Thursday, December 10, 2015

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın konferansı


KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün ( 10 Aralık 2015) Kadir Has Üniversitesinde “ Kıbrıs müzakereleri ve geleceği” konulu bir sunum yaptı.

Aldığım notları satırbaşı olarak ve kısa bir değerlendirmemi aşağıda sunuyorum.
- 2009’da aktif siyasetten ayrılmayı düşünmüş ve kitap yazmaya başlamıştım. Bir süre sonra, toplumdan gelen istekler üzerine siyasete döndüm ve Mart 2014’de Cumhurbaşkanı seçildim.
- 2004’de Annan Planı’nın kabul edilmesi için çok çalıştım. Ne gariptir ki; Annan Planına yüzde 65 oranında “hayır” diyen Rum tarafı AB’ne kabul edildi.
- Rum tarafı ile müzakerelerde, benim temel yaklaşımım, iki toplumu yakınlaştırabilen ortak noktaları esas almaktır.
- Geçmişle her iki tarafın da yüzleşmesi lazım.
- Ankara ile kardeşlik ilişkisi istiyorum. Amir- memur ilişkisi değil.
- Ankara, KKTC’yi tanıdı ama bunun gereğini tam olarak yerine getirmiyor. GKRY’ni tanımıyor ama bunun da gereğini tam olarak yerine getiremiyor. Size bir örnek vereyim: Futbol’da, bir Türk takımı, KKTC’nde dostluk maçı dahi yapamıyor. Ama, Türk takımları UEFA bağlamında GKRY kesimine geçip, orada maç yapıyorlar. Rövanş maçları için Rum takımları Türkiye’de maç yapıyor. Milli maçlarda, Kıbrıs Rum Bayrağı direğe çekiliyor ve Yunanistan milli marşı çalınıyor.
- 11 Şubat 2014 tarihli yedi maddelik KKTC-GKRY mutabakatını esas aldım. 15 Mayıs 2015’de müzakereler başladı.
- Halen, müzakereler altı başlık altında yürütülüyor. İlk aşamada, yönetim ve temsil ile ilgili üç başlık ele alındı. Bu başlıklarda, Rum tarafıyla yakınlık sağlandığını söyleyebilirim.
- Mülkiyet, toprak, güvenlik – garantörlük konularını kapsayan diğer üç başlık henüz ele alınmadı. Güvenlik-garantörlük konusu en sona bırakıldı.
- Müzakereler “integrated whole” ilkesine göre yürütülüyor. Yani, her şey topluca kabul edilmeden, hiç bir mutabakat geçerli olmayacak.
- Rum tarafının güvenlik endişesi yok. Ama, KKTC’nin böyle bir endişesi var. Bunu Rum tarafına anlatmamız gerekiyor. Rum tarafında, aralarında yeşiller partisinin de bulunduğu fanatikler var. Bunları aşacağımızı ümit ediyorum.
- Müzakerelerden çekilmek doğru değil. 2000 yılında Sayın Denktaş’la bu konuda ayrı düştüm.
- Ankara’da, İsmail Cem döneminde görüştüğüm Dışişleri Müsteşarına, “Azerbaycan’ın KKTC’ni tanıması için neden girişimde bulunmuyorsunuz?” diye sorduğumda, Karabağ sorunu nedeniyle “Azerbaycan KKTC’ni tanıyacak en son devlet olur” yanıtı ile karşılaştım.
- Rum tarafının beklentileri boşa çıktı. Rum tarafında AB’ne girdikten sonra, KKTC’nin bir yıl dahi dayanamıyacağı, çökeceği beklentisi vardı. Bu gerçekleşmediği gibi, Rum kesiminde ekonomik kriz çıktı, finansal çöküntü yaşandı. Dolayısıyla, Rum tarafı, AB’den umduğunu bulamadı.
- Bir yandan da “güven artırıcı önlemler” üzerinde çalışıyoruz. Vaktim sınırlı olduğu için ayrıntılara giremiyorum.
- 1974’den bu yana KKTC’nde üçüncü nesil yetişti. Gençler çözüm istiyor. Yıllar değil, aylar içinde çözüme ulaşılabileceğine inanıyorum.
- Sorun üreten bir adadan çözüm üreten bir yapıya geçebiliriz.
- Bir yandan doğal gaz yataklarının değerlendirilmesi, Türkiye’den su boru hattının ve elektrik çevrim sisteminin devreye girmesinin bölgeye olumlu yansımaları olacaktır.
- Nüfusun ¼ oranına göre dondurulması hususunda mutabakat arandığı haberi doğru değildir.
- Nüfusun gelişmesi doğal akışında olacaktır. Aksi nasıl düşünülebilir?
- Türkiye’den 1974 sonrası adaya gelen yerleşiklerin geri gönderilmesi söz konusu değildir. Rum tarafı bunu kabul etti.
- İki bölgeli, iki toplumlu yapı esastır. Kanton söz konusu değildir.
Özet değerlendirme :
- Sayın Akıncı, kırk dakika içinde derli toplu bir sunum yaptı.
- Müzakere sürecinde, daha yolun başında olunduğu anlaşılıyor. Beş başlıkta anlaşmaya varılması (özellikle mülkiyet ve toprak) çok zor. Bu sağlansa bile, Rum tarafının garantörlük konusunda tutumunu değiştirmesi bugünkü konjonktürde mümkün görülmüyor. Daha bir kaç gün önce, Yunan Dışişleri Bakanı Fotias, Türk askerinin mevcudiyetini adada kabul etmeyeceklerini söyledi.
- Akıncı’nın ABD ve AB’den teşvik gördüğü söylenebilir.
- ABD ve AB’nin bu kez Rum tarafına daha çok baskı yaptığı izlenimi alınıyor.
- Akıncı, aylar içinde sonuca varılacağını söylemekle, çok iyimser bir görüntü verdi.
(Bu bilgi notu Önder Özar tarafından hazırlandı.)

No comments:

Post a Comment