E. Kurmay Albay Ömer Lutfi Taşçıoğlu'nun 1991'de kurulan "Tarih Vakfı" ve kripto Ermeniler hakkındaki bilgi notunu aktarıyorum.
1991'de kurulan Tarih Vakfı, AB fonlarıyla beslenerek Karen Fog'un hedeflediği "Türk tarihinin hakkından gelmek" görevini yerine getiren bir vakıf. Tarih Vakfı, başkanlığını Orhan Silier 'in yaptığı dönemde AB'den aldığı 10 milyon Avro karşılığında Osmanlı tapu kayıtlarını araştırarak İstanbul başta olmak üzere Türkiye'de azınlıklar adına kayıtlı tapuları bulup tescil ettirmek için hukuk davaları açmasıyla gündeme gelmişti. Osmanlı belgelerini okuyabilmek için o dönemde özel Osmanlıca kursları düzenlemişlerdi. Osmanlı belgelerine bu kadar ilgi duymalarının diğer sebebinin de Ermenilere soykırım yapıldığını ispatlama çabalarından kaynaklandığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Ama çabaları boşuna. Vuku bulmamış bir olayın ispatlanması mümkün değildir. Vakıfta faaliyet gösterenlerin büyük çoğunluğu Kripto Ermeni.
Kripto denilince nedense insanımız konuya aşırı kibar bir yaklaşım gösteriyor ve Ermeni vatandaşlarımızı kırmaktan çekiniyor. Hiç kimsenin anne ve babasını seçme gibi bir hakkı olmadığını elbette biliyoruz ve herkesin kökenine saygı gösteriyoruz. Bizim Türk tarifimiz Atatürk'ün 1930 yılındaki Türk tarifidir; "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir".
Ancak Türk kimliği ile kendini saklayarak ekmeğini yediği bu ülkeye iftiraya yeltenenlerin gerçek kimliklerini açığa vurmanın da bir vatan görevi olduğunu düşünüyorum.
Ermeni yazar Ruben Melkonyan, "The Problem of Islamized Armenians in Turkey(Erivan, 2008, s.97)" adlı eserinde Ermeni yazar Karen Khanlarian'ın çalışmasına atıfta bulunarak Türkiye'deki gizli Ermenilerin sayısının 2 milyon kadar olduğunu, bunlardan 700.000- 750.000'inin kripto Ermenilerinden, 1.300.000'inin ise Müslümanlaşmış Ermenilerden oluştuğunu yazmaktadır.
Türkiye’nin kendi Ermeni vatandaşlarıyla hiçbir sorunu yoktur. Hattâ içlerinde Artin Penik gibi haksız soykırım iddialarını protesto etmek için kendisini yakan vatanseverler de vardır. Ancak zorunlu göçten kurtulmak için din değiştirerek Türk adı ve soyadı alanların bir bölümü köklerini asla unutmamıştır. Devlet güçlüyken sessiz kalan bu grup devletin zayıf düştüğünü hissettikleri dönemlerde yeniden sahneye çıkarak Ermeni iddialarını gündeme taşımaktadır. Son yıllarda Türkiye'yi soykırımla suçlayan makale ve kitaplar yazanlar, konferanslar verenler, "özür kampanyaları" başlatanların büyük bir bölümü bu grup içinde yer alanlardır. Türk milletinin Ermeni iddialarını dillendirenleri değerlendirirken bu gerçeği ve Atatürk'ün aşağıdaki ikazını hatırda tutmalarının içinde bulunduğumuz dönemde daha da önem kazandığını düşünüyorum:
" Baylar, sırası gelmişken, saygıdeğer ulusuma şunu öğütlerimki: Bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmekten, hiçbir zaman geri kalmasın”...(Nutuk.s.295) MustafaKemal Atatürk
Selamlar ve en iyi dileklerimle.
Dr. E. Kur. Alb. Ömer Lütfi Taşçıoğlu / 24 Aralık 2015
No comments:
Post a Comment