Tuesday, August 8, 2017

ANA dergisinde yayınlanan yazım


ANA Kültür  ve Sanat Dergisinin Temmuz-Agustos 2017 sayısında yayınlanan yazım

Diplomasi ve Kültür

Önder Özar (Emekli Büyükelçi)

Diplomasi için çeşitli tanımlar yapılır. Ancak, diplomasinin uluslararası ilişkiler alanının bir alt disiplini olduğu ve dış politikanın uygulanmasında başvurulan barışçı araçların ve yöntemlerin tümünü kapsadığı genel kabul gören bir tanımdır. Diplomasi, özü itibarile devletler arasındaki uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümlenmesini, bir başka ifadeyle, taraflar arasında uzlaşı olanaklarını sonuna kadar deneyerek savaşın önlenmesini amaçlar. Sıcak çatışma halinde dahi, son dönemlerde görüldüğü üzere, diplomasiye ara verilmeyebilir, üçüncü taraflar ve uluslararası kuruluşlar devreye girebilir, çatışmaların yayılmasını önleyici ve uzlaşı arayıcı çabalar sürdürülebilir.

Özellikle, ikinci dünya savaşından sonra diplomasinin çeşitli klasik yöntemleri  yanında kamuoylarını etkilemeye yönelik düzenlemeler gündeme geliyor. Zira, dış politika devletlerin dışişleri bakanlıklarının münhasır yetkisinden çıkarak, diğer kurumları da yakından ilgilendiren bir nitelik kazanıyor. Dış politika hedeflerine ulaşmak için kamuoylarını da dikkate almak, güven verici adımların atılması, yanlış anlamaların giderilmesi, iyiniyet mesajları verilmesi ve imaj iyileştirilmesi gibi faktörler önem kazanıyor. İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinde geleneksel diplomasinin bu konuları gözönünde bulundurduğu bilinmektedir. Ancak, ikinci dünya savaşından sonra bir yandan teknolojik gelişmenin enformasyon iletişimini ve haberleşmeyi en üst düzeylere çıkarması,  diğer yandan, demokrasi , insan hakları, özgürlükler gibi çağdaş değerlerin hızla yayılması kamuoylarının dış politika sürecindeki ağırlığını artırdı.Özellikle büyük ve orta çaplı devletler, “public diplomacy”(+)  olarak adlandırılan bu olguya dış politika yapılanmalarında yer vermek ihtiyacını duydular. Örneğin, ABD Dışişleri Bakanlığında “public diplomacy” etkinliklerini yürütmek ve koordine etmek amacıyla ayrı bir bölüm (Under Secretary for Public Diplomacy) oluşturuldu.  

“Public diplomacy”’nin kullandığı başlıca araçlar /enstrümanlar şunlar:

-          Hükümetçe desteklenen ülke dışı yayınlar (radyo, televizyon )

-          Eğitim programları

-          Kültürel değişim programları

-          İletişim teknolojileri

-          Basılı yayınlar ve sinema ürünleri

Görüleceği üzere, kültürel değişim programlarının –ki geniş anlamda, kitap, dergi ve benzeri basılı yayınlar ve sinema ürünlerini  de kapsar – “public diplomacy içinde ağırlıklı bir yeri var.  Kültürel  değişim programları bağlamında ise sergiler açmak, sinema günleri,  tiyatro ve konser turneleri  düzenlemek gibi sanat etkinlikleri  aktif ve sonuç alıcı bir diplomasi  için son derece önemli  destek öğeleridir. Kültür ve sanat etkinlikleri, kapalı devre diplomatik görüşmelerin ve yazışmaların dışında kalan toplum katmanlarına dostluk ve işbirliği mesajlarının kolayca ulaşmasını sağlar. O kadar ki, “public diplomacy” kavramı literatüre yerleşmeden önce “kültürel diplomasi” deyimi öne çıkmıştı.Bugün, her iki kavram arasında kesin bir ayrım yapılması zor olmakla beraber, kültürel diplomasi, “public diplomacy”nin şapkası altında işlevini sürdürmekte ve devletlerin dış politika tercihlerinin ve imaj iyileştirme çalışmalarının ilgili halkoylarına anlatılmasında etkili rol oynayabilmektedir.  Zira, sanatsal yapılar ve etkinlikler, farklı coğrafyalardaki insanları birbirine yaklaştırır, ortak bir anlayış ve ortak bir lisanda buluşmalarını kolaylaştırır. Sanat barışçıdır. Herhangi bir sanat olayının, sanat yapıtının barış karşıtı bir mesaj vermesi düşünülemez. Kültürel ve bu kapsamda sanatsal etkinliklerin büyük, küçük devletler tarafından nasıl değerlendirildiği konusunda bazı örnekler vermek yararlı olabilir.

 2008 yılında New York Filarmoni Orkestrasının Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’da konser vermesi olağanüstü bir olay olarak kayda geçti. Zira, ABD ile Kuzey Kore arasında diplomatik ilişkiler o dönemde yoktu  ve halen de bu durum değişmiş değil. Buna ek olarak, Kuzey Kore’nin BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olarak nükleer bomba ve uzun menzilli füze denemeleri yapması, sürekli gergin bir ortam yaratıyordu. Bu gerginlik, New York Filarmoni orkestrasının konserinden sonra da devam etti ; ancak, New York Filarmoni Orkewstrasının konserini Kuzey Kore yönetici kadrosunun salondaki dinleyici koltuklarında izlemesi ve olayın medyada yansıtılması, yerel halkın ABD hakkındaki olumsuz imajının bir ölçüde de olsa yumuşatılmasını sağlamıştı. ABD’nin “public diplomacy” alanında kullandığı diğer araç eğitim programlarıdır. 2001 yılındaki New York  ikiz kuleler saldırısından sonra öğrenci vizelerinin kısıtlanması uzun sürmedi ve 2006 yılında 591.000 öğrenci vizesi verildi. Ayrıca Fulbright programından sağlanan burslarda artış görüldü. Kuruluşundan bu yana, Fulbright programından burs alan 44 öğrencinin  Nobel ödülü kazandığı, 29 öğrencinin de ülkelerinde devlet ve hükumet başkanı oldukları kayıtlarda belirtiliyor.  

İngiltere’nin 1960’larda dünya çapında ün yapan Beatles müzik grubunun soğuk savaş döneminde  Batı kültürünün mesajını taşıdığı, başta Rusya olmak üzere komünist blok ülkelerinde  çok etkili olduğu kabul edilmektedir. Bir anlamda, Beatles grubu, soğuk savaş döneminde klasik diplomasinin yapamadığını başarmiş, Batı dünyasındaki  popüler kültürün Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa komünist blok ülkelerinde özellikle gençler arasında, yayılmasına katkıda bulunmuştur. 1989’da Berlin duvarının yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasında kültürel diplomasinin önemli rol oynadığı görüşü oldukça yaygındır.

Sovyetler Birliğinin mirasçısı olan Rusya Federasyonu da soğuk savaş sonrasında imaj iyileştirme amacıyla kültürel diplomasiye önem  verdi, dostluk ve işbirliği açılımı bağlamında müzik ve bale gibi güzel sanatlar dallarında temayüz eden sanatçılarının ve topluluklarının dış ülkelerde temsiller ve konserler vermelerini  gerçekleştirdi.

1979’da Pehlevi  hanedanına devrimle son vererek “islami cumhuriyet” rejiimini kuran İran  bir süre dışa kapalı bir politika izledi; ancak bu kısa sürdü. Batı dünyasının radyo ve televizyon yayınlarından rahatsız olan İran yönetimi, yasaklarla bu yayınların izlenmesini önleyemedi ve kendi ingilizce yayın istasyonlarını faaliyete geçirdi. Ancak, İran’ın imajını düzeltmek için çok etkili bir “silahı” vardı: İran sineması. İran’ın muhafazakar dinci yöneticileri katı anlayışlarını yumuşatarak, İran sinema yapıtlarının  uluslararası festivallere katılmasına yeşil ışık yaktılar. Onca baskıya, sansüre ve cezalandırmalara rağmen, İran filmleri, yöneticiler ve oyuncuları  Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki  festivallerde ve yarışmalarda çok sayıda ödül kazandılar. Dariush Mehrjui , Mohsen Makhmalbaf, Abbas Kiarostami, Jafar Panahi, Majid Majidi, Bahman Ghobadi ve Asghar Farhadi gibi yönetmenler İran Sineması’nı uluslararası arenada başarıyla temsil ettiler.. Oscar da dahil olmak üzere büyük festivallerin çoğunda  ödüller kazandılar..  Bugün, İran’da insan hakları, özgürlükler ve demokrasi gibi  değerler ağır eleştirilere maruz kalmaya devam etmekle beraber, ülke imajında bir ölçüde bir saygınlık sağlanmışsa, bunun başlıca nedeni  İran sinemasının uluslararası başarılarıdır.

Ülkemizde de sinema alanında Avrupa’daki festivallerde son yıllarda başarılar elde edilmektedir. Bizim kültürel diplomasi alanında çok önemli kozlarımız var. Güzel sanatların çeşitli  dallarında çok sayıda üst düzey sanatçımızı ve eserlerini  ülke dışındaki tanıtma etkinliklerimizde daha çok değerlendirmeliyiz. Devlet tiyatroları, opera ve balesi, senfoni orkestraları, halk oyunları toplulukları, resim ve heykel müzeleri gibi sanat kurumlarını devreye sokarak, dış politikamızla ilgili yanlış anlamaları, olumsuz yansımaları gidermek ve Türkiye imajını olumlulaştırmak mümkündür. Kültür ve sanat zenginliklerimizi dış politika adımları ile birlikte değerlendirmek her zaman gözönünde bulundurulması gereken bir opsiyondur.

 

(+) public diplomacy teriminin Türkçekarşılığı  olarak “kamu diplomasisi” kullanılmaktadır. Bu kavramın karşılığının  “ kamuoyuna yönelik diplomasi” olması kişisel tercihimdir.

 

No comments:

Post a Comment