kongresi Bildirileri II. Cilt, s. 1234.
No comments:
Post a Comment