HATİCE KUMBARACI GÜRSÖZ
Yazan : Önder Özar
( Resim sanatçısı Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün 54 yıllık sanat yaşamını özetlemeye çalıştığım bu yazı yeni ANA Kültür Sanat dergisinin Mart-Nisan 2023 sayısında yayınlandı.)
Geçen yıl (2022) Rusya'nın Ukrayna'ya karşı uluslararası hukuku çiğneyerek giriştiği savaş ve bunun yansımaları gündemin ilk sırasına yerleşti. Bu süre içinde kaleme aldığım yazılarda, istemesem de bu ortamın etkisinde kaldım. 2023 yılının hem ülkemizde hem de dünyada gerginliklerin hafiflediği, savaş rüzgarlarının yerini uzlaşı ve işbirliğinin filizlenmeye başladığı bir dönem olmasını diliyoruz. Bu nasıl gerçekleşebilir? Diplomasinin çeşitli araçlarına, bu bağlamda yumuşak güç öğelerine, özellikle sanat'a ve sanatsal etkinliklere daha fazla yer vermek gerekmez mi?
Bu kısa girişten sonra, değerli okuyucularıma, ülkemizin çağdaş resim sanatında ayrıcalıklı bir yeri olan ressam Hatice Kumbaracı Gürsöz'den söz etmek istiyorum. 1990'lı yıllarda, Dışişleri Bakanlığı'nda aynı birimde birlikte çalıştığım meslektaşım Bahattin Gürsöz'ün eşi olan Hatice hanım'la otuz küsur yıl öncesine giden tanışıklığımız var. Son defa, Kasım 2018'de İstanbul'da Yunan meslektaşı Sofia Kalogeropoulouı ile düzenlenen "köprüler" temalı ortak sergide biraraya geldik.
Hatice Kumbaracı Gürsöz ülkemizde olduğu kadar eşinin görevleri nedenile bulunduğu dış ülkelerin sanat çevrelerinde de tanınan değerli bir sanatçı. Sanatçı kişiliği, üslubu ve resimleriyle verdiği mesajlar hakkında çok sayıda röportaj, inceleme ve tanıtım yazıları arşivlerde mevcut. Güzel sanatların seçkin bir dalı olan resim sanatı uzmanlık alanım değil. Dolayısıyla, benim sanatsal bir değerlendirme ya da eleştiri yapmam söz konusu değil. Ancak, zengin bir belge birikiminden neden yararlanmayım? Önce, Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün kısa bir özgeçmişine göz gezdirelim.
1945 yılında Adana'da doğan sanatçı, ilk ve orta öğrenimini bu ilde tamamladı. 1964 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisine girdi. Akademide Dinçer Erimez'le başlayan eğitimini Neşet Günal atölyesinde sürdürdü ve 1969 yılında mezun oldu. Mezun olduktan sonra Akademide Sadi Diren atölyesinde seramik eğitimi gördü. İstanbul, Adana ve Ankara'da beş yıl süreyle resim ve sanat tarihi öğretmenliği yaptı.
Tanınmış ressamlarımızdan Şeref Bigalı ( D. 31 Ekim 1925, Göçbeyli, Bergama / İzmir – Ö. 16 Şubat 2005, İzmir). Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün resimlerindeki anlatımını şöyle değerlendirmiş: "..kolaylıklara, suni becerilere kaçmayan, inandığı ve içinden geldiği gibi çalışan nadir ressamlarımızdan biridir. Yurt içinde ve yurt dışında açtığı sergilerle ilgi uyandıran çalışmaları ile saygınlık kazanmıştır...Bu güzide sanatçımızın dürüst şahsiyeti çok sevilmiş, daima hürmet ve takdir toplamıştır. Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün eserleri, onun parmak bastığı derin hazinenin bizce gözüken tarafıdır. O dürüst şahsiyeti, ressamca tutumu, solmaz ve sönmez kıymetleri taşıyan tuvalleri ile ebedileşti. Ben kendisini bu vesile ile candan kutluyorum. 10 Ekim 2000"
2012'den bu yana Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü'nde görevli Doç.Dr.Ümit Gezgin, Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün resim çalışmalarını şöyle değerlendiriyor: " Güçlü olduğu kadar, özgün bir anlatımı, doğal olarak duyumsama derinliği var.... Tüm bunları, humor duygusu, ekspresif sezgi ve resmin tüm anlatımcı ögeleri ile yapıyor. Türk resmi içinde akademik ve akademik olmayan çizginin ortak noktalarında, kendine ait estetik bir dil ve dünya kurarak; onu durmadan; mekan, insan, kültür, geçmiş, anılar ve düşünsel birikimlerle geliştiriyor... Dünyayı görmüş, kültürleri özümsemiş bir sanatçının engin deneyim ve bilgisi de resimlerine geniş ufuk hattı oluşturmuş gözüküyor... Gürsöz, kendine özgü anlatımın ve dilin temsilcisi olarak bütün sanatseverlerde güçlü ilgi uyandıran bir ressam..Kendi uslubunun, bilinçli tasarımı içinde geliştirdiği özgün anlatımıyla, öykülemeci estetik tekniği, izleyiciyi tablolarının içine çekiyor."
Sanatçı ise resim anlayışını kısaca şöyle tanımlıyor : "Ekspresyonist (dışavurumcu) ekol mensubuyum, ama buna biraz espri duygusu, özlem, nostalji duygularını ekliyorum. Resimlerimi bu karma içerikle yapıyorum."
2018 yılında 50nci sanat yılını kutlayan ve Türk resim sanatında haklı bir konuma sahip olan Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün sanat dünyamıza çeşitli katkıları, dergimizin fiziksel sınırlarını aşar. Bu nedenle, sanatçının kişiliğine, sanat ve bağlantılı etkinliklerine ilişkin bazı hususların altını çizmekle yetineceğim.
İlkin vurgulamak istediğim olgu, sanatçının Cumhuriyet kadını kimliği, Cumhuriyet değerlerine ve ilkelerine yürekten bağlı oluşu. "Annem ve babam yetiştirdikleri öğrenciler gibi ağabeyimi ve beni de vatan ve Atatürk sevgisiyle büyüttü. Ben de evlatlarımı aynı anlayış ve duygularla yetiştirdim" diyen Hatice Kumbaracı Gürsöz, Cumhuriyetimizin 96ncı yıldönümünde Ankara'da düzenlenen "Ekim Geçidi" sergisinde yaptığı konuşmada, "Atatürk'ün sanatın tüm dallarının gelişmesini ve ilerlemesini sağladığını, bu alanda ufuk açıcı ve yol gösterici olduğunu" belirtiyor ve devamla, "Cumhuriyetimizin önemli kazanımlarından biri çağdaş sanattır. Demokratik ve bağımsız Cumhuriyet fikri nesilden nesile aktarılmalı, sanatçılar bu bilinçle çalışmalı ve ürünlerini toplumla paylaşmalı. Ekim Geçidi projesinin Anadolu'nun bütün illerini dolaşmasını ve uluslararası bir boyut kazanmasını temenni ediyor, büyük Atatürk'ü şükran, özlem ve saygıyla anıyorum." düşüncesini dile getiriyor.
İkinci olarak değinmek istediğim konu, sanatçının yurtdışında açtığı sergiler ve verdiği konferanslarla Türkiye'nin çağdaş imajına olumlu katkılarıdır. Eşinin görevi nedenile bulunduğu Avustralya, Pakistan, Almanya, Yunanistan ve Türkmenistan'da ve ayrıca Suriye, Ürdün ve İsviçre'de 42 kişisel sergi düzenledi, çok sayıda karma sergi ve sanat fuarına sanat festivallerine ve bienallere katıldı. Çok sayıda eseri müzelerde, özel koleksiyonlarda yer almakta.
Yunanistan'daki sergileri ve diğer etkinlikleri nedeniyle 1997'de resim dalında "Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü" Türkmenistan'da düzenlediği sergi ve , Türkmen ressam Övez Muhammet Mammetnurov ile gerçekleştirilen ortak resim sergisi ve aynı tuvalde iki sanatçının birlikte yaptıkları eser nedenile 2003 yılında " Türkmen Dostluk Ödülü"ile taltif edildi, ayrıca Almanya'da Federal Sanatçılar Birliği (BBK) üyeliğine kabul edildi.
Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün, Yunan meslektaşı Sofia Kalogeropoulou ile ortak sergileri ayrı bir övgü konusu. Hatice Kumbaracı Gürsöz ile meslektaşı Sofia Kalogeropoulou 2007 yılında Atina’da Aeneon Sanat Galerisi’nde, 2009 yılında da önce İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde, hemen sonrasında da Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde “Köprüler” ismini verdikleri üç ortak sergi açtılar. İki sanatçı 2011 yılında ise “İki Dost” isimli ortak sergilerini Atina’da yine Aeneon Sanat galerisinde ve 20. Nafplion Festivali çerçevesinde bu kentte gerçekleştirdiler. Hatice- Sofia ikilisinin altıncı ortak sergisi yine "Köprüler" teması ile 23 Kasım - 14 Aralık 2018 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleşti. İki sanatçı arasındaki bu güzel dostluğun, iki ülke arasındaki siyasi gerginlikleri hafifletmeye yardımcı olması mevcut ortamda zor görünüyorsa da , sanatçıların iyiniyetli çabalarının takdire şayan olduğunu düşünüyorum.
Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün önemli bir özelliği, bağrından çıktığı Anadolu'ya, kültürüne ve geleneklerine bağlılığı. Bir çok eserinde bunun izleri görülebilir. Diplomat eşi Bahattin Gürsöz'ün görevi nedeniyle bulunduğu ülkelerde, ayrıca ziyaret ettiği İtalya, Fransa, İsviçre, Suriye ve Ürdün'de sanat ve kültür alanlarında, özelde resim sanatıyla ilgili inceleme ve araştırmalar yapmış; böylece sanat anlayışı ve kültürünün zenginleşmesini ve derinleşmesini sağlamıştır. Bu birikim, resimlerindeki özgün uslubun çekiciliğine, ayrıca yazar kimliğinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. Doç. Dr. Ümit Gezgin'in ifadesiyle," bütün bu birikim onda kendi kültürünün, sanatının ve ülkesinin ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğu bilincini doğurmuş, bu da sanatına ve kalemine yansımıştır... O, bazılarının dünyaya açılırken kaybolmasının aksine, kendi kültürel bilincine daha fazla vakıf olmuş, bu bilinçle sanatını geliştirmiş, sanatını özgün, bize has sanatsal kodlarla yeniden şekillendirmiştir".
Hatice Kumbaracı Gürsöz'ün resim sanatı ile bağlantılı sorumluluklar üstlendiğini, bu bağlamda sergi küratörlüğü, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mezunları Derneği Ankara Şube Başkanlığı, Sanat Tasarım Gazetesi yazarlığı ve Ankara temsilciliği görevlerini başarıyla yerine getirdiğini, ayrıca Türk ve dünya resim sanatı hakkında konferanslar verdiğini, jüri üyeliklerinde bulunduğunu Dışişleri Bakanlığı'nda Suna Çokgür Ilıcak sanat galerisini kurduğunu kaydetmek gerekir.
54 yıllık sanat hayatına binden fazla tablo, 42 kişisel sergi ,150'ye yakın karma sergi, 15 resim sergisi katalogu, çok sayıda ödüller, şükran ve onur plaketleri sığdıran, mutlu bir evlilikte iki erkek evladını en iyi şekilde yetiştiren değerli sanatçı, değerli Cumhuriyet kadını, iki evlat annesi Hatice Kumbaracı Gürsöz'e son sözü bırakarak, noktalıyorum.
“Sanat, insanın kendini özgür bir şekilde ifade etmesidir. Siyasetin ve diplomasinin çözemediğini sanatla çözebilirsiniz. Sanatçı yarattığı eserin içinde yaşar. Hiçbir tablo bitmez. İmzanızı atsanız da, duvara assanız da, geçiminiz için satsanız da… Resimde başarı, her esere bir acemi heyecanıyla başlamak, çalışma süresince yeteneğinizi yeniden keşfetmek ve onu profesyonelce bitirmektir. Sanatı bir bütün olarak ve yaşamının merkezinde görür sanatçı. Ona bütün heyecanını verir. Yarattığım resimsel dünya Türk kültürünün izlerini bütün boyutlarıyla içerirken, benim resimlerim akademik disiplinin bütün özelliklerini de yansıtır. Temennim paletimin hiç kurumaması...”
No comments:
Post a Comment