Saturday, January 12, 2019

Atatürk ve Bağımsızlık Yılı - Sinan Meydan

#ATATÜRK VE BAĞIMSIZLIK YILI

1919 ruhuyla “yeniden vatan yapılan” bu topraklarda yaşayan bizler, 2019'u 1919 ruhuna yakışır biçimde değerlendirmezsek tarih yüzümüze tükürür!

Image resized to : 57 % of its original size [ 870 x 1407 ]
Resim

Malum! 2019 yılı, 1919'un yüzüncü yılı… 1919 ise Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Milli Mücadele'nin, Türk Bağımsızlık Savaşı'nın örgütlenmeye başlandığı yıl… Bu nedenle 2019 yılının “Atatürk ve Bağımsızlık Yılı” ilan edilmesi, bu bağlamda bütün yıl boyunca Atatürk ve Milli Mücadele konularında ülke çapında uluslararası katılımlı etkinliklerin yapılması, Atatürk ve Milli Mücadele'nin belgesellerle, filmlerle, dizilerle, açık oturumlarla halka anlatılması gerekirdi. “Gerekirdi” diyorum, çünkü bildiğiniz gibi 2019 yılı “Atatürk ve Bağımsızlık Yılı” ilan edilmedi.

“Nasıl edilsin? Kim edecek?” dediğiniz duyar gibiyim!

“YENİ TÜRKİYE”YE YENİ TARİH

Bir tarihçi olarak 2019 yılı itibarıyla gördüğüm manzara şu: “Yeni Türkiye” dedikleri yapıya yeni bir tarih yazıyorlar. Son yıllarda Türkiye'de Atatürk karşıtlığının adeta “resmi ideoloji” haline geldiğini üzülerek görüyoruz. “Tarihle Yüzleşme” adı altında Atatürk'e, İnönü'ye, erken Cumhuriyet dönemine yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Öyle ki tescilli Atatürk düşmanı bir fesli tarihçi, adeta devlet protokolünde kendine yer bulabiliyor. Okul kitaplarında Atatürk ve Milli Mücadele konuları olabildiğince azaltıldı. Bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Atatürk, yalanlarla, iftiralarla uyduruk tarih tezleriyle yıpratılmak istenirken, diğer taraftan II. Abdülhamit, tarihsel gerçeklikten koparılıp yeniden biçimlendirilerek “Yeni Türkiye”nin “yeni tarihsel önderi” olarak sunuluyor.

Türkiye, son anayasa değişikliğiyle fiilen 1876 Birinci Meşrutiyet düzenine geri döndü. Bence “iktidar sahipleri” 2023'te bu “geri dönüşü” resmi hale getirmeyi düşünüyorlar.

Aslında gerçek şu ki “Atatürk Cumhuriyeti”ni “Yeni Türkiye”ye dönüştürmeye çalışanlardan, 1919'un yüzüncü yılını “Atatürk ve Bağımsızlık Yılı” ilan etmelerini beklemek fazla iyimserlik olur.

Sanırım ben fazla iyimserim!

MİLLİ MÜCADELE'Yİ KÜÇÜMSÜYORLAR

Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlarına göre Milli Mücadele çok da önemli değil! Milli Mücadele'de sadece Yunanlarla savaşılmıştır! İngilizler, kurşun atmadan çekilip gitmiştir! Mesela Atatürk düşmanı fesli tarihçi böyle diyor. Bütün bu deli saçması iddialara yıllar önce Turgut Özakman “Vahdettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele” adlı bilimsel eserinde tamamen belgelere dayalı olarak cevap vermişti.

Doğan Avcıoğlu'nun ifadesiyle Milli Mücadele, aslında bir Türk-İngiliz savaşıydı. İngiliz belgeleri de bu gerçeği doğruluyor.

30 Ekim 1918'deki Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İstanbul, Boğazlar, Anadolu ve Trakya İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan ordularınca işgal edildi. Urfa, Antep ve Maraş'taki Fransız işgallerine karşı bölgede boğaz-boğaza bir savaş yaşandı. Yunan'a karşı Sakarya Savaşı'nın kazanılmasından sonra İtalya ve Fransa Anadolu'yu boşaltmak zorunda kaldılar.

15 Mayıs 1919'da Yunan ordusunun İzmir'i işgali de tamamen emperyalist bir plan gereğiydi. Yunan ordusu, İngiliz, Fransız, Amerikan ortak planıyla ve bu ülkelerin gözetimi altında İzmir'i işgal etti.

Yunan ordusunun Ankara yakınlarına kadar ilerlemesi de İngilizlerin kararıyla, İngilizlerin gözetimiyle ve İngilizlerin yardımıyla gerçekleşti. Sözde “tarafsızlık” ilanına rağmen İngilizler, Yunan ordusuna her türlü desteği verdiler. Ayrıca İngiliz destekli Yunan ordusu da yabana atılır bir güç değildi. Her bakımdan iyi donatılmış 200 bin kişiyi aşkın bir askeri güç söz konusuydu. Kralları, prensleri de başlarındaydı.

Image resized to : 57 % of its original size [ 870 x 527 ]
Resim

İNGİLİZLER NEDEN GİTTİLER?

Peki, ama 1923'e kadar İstanbul'u ve Boğazları işgal altında tutan İngilizler, 1923'te neden çekilip gittiler?

Çünkü:

1- Atatürk, İngilizlerin çok güvendikleri ve her bakımdan destekledikleri Yunan ordusunu Sakarya'da, Büyük Taarruz'da yenip, denize döktü.

2- İngilizlerin işgalci müttefikleri Fransa ve İtalya çekilmek zorunda kalınca, İngilizler, müttefiklerinden yoksun kaldılar.

3- İngilizler, sömürgelerinden istedikleri yardımı alamadılar.

4- Sovyet Rusya ve Hindistan Müslümanları Atatürk'ün ve Ankara'nın yanında olduklarını açıkladılar.

5- Büyük Zaferi kazanmış “muzaffer” Türk orduları, 1922 sonlarında iki yönden İstanbul'daki İngilizleri kuşattı. Türk ve İngiliz orduları Çanakkale'de burun buruna geldiler. Ancak İngilizler savaşı göze alamadılar. (Bkz. David Walder, Çanakkale Olayı)

6- İrlanda'da, Mısır'da, Hindistan'da ve Afganistan'da İngiliz karşıtı bağımsızlık hareketleri devam ediyordu.

7- İngiliz kamuoyu Türklerle savaş istemiyordu. Milli Mücadele'de Yunan'ı destekleyen İngiliz Hükümeti iktidardan düştü.

8- İngilizler, Musul'u bırakmamak için bütün güçlerini o bölgeye yığdılar. Öncelikleri Musul'du.

9- Lozan Antlaşması'na göre İngilizler İstanbul'u boşaltmak zorundaydılar.

Bu koşullarda İngilizlerin İstanbul'u boşaltıp “geldikleri gibi gitmekten” başka çareleri yoktu. Onlar da öyle yaptılar.

Sözü hiç eğip bükmenin anlamı yok! Milli Mücadele'de Atatürk'ün önderliğinde Türk Milleti, emperyalizmi; üstelik yerli ve yabancı işbirlikçileriyle birlikte yenmeyi başardı.

Image resized to : 57 % of its original size [ 870 x 1706 ]
Resim

1919'UN ANLAMI

Peki, ama nedir 1919? Türk Milleti için neden çok önemlidir?

1- İşgal ve direnişin yılıdır 1919… Yunan orduları İzmir'i 15 Mayıs 1919'da işgal ettiler. İlk ciddi direnişler, İzmir'in işgalinden hemen sonra 1919'da başladı.

2- Kuvayı Milliye'nin kurulduğu yıldır 1919… Sarayın/sultanın sessiz kaldığı bir ortamda milletin kendi kaderini kendi eline aldığı yıldır 1919…

3- Türk Milleti'nin üstüne çöken o karanlık umutsuzluk bulutları arasında, Anadolu'da, ansızın Atatürk güneşinin parladığı yıldır 1919…

4- Atatürk, Milli Mücadele'yi büyük oranda 1919'da örgütledi: Samsun'a çıkış, Amasya Genelgesi'nin yayımlanması, Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanması, manda ve himayenin reddedilmesi, “Ya istiklal ya ölüm” parolasıyla “tam bağımsızlık” kararının verilmesi, Temsil Heyeti'nin kurulması, Ankara'nın mücadele merkezi yapılması, “milli iradeye” dayanılması, Atatürk'ün askerlik görevinden ayrılıp sine-i millete dönmesi, Atatürk'ün Milli Mücadele'nin önderi kabul edilmesi… Hepsi 1919 yılında oldu.

5- Sakarya'sıyla, Büyük Taarruz'uyla, Lozan'ıyla; bu toprakları yeniden vatan yapan Milli Mücadele, 1919 ruhunun eseridir.

6- Atatürk, Nutuk'ta 19 Mayıs 1919'da Anadolu'ya ayak basarken kafasında iki aşamalı bir plan olduğunu belirtiyor: Bu plana göre emperyalizme karşı tam bağımsızlık savaşı, saraya/sultana karşı milli egemenlik savaşı verecekti. 1919 ruhuyla gerçekleşen ilk hedef Akdeniz, ikinci hedef cumhuriyetti. Vatanın “bağımsızlığı” gibi milletin “egemenliği” de 1919 ruhunun eseridir. Bu nedenle hem işgalci emperyalizmin ve işbirlikçilerinin hem de milli egemenliği gasp etmek isteyenlerin korkulu rüyasıdır 1919 ruhu…

7- Atatürk'ün ifadesiyle aynı zamanda tüm “mazlum milletlerin” özgürlük ve bağımsızlık ateşinin yakıldığı yıldır 1919…

Demem o ki, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, 1919 ruhunun eseridir. O ruhun baş mimarı ise Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Allah aşkına! 1919'un yüzüncü yılı olan 2019'da Atatürk'ü ve onun “tam bağımsızlık” mücadelesini (Milli Mücadele'yi) unutan bir anlayış, nasıl yerli-milli olmaktan veya milliyetçilikten söz edebilir?

Image resized to : 57 % of its original size [ 870 x 1050 ]
Resim

ATATÜRK'ÜN DOĞUM GÜNÜ: 19 MAYIS

Atatürk gerçek doğum gününü bilmiyordu. (Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, C.I, s. 31)

Atatürk, sonraları doğum gününü soranlara “19 Mayıs” diyordu.

Milletvekili Reşit Saffet Atabinen, 19 Mayıs 1932'de Atatürk'e “Doğum gününüz kutlu olsun!” şeklinde bir telgraf çekmişti. Aynı yıl Aydın Halkevi, Atatürk'ün doğum gününü “Gazi Günü” ilan etmek isteyerek Atatürk'e “hangi gün doğduğunu” sormuştu. Bunun üzerine Atatürk, Samsun'a çıktığı 19 Mayıs gününü “doğum günü” kabul etmelerini istemişti. 1937'de İngiltere Kralı VIII. Edward Atatürk'ün doğum gününü kutlamak istemiş, İngiltere Büyükelçiliği Atatürk'ün doğum gününü sormuştu. Atatürk, yine “19 Mayıs” demişti. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, 12 Kasım 1936'da Dışişleri'ne şu telgrafı göndermişti: “Reisicumhur Atatürk'ün 19 Mayıs 1881'de doğduklarını arz ederim.” (Şerafettin Turan, Mustafa Kemal Atatürk, s. 18)

Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı 19 Mayıs 1919 aslında bir milletin doğum günüydü; Türk Milleti'nin “yeniden doğuşunu” sağlayacak Türk Bağımsızlık Savaşı'nın örgütlenme sürecinin başladığı gündü 19 Mayıs… .

Atatürk, 1927'de yazıp okuduğu Nutuk'a şu cümleyle başlıyor: “1919 yılı mayısının 19. günü Samsun'a çıktım.” Böylece Türk Bağımsızlık Savaşı'nı 19 Mayıs 1919'da örgütlemeye başladığını vurguluyor. Atatürk, dünyada başarıya ulaşan bu ilk bağımsızlık savaşının, gelecek kuşakların hafızalarına kazınması için 1919'u bir “mihenk taşı”, bir büyük uyanışın “sembol tarihi” olarak belirliyor. Emperyalizme karşı verilen ilk ulusal kurtuluş savaşını hatırlatan bir sembol… (Sinan Meydan, Nutuk'un Deşifresi, s. 76)

Atatürk, “19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım” diyerek başladığı Nutuk'u Gençliğe Hitabe ile bitiriyor. Böylece 1919'da başlayan bağımsızlık mücadelesi sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni gençlere emanet ediyor. Yani, 1919 ruhuna gençlerin sahip çıkmasını istiyor.

ŞİMDİ SORUYORUM!

Özetlersem: 1919 yılı işgal ve direnişin yılıdır; Türk Milleti'nin adeta yeniden doğduğu yıldır; Atatürk'ün çok özel önem verdiği bir sembol tarihtir 1919…

Bu yıl, 2019; 1919'un yüzüncü yılı…

Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bugünkü hükümetine soruyorum:

2019'u “Atatürk ve Bağımsızlık Yılı” ilan etmeyi niye düşünmediniz?

Milli Eğitim Bakanlığı'na soruyorum:

2019'da okullarda Atatürk'ü ve Milli Mücadele'yi çocuklarımıza anlatmak için nasıl bir program hazırladınız?

Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumu'na soruyorum:

2019'da Atatürk'ü ve Milli Mücadele'yi anlatmak için özel olarak neler yapacaksınız?

Atatürk Araştırma Merkezi'ne soruyorum:

2019'da Atatürk ve Milli Mücadele konusunda hangi etkinlikleri düzenleyip hangi kitapları yayımlayacaksınız?

Üniversitelere soruyorum:

2019'da Atatürk ve Milli Mücadele konusunda özel çalışmalarınız olacak mı?

Muhalefet partilerine soruyorum:

2019 yılının “Atatürk ve Bağımsızlık Yılı” olması için şimdiye kadar hangi çalışmaları yaptınız?

Aydınlara soruyorum:

2019 yılında Atatürk ve Milli Mücadele konusunda ajandanızda neler var?

Demem o ki, 1919 ruhuyla “yeniden vatan yapılan” bu topraklarda yaşayan bizler, 2019'u, 1919 ruhuna yakışır biçimde değerlendiremezsek tarih yüzümüze tükürür!

Kim ne derse desin! Benim için 2019 “Atatürk ve Bağımsızlık Yılı”dır.

Sinan MEYDAN, 7 Ocak 2019
https://twitter.com/smeydan

No comments:

Post a Comment