Kazım Karabekir'i tanıtma notu
E. KUR. ALB. NUSRET BAYCAN
Büyük bir asker olan Korgeneral Kâzım Karabekir, koruyucu ve sevecen kişiliği
yanında, Türk ahlâk ve karakterinin de seçkin bir siması idi. Bazı eserlerde son
rütbesi Orgeneral olarak gösterilmekte ise de Genelkurmay Başkanlığının ilgili
şubesinde ve arşivdeki şahsî dosyasında bu rütbeye yükseldiğine dair bir kayıt
ve belgeye rastlanamamıştır. Esasen emekli maaşı da Ferik yani Korgeneral
rütbesi üzerindendir.
Görüş ve düşüncelerinde vatanseverliği ve milletinin selâmeti her zaman ön
plânda yer almıştır.
Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ile, zaman zaman askerî ve siyasî konularda
fikir ayrılıkları olmuşsa da, ilişkilerinde her zaman içtenlik ve dürüstlük
hâkimdi.
Yurt savunması ile ilgili konularda titizlik göstermesinde, katıldığı
harplerdeki maddî ve manevî kayıplarımızın ve şahidi olduğu fecaatin etkisi
büyüktür. Kâzım Karabekir, 1910 Arnavutluk Ayaklanmasının bastırılmasında önemli
rol oynamış, Balkan Harbinde Edirne Kalesini savunmuş, Birinci Dünya Harbinde
çeşitli cephelerde tümen ve kolordulara komuta etmiş, zaferler kazanmış, Türk
İstiklâl Harbinin Doğu Cephesi Komutanı olarak ün yapmıştır.
Kâzım Karabekir’in
Yaşamı:
1882’de İstanbul’da doğmuş, ilk öğrenimine burada başlamış, babası Emin
Paşa’nın görev yaptığı Van, Harput ve Mekke’de sürdürmüştür. Orta öğrenimini,
Fatih Askerî Rüştiyesi ve Kuleli Askerî Lisesinde yapmış, 1899’da Harp Okuluna
geçmiştir.
Askerî Yaşamı:
6 Aralık 1902’de Harp Okulunu ve 5 Kasım 1905’te Harp Akademisini
birincilikle bitiren Kâzım Karabekir, bu başarıları nedeniyle Altın Maarif
Madalyasıyla ödüllendirilmiştir.
Kurmay Yüzbaşı olarak 3’ncü Ordu emrine atanmış, kurmay stajını Manastır’da
yapmış, iki yıllık staj süresince bulunduğu birliklerin katıldığı çarpışmalarda
üstün başarı göstermiştir. 1907’de Kıdemli Yüzbaşı olmuş ve Beşinci Rütbeden
Mecidi Nişanı ile ödüllendirilerek İstanbul’daki Harp Okulu Tabiye Öğretmen
Yardımcılığına, 1908’de de Edirne’deki 3’üncü Tümen Kurmay Başkanlığına
atanmıştır.
31 Mart (13 Nisan 1909) Olayı üzerine Hareket Ordusu Mürettep 2’nci Tümen
Kurmay Başkanı olarak İstanbul’a gelmiş, Beyoğlu kışlaları ve Yıldız Sarayı’nın
ele geçirilmesinde görev almıştır.
1910’da Arnavutluk Ayaklanmasını bastırmak için teşkil olunan Mürettep
Kolordu’nun Harekât Şube Müdürlüğüne atanmış, bir süre Kurmay Başkan Vekilliği
de yapmıştır. Bazı çarpışmalarda müfreze komutanı olarak kazandığı başarı
nedeniyle Dördüncü Rütbeden Osmanî Nişanı ile ödüllendirilmiştir.
15 Ocak 1911’de io’ncu Tümen Kurmay Başkanlığına atanmış, 27 Nisan 1912’de
Binbaşılığa yükseltilmiştir. 22 Haziran 1913’te Edirne savunmasında Bulgarlara
esir düşmüş, 29 Eylül 1913’te yapılan İstanbul Antlaşmasından sonra yurda
dönmüştür.
9 Aralık 1914’te Yarbay olmuş, Genel Karargâh İstihbarat Şube Müdürlüğünden,
i’nci Kuvve-i Seferiye Komutanlığına atanan Kâzım Karabekir Halep’ten ayrılarak,
yaralanmış bulunan Süleyman Askeri Bey’den Irak Havalisi Komutanlığını devralmak
üzere Bağdat’a gitmiş ise de komuta değişikliğine neden kalmamış ve 6 Mart
1915’te 14’ncü Tümen Komutanlığına atanarak İstanbul’a gelmiştir. Kısa bir süre
sonra da tümeniy-le Çanakkale’ye giderek Seddülbahir muharebelerine
katılmıştır.
26 Ekim 1915’te 1’nci Ordu, 10 Kasım 1915’te 6’ncı Ordu Kurmay
Başkanlıklarına atanan Kâzım Karabekir, 14 Aralık 1915’te Albaylığa
yükseltilmiş, Çanakkale’deki başarıları nedeniyle, Harp, Gümüş Muharebe Liyakat
ve Gümüş Muharebe imtiyaz Madalyalarıyla ödüllendirilmiştir.
27 Nisan 1916’da 18’nci Kolordu Komutanlığına atanmış, Irak’ta üstün İngiliz
kuvvetleriyle muharebe etmiş ve Alman İkinci Demir Salîb Nişanıyla
ödüllendirilmiştir.
7 Kasım 1916’da, 6’ncı Ordu Komutanına Dicle doğusundaki birliklerini nehrin
batısına almayı önerdiyse de Halil Paşa kabul etmemiş bu yüzden 18’nci Kolordu
ağır zayiat vermiştir.
8 Nisan 1917’de 2’nci Kolordu, 27 Aralık 1917’de de 1’nci Kafkas Kolordusu
Komutanlıklarına atanmış, Erzincan ve Erzurum’u kurtararak halkın katledilmesini
önlemiştir.
Sarıkamış, Kars ve Gümrü’nün alınmasındaki katkı ve başarıları nedeniyle 28
Temmuz 1918’de Mirlivalığa yükseltilmiş, İkinci Rütbeden Kılıçlı Mecidi ve
Osmanî Nişanları ve Altın Muharebe Liyakat Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Almanya, Avusturya – Macaristan da çeşitli nişan ve madalyalarıyla kendisini
onurlandırmışlardır.
Eylül 1918’de Baku ve Tebriz alınmış, hatta daha ilerilere de gidilmiştir.
Fakat 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanınca 1877-1878 hattına
çekilindi. 24 Aralık 1918’de İngilizler de Batum’u işgal ettiler.
Kâzım Karabekir Paşa, 2 Mart 1919’da 15’nci Kolordu Komutanlığına atanarak
Erzurum’a gitti. İzmir’in işgaliyle, millî hareketi hızlandırdı. 9 Haziran
1920’de de Doğu Cephesi Komutanlığı onaylandı
.
25 Temmuz 1920’de İngilizlerin boşalttığı Batum’u Gürcülerin işgal etmesini
protesto ettik. Kâzım Karabekir Paşa hazırladığı plânı uygulayarak 30 Eylül
1920’de Sarıkamış’ı, 30 Ekimde Kars’ı ele geçirdi. 31 Ekim 1920’de Ferik
(Korgeneral)’liğe yükseltildi. 7 Kasım 1920’de Gümrü’yü aldı. Ermeniler ağır
zayiata uğratılarak elde edilen silâh, cephane ve malzeme Batı Cephesine
gönderildi. Kâzım Karabekir Paşa 2/3 Aralık 1920’de imzalanan Gümrü ve 13 Ekim
1921’de imzalanan Kars Antlaşmalarında Türk Heyetine başkanlık etti.
21 Ekimi923’te Doğu Cephesi lağvedildi. Kâzım Karabekir Paşa da, 1’nci Ordu
Müfettişliğine atandı ve İstiklâl Madalyası ile ödüllendirildi.
31 Ekim 1924’te Ordu Müfettişliğinden istifa ederek Milletvekilliği görevine
devam etti ve 17 Kasım 1924’te Meclisteki muhaliflerden oluşan Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası (Partisi)’nin liderliğine getirildi.
Kâzım Karabekir Paşa, 1 Kasım 1927’de ordu açığında iken emekliye
ayrıldı.
1938’den sonra V ve VIII’nci dönemlerde İstanbul Milletvekili olarak Büyük
Millet Meclisinde bulunmuş, 1946-1948 yılları arasında Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı yapmıştır. Bu görevde iken 25 Ocak 1948’de vefat etti.
Kâzım Karabekir, Fransızca, Rusça, Bulgarca ve Almanca bilirdi. Askerî,
siyasî, tarihî ve terbiyevî kırktan fazla basılmış eseri bulunmaktadır.1
Kâzım Karabekir Paşa’nın Askerî
Nitelikleri:
Kâzım Karabekir Paşa, ciddî, çalışkan, dürüst, bilgili, cesur, kesin karar
sahibi, üstün ahlâklı bir askerdi. Gerek kurmay görevlerinde ve gerekse komuta
ettiği birliklerde astlarının güvenini kazanmış, onları sevmiş ve kendisini
sevdirmişti. Eğitime çok önem verirdi. Sorumluluktan asla yılmaz kanun ve
yönetmeliklerin kendisine tanıdığı yetkileri hiç bir etki altında kalmadan
kullanırdı.
Yaşadığı dönemde cereyan eden muharebelerin hemen tümüne katılmış, çok
tecrübeli bir komutandı. Doğu Cephesi Komutanı olarak kazandığı zaferler, Türk
ve yabancı tüm askerî otoriteler tarafından takdir edilmekte, en kritik dönemde
Mustafa Kemal Paşa’ya ve davaya bağlılığı, vefakârlığı övülmektedir.
Kâzım Karabekir Paşa, iyi yetişmiş bir asker, başarılı bir komutandı.
Kâzım Karabekir’in Katıldığı
Savaşlar:
1 Nisan 1910’daki Arnavutluk Ayaklanması ve Balkan Harbindeki görevlerine
yaşamı bölümünde değinilmişti.
BİRİNCİ DÜNYA
HARBİNDE:
Birinci Dünya Harbi, 3 Ağustos 1914’te bütün Avrupa’yı sarmış, 29 Ekim
1914’te Alman Amirali Suşon komutasındaki Türk donanmasının Karadeniz’deki harp
gemilerini batırması ve limanlarını bombardıman etmesi üzerine Ruslar, doğu
sınırlarımıza tecavüz ettiler, İngiliz Deniz Kuvvetleri de Akabe, Basra
Körfezlerine ve Çanakkale Boğazındaki hedeflere ateş açarak düşmanca durum
takındılar. 3 Kasım 1914’te Üçlü Anlaşma Devletleriyle harbe girmiş
bulunuyorduk.
Doğu Cephemizde muharebenin şiddetlenmeye başladığı günlerde, Genel Karargâh
İstihbarat Şube Müdürü Kurmay Yarbay Kâzım Karabekir 1’nci Kuvve-i Seferiye
(Tümen) Komutanlığına atanmış ve 3 Ocak 1915’te tümeniyle İstanbul’dan
ayrılmıştı.
Yarbay Kâzım Karabekir, Halep’e geldiği sırada, Sarıkamış Muharebesi
felâketle sonuçlanmış, Irak’ta Rota Muharebesi başlamıştı. 20 Ocak 1915’te Irak
ve Havalisi Genel Komutanı Yarbay Süleyman Askeri yaralanmış, yerine Kurmay
Yarbay Kâzım Karabekir gönderilmişti. Bağdat’a kadar gittiği halde Yarbay
Süleyman Askeri, görevi devretmediği gibi, Kurmay Yarbay Kâzım Karabekir’in
harekât plânı üzerindeki önerilerini de dikkate almamıştı; Kâzım Karabekir
taarruz istikametinin değiştirilmesini, ikmal teşkilâtının kurulmasını,
İngilizleri küçümsememesini, aşiretlere güvenmemesini önermiş, henüz Halep’ten
ayrılmamış olan 1’nci Kuvve-i Seferiye’nin Bağdat’a gönderilmesini de Enver
Paşa’dan istemişti.
Her iki makamca da önerileri kabul edilmeyen Kâzım Karabekir, 10 Şubat’ta
Bağdat’tan ayrılarak İstanbul’a geldi. 14’ncü Tümen Komutanlığına atanmıştı.
Yarbay Süleyman Askeri de, Şuayyibe Muharebesinde birliklerinin % 50’sini
kaybederek, intihar etti.
ÇANAKKALE
CEPHESİNDE:
Anlaşma Devletleri, 19 Şubat 1915’te Rusların yükünü hafifletmek ve onlara
yardım sağlamak amacıyla başlattıkları deniz harekâtı, 18 Mart 1915 günü
zaferimizle sonuçlanınca, Boğazları kara harekâtıyla düşürmek için 25 Nisan
1915’te Gelibolu yarımadasına çıkarma yaptılar. (Arıburnu ve Seddülbahir
bölgelerine)
Seddülbahir kıyılarına çıkan İngiliz ve Fransız birlikleri, nisan, mayıs,
haziran aylarında Kirte, temmuz ayındaki Kerevizdere muharebelerinde yıpranmış,
Türk birlikleri de ağır zayiat vermişti. Bu birliklerden Kerevizdere
bölgesindeki 4’üncü Tümeni, İstanbul’dan gelen Kurmay Yarbay Kâzım Karabekir
Komutasındaki 14’ncü Tümen değiştirdi.
Tümgeneral Fevzi (Mareşal Çakmak) komutasındaki 5’nci Kolordu kuruluşunda
muharebeye katılan 14’ncü Tümenin 42 ve 55’nci Alayları cephede, 41’nci Alayı
ihtiyatta olmak üzere tertiplenmişti. Karşısında iki tümenli Fransız kolordusu
vardı.
6 Ağustos günü başlayan Seddülbahir taarruzu, 7 Ağustos’ta şiddetlendi,
42’nci Alay bölgesine giren Fransız birlikleri, bu alayın karşı taarruzları ve
tümen birliklerinin şiddetli ateş desteği karşısında panik halinde
çekildiler.
5’nci Kolordu birlikleri, özellikle 14’ncü Tümen de ağır zayiat vermişti.
Kurmay Albay Mustafa Kemal’in yüksek sevk ve idaresindeki Anafartalar
Muharebelerini de kaybeden Anlaşma Devletleri birlikleri, 20 Aralık 1915’te
Arıburnu kesimini, 9 Ocak 1916’da da Seddülbahir kesimini tamamen tahliye
etti.2
IRAK
CEPHESİNDE:
Çok geniş yetkilerle 6’ncı Ordu Komutanlığına atanan Von Der Goltz’ün (Alman
Mareşali) Kurmay Başkanı olarak 6 Aralık 1915’te Bağdat’a gelen Kâzım Karabekir,
14 Aralık’ta Albaylığa yükseltildi ve 27 Nisan 1916’da da 18’nci Kolordu
Komutanlığına atandı. 29 Nisan 1916’da Kütülammare alındı. General Towsend ve
5’nci Tugay Komutanı tutsak edilerek Bursa’daki kampa gönderildiler.
Mareşal Von Der Goltz’ün tifüsten ölmesi üzerine 6’ncı Ordu Komutanlığına
Tümgeneral Halil (Korgeneral Kut) atanmıştı. 6’ncı Ordu, 13 ve 18’nci
Kolordulardan oluşuyordu. Kurmay Albay Ali İhsan (Tümgeneral Sabis)
komutasındaki 13’ncü Kolordu, Bağdat istikametinde ilerleyen Rusların 1’nci
Kafkas Kolordusunu Hemedan doğusuna sürmüştü. 22 Aralık 1917’de Ruslarla anlaşma
yapılınca, 13’ncü Kolordu Cebeli Hamrin kuzeyine çekildi. (İngilizlerle
çarpışarak)
Kurmay Albay Kâzım Karabekir komutasındaki 18’nci Kolordu Süveyce Horu
(bataklığı) ile Kütülammare arasındaki Dicle Nehri kuzey kıyılarını ve İmamı
Muhammet, Garraf ve Beşare köprübaşı mevzilerini savunmak üzere
tertiplenmekteydi.
Kâzım Karabekir, Ordu Komutanına bu köprübaşı mevzilerinde direnmenin
sakıncalarını belirtmiş ve buradaki birliklerin de nehrin kuzey kesimine
alınarak, kıyı değiştirecek İngiliz birliklerinin karşı taarruzlarla nehre
dökülmesini önermişse de Ordu Komutanı köprübaşı mevzilerinin savunulmasında
ısrar etmişti.
Taarruza geçen İngiliz birlikleri, önce İmamı Muhammet mevziîne üstün
kuvvetlerle yöneldi ve sahra tahkimatıyla berkitilmiş bu mevziî yoğun topçu
ateşi altına alarak erlerimizin silâhlarını kullanmasına dahi fırsat vermedi.
Muharebe alanını şehitlerimizin cesetleri doldurmuştu. Gönderilen takviyeler de
aynı şekilde eriyordu. 18’nci Kolordunun mevcudu 18.000’den 5.000’e düştü.
Bağdat, İngilizlerin eline geçti.
Mütareke hükümlerine rağmen İngilizler, kuzeydeki petrol havzasını ele
geçirerek Diyarbakır’a kadar ilerlediler. Bununla da yetinmediler; bölgedeki
aşiretleri ayaklandırarak Musul ve Kerkük bölgesinin Misak-ı Millî sınırlarımız
dışında kalmasını sağladılar. 3 6’ncı Ordu Komutanı, Albay Kâzım Karabekir’in
önerisini değerlendirseydi, sonuç değişebilirdi.
KAFKAS
CEPHESİNDE:
Kurmay Albay Kâzım Karabekir önce, Diyarbakır bölgesindeki 2’nci Kolordu, 27
Aralık 1917’de de Refahiye bölgesindeki 1’nci Kafkas Kolordu Komutanlığına
atandı. 3’ncü Ordu’nun ileri harekâtı sırasında, 13 Şubat 1918’de Erzincan’ı, 12
Mart 1918’de de Erzurum’u, Ermeni birlik ve çetelerinden temizledi (Bu illerdeki
Rus birlikleri, 18 Aralık 1917’de yapılan anlaşma gereğince ayrılmış, yerlerini
Ermeni birlik ve çetelerine bırakmışlardı). Kâzım Karabekir’in Erzurum’un
kurtarılmasında, sorumluluğu üstlenerek durumun gerektirdiği icraatı tereddütsüz
uygulamasını anmadan geçemiyeceğim.
3’ncü Ordu Komutanı Korgeneral Vehip (Kaçı) Erzurum yönünde 5 ve 9’ncu Kafkas
Tümenlerinden birer alayla taarruzî keşif yapılmasını istemişti. Kâzım
Karabekir, bir an evvel Erzurum’u ele geçirip ilerdeki harekât için oradaki
olanaklardan yararlanmak ve katliamı önlemek amacıyla, 9’ncu Kafkas Tümeni’nin
tamamını muharebeye sokarak Ermenileri püskürttü.
15 Nisan 1918’de Sarıkamış, 26 Nisan’da Kars, 15 Mayıs’ta da Gümrü
alındı.
Kâzım Karabekir 28 Temmuz 1918’de Tümgeneralliğe yükseltildi. Eylül 1918’de
birliklerimiz kuzeyde Bakü’yü, güneyde Tebriz’i ele geçirmişler, ilerlemeyi
sürdürüyorlardı.
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Müterakesi hükümlerine göre, Şubat 1919’a
kadar, 1877-1878’deki sınırlarımıza çekilmek zorunda bırakıldık.4
İSTİKLÂL
HARBİNDE:
İtilâf Devletleri, Mondros Mütarekesi’ne dayanarak yurdumuzu parçalayıp
bölüşmeye ve stratejik yollara hâkim olmaya başlamışlardı. Kışkırtılan ve
desteklenen azınlıklar da, şiddet eylemlerine giriştiler. Halk üzgün ve
perişandı. Bölgesel kuruluşlar oluşuyor; fakat toparlanamıyorlardı. Padişah, taç
ve tahtını düşünüyor, hükümet işgalci devletleri gücendirmeme-ye
çalışıyordu.
Tümgeneral Kâzım Karabekir bu sırada İstanbul’a geldi. O, İstanbul’da bir şey
yapılamayacağı kanısındaydı. Mustafa Kemal de kendisine, “Erzurum’a gitmesini ve
orada halkı teşkilâtlandırmasını” önerdi. 15’nci Kolordu Komutanlığını kabul
ederek Erzurum’a gitti ve Doğu Cephesi Komutanı olarak Kars ve dolaylarını bir
kere daha kurtardı.
Ermeniler, Türk ordusunun Kuzeybatı İran’ı ve Kafkasya’yı boşaltmasını fırsat
bilmiş, Gümrü (Leninakan) Açmıyaz’ın bölgelerini, Arpaçay ile Araş Nehri
kıyılarını ve Iğdır dolaylarını işgal ederek bölgedeki Türklere insanlık dışı
davranışlarını sürdürmeye başlamışlardı.
Ermenilerin, Türkler aleyhine giriştikleri bu olaylara ve 19 Haziran 1920’den
itibaren Oltu bölgesinde başlattıkları taarruz ve işgal hareketlerine artık bir
son vermenin zamanı gelmişti. Ruslar ile başlayan ilişkileri geliştirebilmek
için de, direk sınır bağlantısı kurmak gerekliydi. 24 Eylül 1920 Bardız baskını
üzerine, 9’ncu Tümen’e, karşı taarruzlarla bu kesimdeki Ermeni mevzilerini ele
geçirmesi emredildi. Bu tümenin sağladığı başarıdan yararlanarak 29 Eylül
1920’de genel taarruza geçildi. Harekât başarıyla gelişti ve 30 Eylül sabahı
12’nci Tümen Sarıkamış’a girdi.
Harekâtın ikinci safhası Kars’ın kurtarılmasıydı. Kuvvetli tahkim edilmiş
olan bu şehre doğrudan doğruya taarruz ağır zayiata neden olacağından, doğu ve
kuzeydoğudan kuşatılarak 30 Ekim 1920’de Kars da ele geçirildi. Ermenilerin
Savunma Bakanları ile Genelkurmay Başkanları da esirler arasındaydı.
Bu muharebede iğtinam edilen ikmal maddelerinin büyük kısmı Batı Cephesine
gönderilmiş, Kâzım Karabekir de bu başarıları nedeniyle Korgeneralliğe
yükseltilmişti.
3 Kasım 1920’de Gümrü istikametinde harekâta devam edildi.6 Kasım akşamı
Ermeniler Gümrü batı sırtlarına atıldılar ve barış yapılmasını önerdiler. 7
Kasımda Gümrü ele geçirildi; 2/3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması yapıldı.
Antlaşmanın imzasından bir gün sonra Ermeni Taşnak Hükümeti Kızıl Ordu
tarafından ortadan kaldırıldığından, Gümrü Antlaşması onaylanamadı. 13 Ekim
ig2i’de Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyetleri ve Rusya ile
Kars Antlaşması imzalanarak yürürlüğe girdi.
Doğu Cephesi birliklerinden 3’ncü Kafkas Tümeni—11’nci Piyade Alayı hariç—
Batı Cephesine gönderildi. Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruza
katıldı.
12’nci Tümen de 4 Ağustos 1921 ‘den itibaren şevke başlandı. 28 Eylül 1921’de
Ankara’ya varan bu tümen de Büyük Taarruza katıldı.
II’nci Kafkas Tümeni, Mayıs 1922’de Koçhisar dolaylarında lağvedilerek 21’nci
Tümenin teşkili ve bazı birliklerin takviyesi sağlandı.3
Görüldüğü gibi, Korgeneral Kâzım Karabekir, Batı Cephesine sadece yiyecek,
giyecek, silâh ve cephane göndermekle kalmamış, üç tümeniyle bu cepheyi takviye
ederek harbin kazanılmasına da katkıda bulunmuştur.
Edirne ve İstanbul Milletvekilliği yapan Kâzım Karabekir 25 Ocak 1948’de,
TBMM Başkanı iken vefat etmiştir. O tarihte Cumhurbaşkanı bulunan İsmet İnönü,
28 Ocak 1948’deki konuşmasını şöyle bitiriyordu:
“… Tarihimiz, Kâzım Karabekir’in Millî Mücadeledeki hizmetlerini vefalı
sayfalarında her zaman övünçle anacaktır. Birinci Dünya Harbi’nin felâketli
sonucunun ilk gününden başlayarak, hiç sarsılmayan bir inançla meydana atılmış
olan pek değerli vatanseverlerinden biriydi. Kâzım Karabekir’in zaferleri, batı
ve güney sınırlarımızda ve içeride türlü şekildeki saltanat hareketlerine karşı
gerçekten bunalmış olduğumuz bir zamanda yetişmiştir. Ordu ve memlekette oluşan
şevk ve sevinç bütün kurtuluş hareketlerimize yepyeni bir atılışın bütün umut
ufuklarını açmış, yüreklerimiz taşkın bir minnetin heyecanı ile dolmuştu.
Karabekir adı, İstiklâl Harbi’nin büyük abidelerinden biri olarak milletin
takdirinde ebedî bir şeref yeri tutacaktır. Büyük komutan, devlet ve siyaset
adamı ve kemal sahibi bir insan olarak yüksek nitelikleri ve hiç bir güçlük
karşısında yılmayan iman ve iradesi, hafızamızda canlı olarak yaşayacaktır.”
Kâzım Karabekir’in Hava Şehitliği’nde bulunan aziz naaşı Devlet Mezarlığı’na
nakledilecektir. Ruhu şad olsun.
1 Türk İstiklâl Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların
Biyografileri, Gnkur. Harp Tarihi Başkanlığı Yayını, Ankara, Gnkur. Basımevi,
1972, s. 161, 163. Türk Harp Tarihi Derslerinde Adı Geçen Komutanlar, Harp
Akademileri Komutanlığı, İstanbul, Harp Akademileri Basımevi, 1983, s. 397 –
404. Karabekir, Kâzım; Yayınlanmış eserleri. Şahsî dosyası.
2 Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, C.V, 3’ncü Kitap,Çanakkale Cephesi
Harekâtı, Gnkur. ATASE Bşk. lığı, Ankara, Gnkur. Basımevi, 1980, s. 223,
419.
3 Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi; Irak Cephesi Harekâtı, Gnkur. ATASE
Bşk.lığı (Müsvedde halinde).
4 BELEN, Fahri, Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi, C. IV, V, 1917-1918
Harekâtları, Gnkur. Basımevi, Ankara 1967. Çakmak, Fevzi; Büyük Harpte Şark
Cephesi Harekâtları, Harp Akademileri Matbaası, İstanbul (Konferanslar
halinde).
5 Türk İstiklâl Harbi, C. III, Doğu Cephesi (1919-1921) Gnkur. Harp Tarihi
Dairesi Başkanlığı, Gnkur. Basımevi, Ankara, 1965.
No comments:
Post a Comment