ABD Ulusal Güvenlik Belgesi’nde ne var?
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Strateji Belgesini yayınladı. Belge bize Trump yönetiminin aslında ideolojisinin çerçevesini çiziyor. Trump ve atadığı büyükelçiler, Rusya ile müzakereler için gönderdiği Witkoff, ideolojik devlet adamlarından daha çok, fırsatçı iş adamlarına benziyorlar. Trump yönetiminin bir yüzü böyle, ekmeğinin peşinde! Ama bir diğer yüzü var ki, orada topyekûn bir yeni toplum, devlet ve dünya anlatısı var.
***
Trump yönetimine “izolasyonist, içe kapanmacı” diyorlar ama ben bu belgede içe kapanmacılık değil “aktivizm ve ideolojik yayılmacılık” görüyorum.
Bir kere, belgede Amerikan yönetimin dünyaya özcü baktığı görülüyor. ABD’nin de Avrupa’nın da “bir özü” var ve amaç bu öze (!) geri dönmek. Belgede açıkça, “Avrupa’nın Avrupa gibi kalmasını istiyoruz” diyor. Yani açık açık “beyaz” ve göçmensiz bir Avrupa ve ABD projeksiyonu var.
***
Belgeden ABD’nin Avrupa’da iktidara gelmek için çalışan sağ partilere göz kırpacağı, bu partileri destekleyeceği, bunu da resmi bir politika olarak yapacağı anlaşılıyor. Mevcut Avrupa’nın güvenliğinden ise artık sorumlu olmak istemediğini ABD bu belgede açık açık söylüyor. Bu durumda NATO’nun ne anlama var, önümüzdeki dönemin belli ki tartışma konusu olacak.
***
Belge şöyle başlıyor: Bu zamana kadar elitlerimiz ABD’nin üstlenebileceği mücadeleleri yanlış hesap etti, halk bu savaşlarda milli menfaat görmüyor.
***
Peki belgeye göre milli menfaat nerede:
“Bu ülkeyi, halkını, topraklarını, ekonomisini ve yaşam tarzını; askerî saldırıdan ve casusluk, yırtıcı ticaret uygulamaları, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, yıkıcı propaganda ve etki operasyonları, kültürel aşındırma ya da ulusumuza yönelik herhangi başka bir tehdidin oluşturduğu düşmanca yabancı etkiden korumak istiyoruz.”
“Düşmanca yabancı etkiden” kasıt, “sosyalizm, İslam, LGBTİ hak savunuculuğu” vb. vb. Yönetiminin ABD’nin “özü” olarak görmediği her şey.
Eskiden ABD’nin resmi anlatısını büyük ölçüde demokrasi ve ifade özgürlüğü oluştururdu. Bu belgede ifade özgürlüğü Avrupa’da aşırı sağ gruplara uygulanan kısıtlamalar çerçevesinde vurgulanıyor.
***
Aslında bu bağlamda da Türkiye’de mevcut iktidarın ideolojik alt yapısıyla örtüşüyor. “Biz onlardan farklıyız. Dolayısıyla demokrasi, haklar vesaire konularında standartlarımız farklı olmalı” anlatısını artık iktidar çevrelerinden daha çok ve daha rahat duyacağız. “Demokrasi denen şey bize uygun, ait değil. Bunlar Batı icadı. Biz Batı değiliz” denilerek muhtemelen çok daha otoriter bir sistemin temelleri Türkiye’nin yakın müttefiki Trump yönetiminin de desteği ile atılabilecek.

No comments:
Post a Comment