Armağan KULOĞLU'nun, "Rusya krizden çıkar sağlama peşinde" başlıklı 06 Şubat 2016 tarihli yazısı
Rusya'nın agresif bir politika izlediği, Batı'yla çekişme içine girdiği ve bu davranışıyla yeniden dikkate alınacak bir ülke olmayı hesapladığı düşünülmektedir.
ABD ve NATO etkinliğinin sınırına dayanması, Rusya'yı tedirgin etmiştir. Birçok eski Sovyet ülkesinin NATO ve AB'ye girmesi, bu tedirginliği artırmıştır. Batı'nın Gürcistan ve Ukrayna'ya el atması karşısında Rusya, karşı hamlelerle bu yaklaşımları püskürtmeye çalışmıştır. Son açıklamalarında ve Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi'nde NATO'yu artık tehdit olarak gördüğünü ifade etmiştir.
Yeniden süper güç olma girişimleri
Rusya kontrolü kaybettiği etki ve ilgi alanlarında ve Orta Doğu'da yeniden inisiyatif alarak etkin olma peşindedir. Gürcistan ve Ukrayna operasyonlarını gerçekleştirmiş, Kırım'ı ilhak etmiştir. Orta Doğu'daki son kalesi Suriye'yi, karışıklıktan istifadeyle kontrol altına almaya çalışmış, ortaya çıkan IŞİD tehdidini, Batı'yla birlikte bertaraf etme bahanesiyle bölgeye yerleşmiştir.
Kendisiyle çatışmaya girmenin, dünya savaşı çıkarabileceği endişesi yaratmaya çalışmaktadır. Bir dünya savaşının göze alınamayacağını da bildiği için, karşı güçleri, geri durmaya zorlamaktadır. Bunda ABD'nin ağırlık merkezini Orta Doğu'dan Asya-Pasifik'e kaydırmasının da etkisi vardır.
Rusya Batı'nın yaptırımlarına maruz kalmıştır. Gelirinin esasını oluşturan petrolün, bilerek düşürülmesinden dolayı da sıkıntısı artmıştır. Bunlardan kurtularak güçlenmek için, doğrudan kendisiyle çatışmanın göze alınamayacağını da hesaplayarak, kriz yaratmaktadır. Bu açıkça "Krizden Beslenme Politikası"dır. Yenilenen Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi'nde nükleer gücü ön plana çıkarmasının da, Batı'ya gözdağı verme niyetinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir.
Türkiye'yle olan gerginlik
Rusya, Suriye'de Türkiye'nin önünü kesmeye çalışmaktadır. Suriye'deki gücünü ve nüfuzunu pekiştirmek için, Türkiye'nin burada kıstırılması gerektiğini düşünmektedir. Rusya'nın, Türkiye'nin angajman kurallarını hiçe sayarak, sınır bölgesindeki hava sahasını kendi amaçlarına göre kullanmakta ısrarlı olduğu görülmektedir.
Rusya, Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinden sonra, daha da umursamaz, uzlaşmaz ve hatta saldırgan bir tutum izlemeye başlamıştır. Uğradığı prestij kaybını telafi etmek için fırsat kollamaktadır. Rövanş peşindedir. Rusya, Kuzey Suriye'de hava sahasını, fiilen Türk uçaklarına kapatmıştır. Türk Hava Kuvvetleri, fiili bir çatışmaya meydan vermemek için hassasiyet göstermektedir. Türkiye de Rusya'ya, Açık Semalar Anlaşması gereği yapılacak uçuşa, rota anlaşmazlığı gerekçesiyle izin vermemiştir.
Türkmenler hedefte, PYD yayılıyor...
Rusya'nın Türkmenleri hedef alması da ayrı bir endişe kaynağıdır. Rus hava bombardımanı altında Türkmenler, Esad güçleriyle savaşmakta zorlanmaktadır. Siviller Türkiye'ye göç etmektedir. Türkmenler Türkiye'den, insani yardımın yanında silah, mühimmat ve malzeme talep etmektedir.
Diğer taraftan PYD, bölgede yayılarak kantonlarını genişletme çabasında. ABD'nin ardından şimdi Rusya'dan da aktif destek görmektedir. Rusya'nın, Kamışlı'ya asker ve teknik personel gönderdiği istihbar edilmiştir. Kamışlı'daki hava alanı Esad rejiminin kontrolündedir. Rusya, burasını da Lazkiye'deki hava üssü gibi kullanmak istemekte ve PYD'yle de iş birliği içinde hareket etmektedir.
Türkiye-Rusya krizi büyüyebilir...
Türkiye Fırat'ın batısını "kırmızı çizgi" ilan etmiştir. Ancak bunun PYD'yi ne kadar durduracağı ve YPG güçlerinin daha ileriye gitmesi halinde Türkiye'nin hangi riskleri göze alacağı henüz bilinmemektedir.
PYD, Rus yetkililerle, hava desteği konusunda temas içindedir. Bu desteği özellikle Fırat'ın batısı için talep etmiştir. PYD, Rusya'nın sahada tam destek için söz verdiğini söylemektedir. Kobani'yle birlikte Afrin bölgesinde de hareketliliğin arttığı söylenmektedir. İngiliz Times Gazetesi, Türkiye ve Rusya'nın Suriye topraklarında sıcak bir çatışmaya girebileceğini dahi yazmıştır.
Barzani de durumdan istifade peşinde...
Barzani, bağımsızlık için referandum yapmanın en doğal hakları olduğunu, devletlerini kurmak için kimseden izin istemeyeceklerini beyan etmiş, Kürt milletinin kaderini tayin etmesi için de en doğru zamanın bu zaman olduğunu söylemiştir.
Bu karmaşık tabloya IŞİD'in, iç, dış ve sınır güvenliğine oluşturduğu tehdidi de eklemek gerekmektedir.
İçeride PKK'yla mücadele devam etmektedir. Rusya, Suriye, YPG, IŞİD, Barzani'yle kriz yaşanmaktadır. Yunanistan, Ege ve Kıbrıs konuları da krize doğu gitmektedir. Yönetim ise yeni anayasa ve başkanlık peşindedir. Etkisiz muhalefeti de peşine takmış sürüklemektedir. Bindik bir alamete, gidiyoruz... Dikkat!
No comments:
Post a Comment